Bayramınız mübarek olsun
Genelde dünya
özelde ülkemiz olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Daha önceleri dünyanın bir dar
boğazdan geçtiğini belirttiğim pandemi günlerinden ekonomik kriz bizlere miras
olarak kaldı. Bu miras zamanla maraza dönüştü ve bütün dünyayı etkilediği gibi
ülkemizi de etkiledi.
Hâlihazırda bu
yüzyılın musibeti olarak kalburüstü toplantılarda gündemin ilk sıralarını
meşgul eden küresel ısınma belası başımızda dönüp duran akbaba olarak yetmezmiş
gibi bir de Çin’den başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüs illeti
ile imtihan olduk.
Yaklaşık iki
yılımızı işgal eden bu virüsle bütün dünya topyekûn mücadele etti. Bu mücadele
süresince sosyal mesafe adı altında birbirimize mesafeler koyduk. İnsanın
yarasına en doğru merhem insan olması gerekirken; insan, insanın ölümüne sebep
sayıldı. Her sabah bir ölüm haberiyle uyandık. Bugün sıra kimde hüznüyle
günleri günlere ekledik ve bugünlere geldik.
Tam bu illetten
kurtulduk ve gelen yeni yıl ile umutlarımızı yeniden yeşerteceğiz derken bu
sefer de Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsıldık. Yüzyılın afeti olarak
nitelendirilen bu depremlerde elli binin üzerinde canımızı kaybettik.
Ölüm ile bu kadar
burun buruna yaşarken, ölüm bu kadar yanı başımızda dururken ve en tesirli
öğretmen ölüm iken biz hala birbirimizin kuyusunu kazmakla meşgul olmaya devam
ettik.
Bir yandan
depremlerin yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan da ülke olarak hızlı şekilde
bir seçim sürecine girdik. Seçimler demokrasinin olmazsa olmazı ve bir kazananı
olduğu gibi bir kaybedeni de olduğu reel politik bir olgudur. Ancak bu seçimde
kaybedenlerin zülfüyâre dokunan tepkileri içimizi acıttı ve kabuk bağlamaya
başlamış olan yaramızı yeniden kanattı. Yine de kardeşliği seçerek bu
kırgınlıkları bir kenara bırakma erdemini göstermek Anadolu insanının en büyük
erdemidir.
Bunun yanında
seçim sathında yaşanan kırgınlıklar maalesef birçok dostun arasına aşılmaz
duvarlar ördü. Bu ülke geçmişin acı deneyimleriyle bugünlere kadar gelmiş ve
yeni yüzyılda bu yaralardan ders alarak ileri doğru emin adımlarla yürümek
zorundadır. Nasıl ki gidecek başka ülkemiz olmadığı gibi kardeşlikten ve
dostluktan başka sığınacak limanımız yoktur.
Kırgınlıklar yara
gibidir. Yaranın kendisi de pansumanı da sebeplerinde gizlidir. Kırgınlığın üçüncü
bir şahsın müdahalesiyle veyahut bir doktor tedavisi ile iyileşmesi mümkün
değildir. Kırgınlık ancak nedeni olan kişilerin müdahalesiyle tedavi
edilebilir. Müdahale edilmeyip zamanla geçmesini beklemek de yaranın daha da
derinleşmesine neden olur. Tedavi için iki taraftan birinin bir adım atması
gerekir. Aksi takdirde zamanla kangrene dönüşür.
Millet olarak
kırgınlık ve küskünlüklerin en iyi tedavi zamanı bayramlarımızdır. Bayramlar
kardeşlik ve dostluk hukukunun inşası için en uygun zamanlardır. Ki idrak
ettiğimiz Kurban Bayramındaki Kurban kelimesi de “yakın olma, yaklaşma, hediye verme…” gibi anlamlara gelmektedir.
O halde Kurbanın
özüne uygun şekilde bu bayramda süreç dâhilinde yaşanan kırgınlıkları bitirip
birbirimize yakınlaşmak adına bir adım atalım. Kurban Bayramı vesile olsun
kırgınlıklarımızın giderilmesine ve yaralarımızın iyileşmesine.
Birbirimize
yakınlaşarak erelim huzura ve yaklaşalım Allah’ın rızasına. Bayramlar vesiledir
kardeşliğe ve dostluğa. Gelin biz de erelim bu sırra ve eritelim aramızdaki
buzları.
İmkânımız varsa
arabamıza binerek bu süreçte kırdığımız veya kırıldığımız dostun kapısını
çalalım ve “Ben geldim dostum, bayramın
mübarek olsun.” diyelim ve samimiyetle sarılalım dostumuza ve dostluğumuza.
Gitme imkânımız yok ise bir telefon ile gönül alalım. Hemen şimdi yapalım bunu.
Ki bayramlar
kırgınlıkların onarılması için en güzel zamanlardır ve Kurban Bayramı vesilesi
ile bitirelim tüm kırgınlıkları.
Bu güzel
temennilerle sizlerin, sevdiklerinizin, dostlarımın, sevenlerimin, ailemin,
ülkemin ve ümmetin Mübarek Kurban Bayramını en kalbi duygularımla kutluyor,
bugünlerin yakınlaşmamıza, kardeşliğimize ve dostluğumuza vesile olmasını
Rabbimden niyaz ediyorum.
Eskilerin
tabiriyle “Iydiniz sa’id, ömrünüz mezîd,
her rûzunuz bir ıyd olsun.”
Kalın sağlıcakla…