Belediyeler kültürde daha aktif olmalılar
Parti ayırt etmeksizin söylüyorum, birçok belediye maalesef kültür faaliyetlerinde dökülüyor. Dökülmelerinin sebebi ileriye dönük kültürel yatırım yapmaktan çok, yapılan etkinlikleri oya tahvil etme ve günü kurtarma anlayışının hâkim olması. Hal böyle olunca kalıcı, kaliteli, köklü işler yapmak zorlaşıyor. Gelecek nesillerin kültür hayatımıza yapacakları potansiyel katkılardan ziyade bugünün şöhretlilerinin ikbali düşünülüyor. Kültür işlerinde şöhretli isimler pastadan en büyük payı alırken geriden yetişen yahut pek isim yapmamış kültür insanları geri plana itiliyor. Çünkü şöhretlilerin halk nezdinde bir piyasası oluşmuş, belediyeler bu piyasada oyun kurarak halkın görmek istediği isimleri sahneye çıkarıyorlar.
Vatandaşın, ekranlarda ya da sosyal medyada gördüğü, imrendiği isimleri kendi muhitinde, kendi yerelinde görmek istemesi ve bundan haz duyması gayet normal bir durum. Ancak bunun abartılması, ilgili ilgisiz her ismin belediyelerde çeşitli programlara davet edilmesi gerçekten ilginç ve ne yazı ki işin cılkı çıkarılmış vaziyette. Mesela bir dönem sağı solu bolca oynayan ve ekranlarda sabah programlarında arz-ı endam eden birtakım isimler sırf kadınlar çok seviyor diye, yüksek ücretlerle belediyelerin kültür programlarına davet ediliyorlardı. Bilhassa kadınların oyuna talip olan belediye başkanları ise bu tip insanları kullanarak seçim yatırımı yarışına giriyorlardı.
Seviyesizlik ve cehalet timsali tiplerin sırf popülariteleri yüzünden yüksek ücretlerle programlara davet edilmesi uzunca bir dönem eleştiri konusu olmuştu. Ne yazık ki şimdilerde de durum çok farklı değil. Yüksek kaşe bedelleriyle konser verdirilen şarkıcılar, ekran popülaritesi yüzünden yüksek ücretlerle davet edilen hacı-hoca tayfası, tartışma programlarının gözdesi olmuş kimi medya maymunları halkın kültürel ihtiyaçlarını doyurmaktan öte davet edildikleri ortamlarda şöhretlerinden yararlanmak isteyen politikacılar için vazgeçilmez birer kaynak konumundalar.
Oysaki tiyatro, edebiyat, sinema, musıki gibi alanlarda destek bekleyen ve geriden yetişen, becerileriyle göz dolduran o kadar çok genç yetenek var ki bunların bir şekilde desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca zikrettiğimiz alanlarda insan yetiştirmeye dönük ve okul vazifesi gören yapılanmalara da ihtiyaç var. Bu alanın ihmal edilmemesi gerekiyor. Belediyelerin sorumlu oldukları beldelerde önce sahne, kültür merkezi vb. fiziki altyapıyı geliştirmeleri, sonrasında buralarda okula hatta ekole dönüşmüş yetiştirme faaliyetleri yürütmeleri gerekiyor. Sürekli şöhretli isimleri sahneye çıkararak başka insanların yetişmeleri için girişimde bulunmamak geleceğe yatırım yapmamakla aynı kapıya çıkıyor.
Sadece kültürde değil spor da benzer girişimlerde bulunmak lazım. Türkiye ve dünya çapında dereceye girebilecek, yetenekli gençlerin maddi-manevi anlamda desteklenerek geleceğe hazırlanmaları gerekiyor. Belediyelerin kendi beldelerindeki genç yetenekleri tespit ederek bunların önünü açmalı, yetişmeleri için uygun ortamı hazırlamalı. Beldelerde öyle yetenekli gençler var ki bunlar keşfedilmeyi bekliyorlar. Sürekli üç beş şöhretli ismin banka hesabını şişirmekle bir yere varamazsınız. Eğer harcayacak paranız varsa bu gençlere yatırım yapın. Bu daha kalıcı olur. Ama bizim belediyelerimiz ne yazık ki kalıcı işler peşinde değiller.
Türkiye’de müziği, tiyatroyu, sinema ve dizi sektörünü eline geçirmiş bir tekelci zihniyet her yere nüfuz ediyor, sayılan alanlarda piyasa koşullarını bunlar belirliyorlar. Bu tekelci zihniyete karşı alternatif yapılanmalar, alternatif ekol ve okullar geliştirmek lazım. Mesela bugün kaç belediyenin konservatuvarı var? Kaç belediyenin ekol haline gelmiş tiyatro kursları var? Kaç belediyenin kurumsallaşmış edebiyat çalışması var? Saysanız bir elin on parmağını geçmez. Olanlar ise genellikle dönemlik ve kurumsallaşmamış faaliyetlerden oluşuyor. Hemşehri derneklerinin pikniklerine, sırf oy kaygısıyla partililerin etkinliklerine milyonlar döken belediyeler, kurumsallaşmış ve geleceğe yatırım yapacak işlerden bilerek ve isteyerek uzak duruyorlar. Mesela yerel müzik toplulukları, tiyatro girişimleri bizzat o beldeyi yöneten belediyelerce desteklenmeli, en azından maddi ihtiyaçları karşılanmalıdır. Süreç içerisinde bu yerel sanatçıların ya da sanatçı adaylarının sesini daha gür şekilde duyurmaları ve daha fazla üretimde bulunmaları belediyelerin destekleriyle mümkün olacaktır. Belediyeler bu alanı ihmal etmemeli, sürekli insana yatırım yapmanın yollarını aramalı. Aksi halde popülizm sarmalından kurtulamayacaklar.