Behçet Gülenay'ın Aşk Ağusu üzerine
“Edebiyat sözle vücut bulmuş bir gezegendir. Şiir de bu gezegenin kalbidir.” diyor Şair Behçet Gülenay. Gerçekten de şiir edebiyatın kalbi gibidir. Ne kadar roman, hikâye ve deneme yazsak da gönül şiirden vaz geçmiyor.
Yine Gülenay “Bir şairin kimliği yazdığı şiirlerin vücûd bulmuş hâlidir.” diyor. Biz de bu yazımızda onun Çıra yayınlarından çıkan son kitabı olan Aşk Ağusu’ndaki mısralarında bu kimliğin izlerini sürmeye çalışacağız.
1979 yılında Batman’ın Gercüş İlçesi Düzmeşe köyünde doğan şair ve yazar dostumuz Gülenay, Ege İnci ile yaptığı bir söyleşisinde kendisini şöyle tanıtmış.
“Karanlığın koyulaştırılarak en zifiri bir hâl verildiği günlerde; Güneydoğu’nun, düşüncenin aydınlık, inancın bir bebeğin gülüşü kadar içten ve temiz olduğu toprağın göğsünde e(k)meğin mübarekliğinin ışıdığı bir köyünde, kendi hallerinde bir anne babanın üçüncü çocuğu olarak gözlerimi açmışım. Dicle Üniversitesi, Siirt Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliğini 2002’de bitirdim. O gün bugündür başladığım meslek hayatıma öğrencilerimle birlikte öğrenmeye devam ediyorum. Ömrümün son nefesine kadar da talebe olarak kalmaya niyetliyim.”
“Bilinç düzeyine ulaştığım gün kalemi aldım elime.” diyen yazarın şiir, roman, hikaye, deneme ve çocuk kitapları kategorisinde; Aşk Düşük Yaptı /Aşk Ağusu, Siyah Zamanlar, Suda Yanan Ayetler, Elma Isırığı, Söyle Sen Aşk mısın?, İkra ile Uyanmak, Dünyanın En Mutlu Çocukları, Gülmek Bedava, Çiçek Ülkesini Arılar Yönetiyor, Ömer’le Bir Kutu Macera- Mağribi, İbrahim Hakkı, Asım Haluk’un Ellerinden Tuttu isimli kitapları bulunuyor.
Yazımıza konu olan “Aşk Ağusu” kitabı 104 sahifeden oluşuyor ve kitapta 45 şiir bulunmakta.
Behçet Gülenay’a göre şiir; sosyal gerçekleri bir türküden, bir gazete haberinden, hatta bir sosyoloji kitabından daha iyi gösterebiliyor bize. Yine bir yazısında da Gülenay “Şair kapalı olan gözleri uyaran bir ışıktır. İnen göz kapaklarını bir güneş gibi aralayıp su gibi hayat veremiyorsa bir çift gözün sahibine o şair ki gözlerin üzerine gölge yapıyordur.” diyor. Aslında bu sözler şaire aynı zamanda bir misyon yüklüyor. O da bu kitabında bu fikrini gerçekleştirmek adına aşk başta olmak üzere anne, baba, coğrafya, günümüzün çarpık ilişkileri, çocuklar, deprem gibi geniş bir yelpazede farklı konuları işlese de aslında özelde yaşadığı coğrafyanın sorunlarını da şiirlerine aksettirmiş.
Şair, Ethem Erdoğan ile yaptığı bir söyleşide de şiire taşra ve metropol ekseninde nasıl baktığını gayet net bir şekilde şu sözlerle dile getirmiş. “Şiir, fildişi çığlıklardan çok irfanın şahikasının serpilişidir. Şiirin metropolle bağı teşhir yönüdür daha çok. Metropolde kendini daha çok vitrine çıkarır. İyi şiir toprağın göğsünde ışır, rezidans sırtlarında değil. Sonuç olarak büyük şiir; büyük şehirlerde değil taşrada yazılır büyük şehirlerde büyür.”
Gülenay’ın şiirlerinde bu fikrin yansımalarını görmek mümkün. “Annelerin Gözleri Damlıyor Toprağa, Korku Tüneli, Mahsustan Yaşamak, Tüm İnsanlar Kardeşlerim, Hıçkır Dicle Hıçkır Ben Yaralıyım, Bu Şehrin Çocuklarına Gönder Yüreğini, Memleketim, Barışın Sesi, İçimdeki Açlık, Sokaklara Karıştım ve Deli Garibo” gibi şiirlerinde bu havayı bulmak mümkün. Yine bu havanın ne güzel hissedildiği şiirlerden birisi olan Kaptansız Gemi şiirinde de şair özellikle baraj suları altında kalan tarihi Hasankeyf için adeta bir ağıt kaleme almış.
Kitapta en çok ilgimi çeken şiirler; Aşk Düşük Yaptı, Davet, Sanal Aşk, Ayların Yeniden Yorumlanışı, Hıçkır Dicle Hıçkır Ben Yaralıyım, Annelerin Gözleri Damlıyor Toprağa, İçimdeki Açlık ve Çağrı şiirleriydi.
Yazımı kitaptan derlediğim mısralarla sonlandırırken Behçet Gülenay’a edebiyat yolculuğunda başarılar diliyorum. Bizi bu güzel eserlerle buluşturan Çıra Yayınlarına da teşekkür ediyorum.
“Ben sana gitmekten geliyorum.” / “Cennet gözlerinden sürgün etme beni” (9)
“Erik ağaçları gibi sevmeler hep taşlanırmış meğer” (11)
“Ben sevince / Aşk rengine giriyor gökyüzü / Gel tut elimden gülü tutmuş gibi” (12)
“Kalabalık bak ban/ Çiçek çiçek şenlensin dünya” (14)
“Aşk sürül namluya/ Göz göze gelsin gönüller”, “Gel konuşmadan buluşalım, Susarak güzelleşelim” (19)
“Ben sende kendimi seviyorum” (21)
“Dokun göğe, toprağa / Al gözlerimi gözlerine sürgün et”, “Duygu kaybından da ölebilir insan” (24)
“Sen çok pahalı geldin bana / Format çekiyorum aşka” (29)
“Hüznün küllenmiş acısıdır Aralık”, “Ezikliğini taşır Ocak/ Yarım kalmış bir sevdanın) (30)
“Baş kaldırıyor / Bunalım şarkılarında bir nota” (46)
“Dilsiz bir sevgiyle kapanıyorum ayaklarına” (52)
“Gülüşün soğuk bir güneşti/Üşüyordum sıcaklığında” (54)
“Avuçlarımdaki yıldız/Ölümsüzlüğün baharı” (67)
“Önce ahlak çöktü sonra binalar” (72)
“Ben sevdanın renginde kuruttum ölümü” (82)
“Yaslandığım kayalardan babalığını dinliyorum/ yarım lalan rüyaların devamı var gözlerinde