Bayram şükürdür
Salgın, bazı güzellikleri de bize bulaştırarak sürüyor. Bayramı geride bıraktık. Elbette hüznümüz vardı, yarım kalan sevinçlerimiz oldu. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpemedik. Her şeye rağmen bayramın ruhu geldi, bizi buldu, içimizde apayrı bir buruk tat bırakarak ayrıldı.
Hayatımız yavaşladı, kendimize dönme fırsatı bulduk. Evde kaldığımız şu günlerde içimize döndük, düşündük, muhasebe ettik yaşadıklarımızı, yaşayamadıklarımızı. Bayram coşkuydu, paylaşmaktı, hatırlamak ve hatırlanmaktı. Telefonla da olsa bayram tebriki güzeldi. “Nerede o eski bayramlar!” sorusunu sorsak da asıl sorulması gereken soruyu da bulmuş olduk: “Nerede o eski insanlar!” Evet, eskiyi anımsamak, içli bir şekilde anımsak yetmez, bir şey de ifade etmez. Eskiyi ihya etmek, kültürel mirası devralmak, onu kuşanmak, temsil etmek gerek. Kendisinden sonrasına hayat tecrübesi bırakan tek canlı insandır. İnsanın böyle bir sorumluluğu vardır. Şimdi, bu süreçte insanî ilişkilerimizi güçlü kılacak ve sarılmamız gereken hem dinî hem de kültürel ögeleri çok düşündük, düşünmeye mecbur kaldık. İyi de ettik, meğer unuttuğumuz ne çok şey varmış, ne çok şeyi de ihmal etmişiz. Eski günleri, çocukluk dönemlerini, çocukluk arkadaşlarımızı bulduk, konuştuk, dertleştik. Hatırlamak güzel şey, insanı canlı tutuyor. Kan gibi geliyor eski güzel günlerin hatırlanması. Kaybettiklerimizi hatırlamak da bir o kadar anlamlıydı. Vefa duygumuzu pekiştirdik. En sevdiklerimizden geçen bayram aramızda olanların bu bayram aramızda olmayışı ile hüzünlendik, andık, ağladık.
Bayram neymiş, ne değilmiş; evimize, içimize, dünyamıza ne getiriyormuş bunu çok iyi anlamış olduk. Bayram her şeyden önce şükürdür. Aslında Ramazan Bayramı için “Şükür Bayramı” dendiğini biliyoruz. Zamanla “şükür” ve “şeker” sözcüklerinin Arap harfli Osmanlı Türkçesinde yazılışları aynı olduğundan “Şükür Bayramı” yerine “Şeker Bayramı” dendiğini de görüyoruz. Bu söyleniş kabul edilmese de dinî havasından uzaklaştırıyor denilse de her iki söylemde de “bayram” vardır. Her iki söylemde de sevinç, coşku ve tat vardır, tatlı ve şeker vardır. Ağız tadı dediğimiz şey sadece biyolojik bir duyu da değildir. “Allah, ağzınızın tadını bozmasın” sözünde olduğu gibi bu tat biraz huzur, mutluluk ve sevinçtir. Paylaşmaktır, aynı sofraya çoluk çocuk oturmaktır. Hediyeleşmektir. Bayramlıkları giyeceğimiz bayram sabahını iple çekmektir. Çocukların cıvıltısıyla neşelenmek, susmayan zil sesi demektir. Türlü türlü yemekler, tatlılardır. Büyüklerin eski bayramları anlatması ve içimizden özlemle çekilen bir ah, biraz da gözyaşı demektir. Bayram ömrümüzün cennete açılan penceresidir. O pencereden en sevdiklerimizi beklemek, onların yolunu gözlemektir. Kavuşmaktır, barışmaktır. Nerede o eski bayramlar derken, bakacağımız ve o eski bayramları arayacağımız yer büyüklerimizin gözü, sözü, kalbidir. Büyüklerimizin ellerini öpmek, kalplerini dinlemek, dizlerinin dibinde uyumaktır.
Bayram en çok da annedir. Annenizin günler öncesinden başlayan telaşı, temizliği, hazırlığı daha bayram gelmeden bayramı hissettirir. Anne demek, dünyanızın yarısı demektir. Öksüzlük hem annesizlik hem de kimsesizliktir. Annesizlik eksik bayramdır. Bayramda sizi bekleyen, özleyen anneniz yoksa adımlarınız ağırlaşır, yüreğiniz kanar, gözyaşlarınız yavaş yavaş süzülür yanağınızdan. Anne, merhametin temsildir. Bayram, annenizle sevincin çoğalması, yayılması, sofranızın genişlemesi demek oluyor. Aynı sofraya anne toplar çocukları. Bayram büyükçe sofradır, sofradaki güzelliktir, tattır ve sonrasında gelen sonsuz şükürdür. Anneniz yoksa yağmura hasret topraktır içiniz, kurur, çatlar ve kavrulursunuz. Bayram büyüklerinizin varlığıyla şükür üstüne şükrü ihya etmektir.
Salgın sürecinde sevdiklerimizden ayrı kaldık. Ramazan evimizde geçti. Camiler sessiz, biz sessizdik. Teravihlerle gelen coşku yoktu. Cami avluları ıssızdı. En büyük coşku ise bayram namazı idi, ondan da mahrumduk. Her şeye rağmen bayrama kavuşmak, onu karşılamak güzeldi. Bayram vesiledir. Barışa, huzura, birliğe, affa, özre, hatırlamaya, hatırlanmaya ve insan olduğumuza şükür için vesiledir. Şükrünüz hep sürsün.