Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.55
Gram Altın
2475.64
BIST 100
9530.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Aralık 2015

Behçet Cangöz: KAVRAM TERÖRÜ

Sağ- sol, ileri- geri, çağdaş- çağdışı, mürteci, irtica...

"İrtica"dan kastedilen İslam; "mürteci" den kastedilen de Müslüman oldu. Kur'an-ı Kerim'e "köhne kitap" diyenler, küfrü "aydınlanma" olarak yansıtmaya çalıştılar; dinsizliği de çağdaşlaşma... Mücahit, cihadist olarak yaftalındı. İslam'ın temel inancı "cihat", terör ile anlamdaş yapılmak isteniyor.

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere" yapılan saldırıyla "İslamcı teröristler" söylemi sıkça kullanılır oldu. Afganistan, Irak terörle mücadele gerekçesiyle işgal edildi. Anarşi ve terör önce kelimelerde, kavramlarda başlatıldı. Kültür ve medeniyetimizin ifadesi olan temel kavramlar bulandırıldı, düşünme melekesinin kodları silindi. Sonra yeni kodlar verildi ve bu verilen kodlarla düşünülmesi istendi. Böylece "mankurtlar" türetildi. Kendi tarihine, kültürüne yabancı, kendini inkarda yarışan bir kesim oluşturuldu. İslam, "irtica" ile anlamdaş gösterildi. Müslüman toplum "mürteci ilan edildi. Bütün darbeler bu kavramla meşrulaştırılmak istendi. "İrtica" ile mücadele İslam ile mücadele anlamına sokuldu. Bunun sonucu olarak İslam'ı ifade eden, çağrıştıran ne varsa yasaklandı. Tek parti döneminde Camilerin kapatılması veya ahıra, depoya çevrilmesi, Kuran alfabesinin, eğitiminin yasaklanması "Allah ve Ahlak" kelimesinin gazetelerde, kitaplarda sansürlenmesi, üç dört yıl öncesine kadar uygulanan başörtüsü zulmü bu kavram terörünün bir yansımasıydı. Bu yetmedi; İslam'ın ılımlısını ve radikalini icat ettiler. "Kökten dincilik"le inançlar üzerinde baskı kuruldu, toplum aşağılandı. Bu kavramların inandırıcı olması, kendilerinin haklılıklarını ispatlamak için Müslüman toplumun terörize olması için baskıları artırdılar, bunun sonucu olarak da terörize gruplar oluşturmakta maalesef başarılı oldular. DAEŞ, El Kaide, Hizbullah benzeri örgütlerin, bu planı yapanlara hizmet ettiklerine delildir. Paralel Yapı'nın, İslam'ın "cihat" kavramını medya organlarında "cihadist" adıyla nitelemesi, terörün anlamdaşı olarak "cihadist"i kullanması "üst akıl" denilen yapının ne kadar profesyonelce çalıştığını göstermektedir.

FETÖ, kumpaslarını kurarken İslami literatürü kullandı. İmha edeceği kurbanlarını yok etmek için kurduğu örgütlere İslami adlar verdi.17- 25 Aralık'ta başarılı olsalardı Başbakanı ve arkadaşlarını "terör örgütü üyesi olmaktan" tutuklayıp ülkeyi telafisi mümkün olmayacak felakete sürükleyeceklerdi. "Selam- Tevhit Terör Örgütü", Kudüs Ordusu Terör Örgütü" İşin vahameti ortada... "Selam" ve terör, "Tevhit" ve terör," Kudüs ve terör, Ordu ve terör...Bunları yan yana getirerek ihanete kavramları da alet ettiler. "Diyalog" adına ezandan Muhammed'i çıkardılar. "Kafir" yoktur. Herkes cennete gidecek." müjdesiyle(!) münker - nekir, cennet - cehennem inancını yıkmaya çalıştılar.

Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde danışmanı Cihat Bey'in tanık olduğu bir olayı anlatıyor: "...Benim bir yardımcım vardı, trajikomik bir anekdottur. Şimdi Prag'dan Saraybosna'ya atadığımız Büyükelçimiz Cihat Bey, benim danışmanımdı, 11 Eylül'den sonra New York'a görev için gittiğinde karşılayan arkadaşları ona seslerini duyurmak için cihat diye bağırıyor. Bir anda aradaki herkes yere yatıyor bir savaş deklarasyonu gibi. Bu kavram kirletildi maalesef. Ve bu kirletilmesi hani belli çevrelerin İslam karşıtı, İslamofobik çevrelerin bu kavramı kirletmeye çalışmasını anlarız da, Türkiye'de bu kültür içinde yetişmiş ve her Hint Müslümanıyla karşılaştığında Anadolu'dan cihat fetvası gelince İstiklal Harbimize yardım ettiniz diye onlara övgüyle, iltifatla, kadirşinaslıkla bakan çevrelerin bu cihat kavramının böyle kirletilmesini kendi gazetelerinde kullanmasını anlamak mümkün değildir. Hele bunu İngilizceye çevirip, cihadist diye çevirip Sayın Başbakanımızı başka bir kodla anılmasına sebep olmak, hiçbir ahlaki temeli olmayan, saldırgan bir tutumdur açık söylüyorum. Bir haçlı zihniyetidir veya neoryantalist zihniyetin yansımasıdır; kimse buna tolerans gösteremez..."(Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun KANAL 24, 9 Ocak 2014)

İlahi okuyan çocuklardan, 27 Nisan 2007 muhtırasına gerekçe, okul mescitlerinde "toplu(!)" namaz kılınmasından "irtica ile mücadele" çıkartan yerli kefereler, Seçmeli Kuranı Kerim, Siyeri Nebu00ee ve Osmanlıca derslerinden korktular. Yerli oryantalistlerin çalışmalarını sevk ve idare eden üst akıl, kavramlar üzerinde yapılan tahribatın imha gücünü bildiğinden kavramlar üzerinden saldırıya devam ediyor. Yurt dışındaki İslam düşmanları da algı yöntemlerine devam ediyorlar.

"İslam ödevi korkuttu. ABD'nin Virginia eyaletinin Augusta İlçesi'ndeki bir okulda verilen 'İslami bir ödev' yüzünden, ilçedeki tüm okullar kapatıldı. İlçe okullarından yapılan açıklamada, "Okullara ve öğrencilere spesifik bir tehdit olmamasıyla beraber, okullar 18 Aralık 2015 tarihinde kapalı olacaktır" haberi, İslam düşmanlığının paranoyaya dönüştüğünü gösteriyor. Gezi çapulcularını alınlarından öpen genel başkanın " Hendekçi arkadaşları yeni kavram türetme telaşındalar. Terör örgütlerinin savaşı, "barış" ; eşkıyalığı,"özsavunma" bölücülüğü de "özyönetim" adı altında meşrulaştırmak istemelerini, camileri, kültür varlıklarını kundaklamalarını bu açıdan okumak gerekir. İçi karıştırılacak toplumun önce kavramları, kelimeleri boşaltılmak isteniyor, yani hafızası... Mankurtlaştırma böyle başlatılıyor.