Bazı televizyonlar niçin pislik yapar?
FARKLI dünya görüşündeymiş gibi görünen “televizyonlar”dan “bazı”ları, “Manevi Vatan”ımızı yerle bir etmek için anlaşmış gibiler!
En rezil, en müptezel tipleri gece gündüz sergileyip, “pis kokulara burun alıştırmak”,
“kanıksatmak” istiyorlar adeta!
Bazı diziler, bazı gündüz kuşağı programları, bazı
“tartışma” programları…
İnsanın kanını donduruyor, beynini zonklatıyor.
“Niyeti” sorgulatıyor!..
“Bunlar organize işler! Türkiye’yi topla tüfekle yıkamayacağını
bilen düşman, bize bunlar üzerinden saldırıyor!” dedirtiyor!
Bin türlü rezillik;
Dizilerde, akrabalar birbirleriyle yatıp duruyor!
Herkes birbirine âşık!..
Libidolar zirvede!
Koca herif, bir de "muhafazakar kıvamlı" koca
herif...
"Gayet çağdaş görünümlü" bir genç ile sözde aşk
yaşıyor... Bunu da karısına “Bugüne kadar mutlu olamadım, mutluluk yolunu
seçtim” diye açıklıyor.
Filmi yapanların, organizatörlerin verdiği mesaj “Uçkurunun
peşinden koş!”
“Aşık isen aldatabilirsin!”
“Hayatını yaşa!”
Bir başka mesaj da…
Bu muhafazakar takımı, uçkurunun peşinden koşar; çolukmuş,
çocukmuş, dinlemez, siler geçer!..
***
Gündüz kuşağı programlarının ekseriyeti felâket…
Oralardaki tipler özellikle seçiliyor tabii, nice başvuru
arasından.
En çok ilgi çekecek, reyting yapacak, en absürt, en uç
tipler!
Aşağıdan aşağıya da, “Kocanın kahrını çekme ayol, ayrıl
gitsin!” mesajları veriliyor, çok kurnazlar çok!..
***
Bir önceki yazımda, “Narin Cinayeti”nin nasıl da
magazinleştirildiğini anlatmıştım.
Berbat!.. Ekranlarda çığlık şovlar, gündüz kuşağı programı
kıvamında, fanteziler… Hukuk, kanun, yasak, sınır tanımazlık!
Öyle şeyler duyduk ki, orada... Amca ile gelinleri arasında
ilişki yaşandığından ve Merhume Narin’in aslında Amca’nın çocuğu olduğundan,
oradaki erkeklerden ikisinin “yattığına” kadar, nice nice desteksiz atışlar....
İşler, “Yargıya
margıya boş ver, reytinge asıl!” kıvamında götürülünce, İletişim Başkanı
Fahrettin Altun bir “îkaz” mesajı yayımladı malûm.
Okumayanlar, buradan okusun:
“Ülke olarak
ciğerimizi yakan Narin kızımızın katledilmesiyle ilgili adli soruşturmanın,
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca gizliliğinin devam
etmesine rağmen maalesef birçok ulusal medya organında konuya ilişkin son
derece manipülatif, soruşturmaya zarar veren ve reyting odaklı olduğu anlaşılan
sorumsuz yayınlar yapılmaktadır. Bu yayınlarla alakalı sağduyulu
vatandaşlarımız da ilgili kurumlarımıza çokça şikayette bulunmaktadır.
Vatandaşımızın aklıyla adeta alay edilen, konunun uzmanları olmamasına rağmen
birtakım kişiler tarafından saatlerce olur olmaz mülahazalarda bulunulan, Narin
kızımızın hatırasına saygının ve soruşturmanın selametinin tamamen göz ardı
edildiği; izleyicisinin, okuyucusunun, dinleyicisinin yaşına bakılmaksızın
yapılan bu yayınlarla ilgili en yakın takibi yapmakta olduğumuzu kamuoyunun
bilgisine sunarız!”
***
Yakın takip!
Sayın Fahrettin Altun ikaz etti işte.
Peki, ne çıkar bundan?
Bu “pislikleri” yapan kanallara ağır cezalar mı gelir?
“Pislik yaptıklarına”
bin pişman mı edilirler!
Tam da burada, hatırlatalım;
Cumhurbaşkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan bir Genelge var efendim.
Resmi Gazete.
29 Ocak 2022 Cumartesi.
31734 Sayılı Genelge.
Sayın Cumhurbaşkanı imzasıyla “zararlı yayınlarla
mücadele”nin önemine dikkat çeken ve Devlet’in bu konuda her türlü adımı
atacağını vurgulayan bir “Genelge” yer almıştı Resmi Gazete’de.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin korunması ve
çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddesinin aileyi Türk toplumunun temeli olarak
tanımladığı, “Gençliğin Korunması” başlıklı
58’inci maddesinin ise gençleri kötü alışkanlıklardan, cehaletten korumak için
gerekli tedbirlerin alınacağını düzenlediğini hatırlatıyordu Sayın
Cumhurbaşkanı.
Milli kültürü
yabancılaşmaya ve yozlaşmaya karşı muhafaza etmek, geleceğin teminatı çocuklar
ile gençlerin medyadaki zararlı içeriklere muhatap olmalarını önlemek adına
tedbirler alınmasının gerekliliğine vurgu yapıyordu..
Ve şöyle devam ediyordu:
“Bu çerçevede, toplumumuzun temel değerlerine aykırı
unsurlar taşıdığı gözlenen ve son günlerde özellikle yabancı içeriklerin
uyarlaması şeklinde ekranlara gelen televizyon programlarının toplum üzerindeki
yıkıcı etkilerini bertaraf edecek adımlar ivedilikle atılacak. Birtakım
semboller kullanılmak suretiyle verilmeye çalışılan mesajlarla çocuk ve
gençlerin zihin dünyalarını hedef alan yapımlardan onları koruyacak, aile ve
çocuk dostu yapımlar teşvik edilecek.
Medya aracılığıyla milli ve manevi değerlerimizi yıpratmaya,
aile ve toplum yapımızı temelinden sarsmaya yönelik açık veya örtülü faaliyetlere
karşı Anayasa, kanun ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenen müeyyidelerin gereği
yerine getirilecek, toplumun geneline hitap eden bu tür medya içeriklerinin
özellikle aile, çocuk ve gençlerimiz üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilerin
önlenmesi amacıyla ulusal ve yerel medya organlarının tehdit ve tehlike
oluşturan bu tür yapımlarına karşı ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından
gerekli tüm tedbirler gecikmeksizin alınacaktır.
Bu itibarla milli ve
manevi değerlerimize uymayan yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayım
faaliyetleri aracılığıyla aile kurumunu, çocukları ve gençliği hedef alan
tehdit ve tehlikelerin yayılımının önlenmesi hususunda tüm kurum ve kuruluşlar
tarafından gerekli hassasiyetin gösterilmesi, yöneticiler tarafından sürecin
titizlikle takibinin ve gereğinin yapılmasını önemle rica ederim.”
***
Evet, bu, 2.5 sene evvel yayınlanmış…
Hatta daha fazla bir süre evvel..
Ve bugün…
Sayın Cumhurbaşkanı ikaz etmiş olsa da…
İlgili kurumlara gereğinin yapılmasını “emretmiş” olsa da…
Dinleyen kaç kurum?
Maalesef, “bazı kanalların”, yıkıcı, bölücü, çocukların, gençlerin manevi dünyalarını,
psikolojilerini hedef alan…
Kanun, kural tanımaz…
“Anadolu Aile’sinin dibine dinamit” niteliğindeki
programları aynen devam ediyor.
Ve… İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın imzasını taşıyan “Basım ve Yayım Faaliyetleri” başlıklı
Genelge’nin Resmi Gazete’de yer almasından bunca zaman sonra, yukarıda
verdiğimiz “ikazı” yayımlamak durumunda kalıyor.
***
Sizce…
Niçin böyle oluyor?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın gereği olan “ikaz”ları
niçin duymazlıktan geliniyor?..
Ve nerelerden cesaret alıp yapabiliyorlar bunu?
Hangi kanallar yapıyor bu
pis işleri?
O kanallardan bazıları, hangi kanallar? Bu memlekette “RTÜK”
yok mu? Vesaire vesaire…
İstediğiniz kadar soru takabilirsiniz peşine!..
***
Memleket gündeminde
Sıla bebeklerin, Narin bebeklerin başlarına getirilenler...
Bizde yürek yangınları, kalbimizde adaletin yerini bulması
için dualar... Bazı kanallarda pislikler, acılarımız üzerinden reyting
kavgaları... Maneviyatımıza, gençliğimize saldırılar...
Devlet'in zirvesinden karşılığı olmayan ikazlar...
***
Canım çok sıkkın, mezarlıklara gidiyom ben!