Bediüzzaman Toptaşı Bimarhanesinde
İçinde öğretim üyesi olarak bulunduğum Toptaşı Medresesi geçmişte Bimarhane, sonra ise cezaevi olarak fonksiyon görmüş. Geçenlerde Toptaşı'nda bu tarihi yapıdan kimlerin gelip geçtiği ile ilgili bir sergi vardı. Bakıyorum Can Yücel, Yılmaz Güney, Kemal Tahir, Nazım Hikmet; Necip Fazıl Kısakürek dahil pek çok ünlü burada mahpus kalmışlar.
Bu yapıda misafir edilenlerden biri de üstad Bediüzzaman Said Nursi olduğu anlaşılmaktaydı.
Bediüzzaman'ın resminin altında kendisine ait bir söz yer alıyor:
"Vakta ki hürriyet divanelikle yad olunurdu; zayıf istibdat tımarhaneyi bana mekteb eyledi. Vakta ki itidal, istikamet; irtica ile iltibas olundu; Meşrutiyet'te şiddetli istibdat, hapishaneyi mekteb eyledi."
Resminin yanındaki yazıdan buraya yatış sebebini ve akıbetini takip edelim:
"Bediüzzaman Said Nursi, dönemindeki muhalif duruşundan dolayı tutuklanmadan önce delilikle suçlanır ve akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle Toptaşı Bimarhane'sine yatırılır. Ardından aşağıdaki tanıklıktan da anlaşılacağı üzere herhangi bir ruh sağlığı probleminin olmadığı anlaşılır ve taburcu edilir. Döneminin şöhret sahibi doktorlarından Hamid Uras o günleri şöyle anlatır:
'İkinci Meşrutiyet seneleriydi. Biz Mekteb-i Tıbbiyede talebe idik. Bediüzzaman da İstanbul'da bulunmaktaydı. Kendisi müderrisler içinde Fatih müderrisini beğenir, takdir ederdi. Onun unvanı ve şöhreti her tarafa yayılmıştı.
Daha sonra kendisi adlu00ee tıbba sevk edilince Adlu00ee Tıptaki doktorlar, muayenesini sohbet ederek yapıyorlar. Bediüzzaman orada bulunan bir teşrih (anatomi) kitabını eline alarak dört-beş sayfasını okuyor ve kendisinin o sahifelerden imtihan edilmesini istiyor. Biraz sonra da, mezku00fbr sahifeleri aynen ezberden okuyor. Durumu hayretler içinde takip eden Rum doktor heyecan ve şaşkınlıkla, 'Bediüzzaman' da cinnet değil, deha vardır' diye raporunu veriyor."