Bela! Bela! Bela!
Yürüyüşleri bir başka idi konuşmaları ise bambaşka.
Kimileri ekranın yüzleri,
Kimileri ekranda görünmeyen ülkemin zenginleriydi.
Kimileri laik ve kemalist kimileri dindardı.
Kimileri zengin kimileri bürokrattı.
Kimileri milliyetçi kimileri muhafazakardı.
Hepsi oradan içeri giriyordu. Sıhhat bulmak için geldim
teranesiyle hava atıp kendini teselli ediyordu.
Derken başladı birisi resepsiyonda konuşmaya. Geldi
şikayetleri ardı arkasınca.
Resepsiyondaki hanımefendiyse pek nazik bir şekilde
dinliyordu. Kurulmuş bir saat gibi olur efendim olur efendim olur efendim
diyordu.
Sonra döndü. Tepeden bir bakış da ortalıkta dolaşan
komilere attı. Onlar da olur efendim olur efendim olur efendim dediler.
Ve nihayet ailesine bilhassa eşine döndü, dudak büktü
bir daha beş yıldızlı yerlere gelmeyeceğim dedi ve çekti odasına gitti.
Konferans hazırlıklarımı bırakmış
bu ve bunun gibi cereyan eden daha nice vakıalara şahitlik etmeye başlamıştım. Paranın
bu kadar pahalı olduğunu ilk defa burada anlamıştım.
Bütün bunlarla meşgulken bir
alkış koptu locanın birinde.
Savaşın galipleri gibi
ekrana bakıp seviniyorlardı.
Heyecanları ve sevinçleri yüzlerinden
okunuyordu.
Ben de sevinçlerine ortak
olmak istedim ve onlara yöneldim.
Bir anda dikildi karşıma güvenlik görevlisi
gibi olmayan ama canhıraşane onları korumak isteyen tüysüz ve tipsiz bir adam.
Giremezsin oraya dedi ve
beni nazikçe geri itti.
Neden diye sormama gerek
kalmadan locanın kapısı açıldı.
Ülkemin en meşhur simaları gözleri ekrana
kilitli olarak bir bir ayrıldılar oradan. Ben de baka kaldım arkalarından.
Ve döndüm ekrana baktım.
Ekranda haksız kazancın artan puanlarının yankıları ve yorumları konuşulmaya
başlanmıştı. Baronlarsa alacaklarını aldıktan sonra çoktan ortalıktan kaybolmuşlardı.
Görünüşte Allah’a savaş açan, mazlum ve
masum halkı haksız kazançlarıyla inim inim inletenlerin zaferi vardı ekranda.
Hakikatte ise galip olan Allah, mazlum ve sefil halktı.
Ve yankılandı gök kubbede ve
zeminin her yerinde yine kavga kapısını kapatmak istiyorsanız banka kapısını
kapatınız hakikati. Yani insanları bankaya muhtaç etmekten kurtarınız.
Ne
konuşmaya ne de başka bir şeye mecalim kalmamıştı.
Çıktım
o birkaç yıldızlı müsrif yerden dışarıya. Daldım gökteki sayısız
yıldızların altında rızkını arayanların arasına.
Onların,
emekleriyle rızıklarına yoldaş olan heyecanlarının ne şerefli bir şey olduğunu
anladım bir kere daha.
En
çok derdi olan huzursuzların ise o haksız kazanç
tamtamcılarının olduğu çok yaman bir gerçekti.
Bu
haksız kazançların daha çok kişinin başını yiyeceğinin farkındaydım.
Umarım
ülke olarak kurtuluruz bu beladan. Bunu bela
görmeyenlerin başındaki en büyük beladır bu inan.
Hem
haram hem azaptır hem de haksız kazancın adıdır faiz.
Faizsiz
bir yaşam hem şerefli hem de Allah korkusu olan her müminin
derdidir.
Derdimizin
devası onun dert olarak görülmesidir.
Maatteessüf bu haksız kazanç, dertken deva oldu herkese. Bu da ceza olarak yeter hepimize.