Bekleme yapma!
HAZIR bu birlik ve beraberlik duygusu bu kadar baş üstündeyken. Bu yükselen kalp çarpıntılarını, şelalenin uçurumla alay eden cesur damlalarını nasıl olsa da has bahçelere serpmeli? Bir yerlere sığmayan bu heyecan, nasıl olup da istikrarla ele geçmeli? Bir haftadır sokaklarda tutulan kutsal nöbet; sıradan günlerimize, azar azar nasıl bölüştürülmeli? Yarın bir gün şahsi mevzilerimize, sorumluluklarımıza daldığımızda aslen bir vatan nöbetinde olduğumuz, her birimizin çeşit çeşit "silahıyla" hürriyetin başını beklediğimiz bilinci nasıl olsa da yitirilmemeli?
Dünya; biz fanilerin vatanı. Ayaklarımıza toprak, alnımıza güneş, başa yıldız, başa bulut memleketimiz. Bahçe duvarı. Çiçek, sebze çiti. Kıblemize durduğumuz bir namazlık. Bir alınlık toprak. Etmeyin hainler! İşte bu bahçede kahvaltı yapacağız. Yemek yaparken elimizi kesip pamuk basacağız. Çocuğumuz bu sokakta düşecek. Sevip evleneceğiz gözümüze giren bir gönülle. Ağız tadıyla kavga edip burada barışacağız üç güne. Etmeyin; şarkı, türkü, kızartma kokusu, bir ınga, bir sala yaşayıp gideceğiz her birimize düşen gün kadar. Etmeyin; daha çok çay içeceğiz. Birbirimizden gizli şeker atacağız daha, etmeyin... Etmeyin; huzura öleceğiz şu vatanda. Yatakta kalmış, defnedilmemiş mutmain bir tebessümle kalkıp gideceğiz çok sürmez, etmeyin!
Kötülük; iyiliğin olmayışıymış yeterince. Milli irademiz iyilik ve güzellik istiyor bizim. Adalet ve merhamet istiyor. Bunun için özgürlüğe tutkunuz. İstiklal bu bizim için. Yoksa ölüm! İşte bunun için.
Şimdi biz eğer yükselen bu gücümüzle, var gücümüzle çabalarsak uğramaz gayri kötülükler bu memlekete.
Yarın bir gün eve, kendi eylem meydanımıza döneceğiz. Ki asıl slogan hal ile atılır. Dillerimiz tutulur da, hallerimizin dillenir oralarda. Ne ettiğimiz hayata karışır, ne dediğimizden çok. Var gücümüzle edip eylediğimiz dirilir gelir bir gelecek, bir yarın, yarından sonra olarak, anlık avazlar dün olur da... Asıl heyecan emekle görünür. Asıl meydan; evimiz, yuvamız, iş yerimiz, yaşadığımız semt, oturduğumuz sokaktır. İşlendiğimiz, terlediğimiz, yandığımız, yanıldığımız ve doğrulduğumuz kadarız işte biz. Oradayız asıl. Gündelikçisiyiz şahsi hayatlarımızın. Sağlamacısıyız üst ve alt her türlü kimliklerimizin.
Soru şu:
Memleketinin iyiliği ve güzelliği adına sen ne yapabiliyorsun?
Kendin olarak ve kendin adına hangi katkıda bulunabiliyor?
Bu zor sorunun cevabı onun hayatı olmalıu2026
u2026
Hepimiz evrensel iyiyi ve güzeli istemiyor muyuz?
(İsteyen ve kalan sağlarla devam)
Gerek yetenek ve arzularımızla tabii olarak/vehben ya da donanım, kazanımlarımızdan/kesben yola çıkarak yöneldiğimiz bir amacımız ve o amaç uğrunda tuttuğumuz yollar var. Ne yaparsak yapalım insan olarak amaçlanmaya değer bir üst hedef daha var ki o, diğer bütün yönlerin içine sızarak her yürüyüşe kendi safiyetini katıyor.
O da iyilikte ve güzellikte daha iyi, daha iyi olmak!
İyiliğin elinden ne gelirse'den başlayan ve gücünün son sınırına kadar yapabileceğin her tür yararlılık olabileceğini söyleyebiliriz derken, iyiliğe dair, onu ucundan kıyısından anlatmaya çalışan bir takım sıfatlar geliyor aklau2026
İyilik sakardır. Çok heyecanlıdır çünkü. Ruh bir an evvel yapmalıyım, derhal, hemen, vazgeçmeden, engel tanımadan der ve acele ettirir. Ten buna yetişemez bazen. Şartlar içten içe hem uygun, hem değildir. İçten gelen tezlik, dışarıdaki kötülüklerin kavgacı yüzüyle ve hayatın bunu olağan karşılayan yanıyla çatışır. Bu çatışma aşkla mukavemeti getirir. Fakat sonra o sakarlıktan alınan yaralar kendi kendine seyredilen madalyonlar gibidir. İç müzemizde tutarız onları. Saymayız. Yenisi eklendikçe seviniriz sadece. Yaşama sevinci içinde kutlu gayemizin tadını yudumlarız. Arınmış ve yenilenmiş oluruz çünkü.
Bütün hayat; iyiliklerde yarışmak için verilmiş kısıtlı bir süre gibi düşünüldüğünde insanın bunda aceleci davranması çok anlaşılabilir. Yapıp iyilikleri, elimizden ne geliyorsa sonsuza atmalı. Dünya bilmesin ne çıkar. Ahret bilir.
Adalet bilinmeyen kefelerini getirir bir gün ve kucak dolusu koyar ne varsa yaptığımızu2026
Mizan inşallah hepimize hoş gelir, safa gider.
İnsan olarak her birimizin amacı aynıysa: yani insanlığa iyilik etmekse ve melekler gibi evrenin eksiğini gediğini gidermekse, yollara dikilip durmanın, kem bakmanın ve kavganın yeri yoku2026
Herkes birbirine yol açsa. İşimiz çoku2026