Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Nisan 2019

Beka meselesi gerçeği

Bu köşeyi takip edenler bilirler ki 3-4 yıldır ABD ile yollarımızın ayrılacağını, NATO’nun miadını doldurduğunu hatta BM’nin uzatmaları oynadığını söyler dururum.

Yeni bir dünya kuruluyor, yenidünya düzeni çok can alacak, çok devlet yıkacak ve yeni pek çok devletçikler kuracak. Bir asrı doldurmadan 3 kere el değiştiren dünya dördüncü “sahibini” bulacak. Bugün Suriye, Irak, Afganistan, Libya, Cezayir, Yemen, Sudan yani baştan başa İslam dünyasında olan biteni bu minvalde okumalıyız.

2. Dünya Savaşı konsepti sona erdi

Malumunuzdur, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çift kutuplu (ABD/NATO-SSCB VARŞOVA PAKTI) yeni bir dünya düzeni kurulmuştu. Soğuk savaşın bütün tonlarını yaşatan bu süreç 1991’de yerini dünyanın tek patronu Amerikan İmparatorluğuna bıraktı. Artık ABD sadece NATO ülkelerine değil hem NATO’ya aldığı yeni ülkelerin hem de “çevre” ülkelerin bu yeni düzendeki rolünü dağıtıyordu.

ABD Balkanların parçalanışı ve bilhassa Bosna Savaşı sürecinde dünyanın kendilerine ne kadar mecbur ve muhtaç olduğunu gösterdi. Çünkü bir türlü durdurulamayan katliamlar ABD’nin harekete geçmesi ile sona erdi. Bunu Afganistan ve yarım kalan Irak işgalleri takip etti.

ABD bu operasyon ve işgallerle dünyaya, hiçbirinizin benden müstağni olmanıza izin vermiyorum dediğini biliyoruz. Dikkat ederseniz ABD’nin son yıllarda ceza kesmediği NATO ülkesi kalmadı. Kâh Almanya’ya milyar dolarlara varan cezalar kesiyor, kâh İngilizlere, Fransızlara, Türkiye’ye, Hollanda’ya. Suudilerin el konulan 800 milyar dolarından ise 5 yıldır haber alınamıyor. ABD’nin Kuzey Kore, Rusya, İran gibi ülkelere de kestiği cezaların haddi hesabı yok.

Vergiyi, zekatı, haracı kim alıyor, topluyorsa onun hakimiyeti kabul edilmiş olur. ABD de dilediği ülkeye ceza kesiyor ve bu ülkeler de itiraza mecal bulamıyorlar. Bu ABD’nin zorbalığına teslim olmaktan başka bir şey değil.

İsteseniz de İstemeseniz de…

Şubat 1950’de Amerika Birleşik Devletleri Dış İlişkiler Kurulu şöyle bir karar alır:

“İsteseniz de istemeseniz de, zor ya da rıza ile dünyayı biz yöneteceğiz.” 2. Dünya Savaşı’nda kullandığı atom bombası ile dünyaya gözdağı veren ABD kendisini dünya hakimi ilan eder ve SSCB’nin yıkılması ile birlikte bu amacına ulaşır.

Lakin;

2. Dünya Savaşı ve SSCB’nin dağılmasından sonra ABD liderliğinde kurulan düzensizlik düzeni (kontrollü kaos) Çin ve Rusya’nın yükselişi ile bozulmaya başladı. ABD’yi nefessiz bırakan trilyonlarca dolarlık borç, Avrupa‘nın ABD’den rahatsızlığı da tek kutuplu dünyaya itiraz seslerini arttırdı.

Bütün bu yaşananlardan sonra ABD patronajındaki dünyanın sonuna geldiğimizi ABD de gördü. Tabi, Pentagon ve karşıtları arasındaki mücadele ABD’nin çöküşünü hızlandırdı ve ABD yeniden kontrolü ele geçirmek için saldırgan politikalara başvurdu.

Büyük güçlerin bu coğrafya ile ilgili bütün planları Uzakdoğu’yu da Pasifik kıyılarını da etkiliyor. Çin enerjisini bu coğrafyadan temin ediyor dersek meram anlaşılmış olmalıdır. Yani bu coğrafya dünya hakimiyeti için olmazsa olmazdır.

Coğrafyamızın bu önemi, üzerinde kanlı savaşlar çıkarmaya yeter, zira Ortadoğu kimde ise dünya liderliği ondadır.

Yalnız burada önemli bir ülke var, bütün oyunların bozulduğu ya da planlandığı gibi bitmesine mani bir devlet:

Türkiye. Evet, Türkiye bu bölge üzerinde oynanan bütün oyunları bozan bir ülke olma özelliğine ve gücüne sahip. Çünkü oynanmak istenen son oyun 100 yıl önce yarım bırakılan hesabın tamamlanmasına hizmet ediyor.

Türkiye’nin bölünmesi.

S-400’lere ihtiyacımız da ABD’nin buna karşı çıkışının da altında yatan gerçek bu;

Türkiye ağır saldırılara maruz kalabilir. Zira Türkiye’nin bölünme projesini dost ve müttefik ülkeler yürütüyor. Anlayacağınız “beka meselesi” seçim malzemesi değildi, AK Parti ve TV yorumcularının anlatamadığı beka meselesi dün de vardı, bugün daha da arttı.

Beka meselesi söz konusu olunca Türkiye yeni arayışlara girmek zorunda kalıyor. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, “Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” çıkışı budur.