Bayram niyazı
Ramazan geldi geçti. Bazı sokaklar, pazarlar, dükkanlar, alışveriş merkezleri şenlendi. Bu yerlerde mübarek ayın kokusunu, ruhunu hissettik. Bu hissiyat ile kendimize çekidüzen verdik. Tefekküre daldık, muhasebe ettik her halimizi.
Şimdi bayrama kavuştuk. Sabrın, kulluğun, tevekkül ve tefekkürün nihayetinde bayram bize en büyük mükafat. Bir aylık ibadetin sonunda bizi bayram karşılıyor. Ramazan Bayramı tüm gönüllere aynı anda doğuyor. Aynı inanç ve kıvanç ile gönüllerimiz bayram yerine dönüyor. Bu sebepten ötürü bayramda dargınlık, kırgınlık yok oluyor.
Çocukça sevinçlere gark oluyor, çocuk oluyoruz. Çocuk, yani masum ve tertemiz kalbin sahibi. Çocuk kin tutmaz, dargın kalmaz. Çocuk olalım, çocuklarımızla oynayalım, oyalanalım. Zira dünya hayatı bir oyundan ibarettir. Farkına varıp dünyanın çocuk gibi masum geçelim bu duraktan. O zaman dünya bayrama döner. Ezilen, hor görülen, haksızlığa uğrayan kimse kalmaz.
Bugün bayram! Bugün kimlere bayram? Bayramın getirdiği sevinçten mahrum olanlar var mıdır? Kırdığımız, üzdüğümüz, unuttuğumuz veya bizi kıran, üzen ve unutan kim varsa bayramın şuuru ile elimizi uzatalım birbirimize. Bayramlaşalım, barışalım. Niyazımız olsun cümle insanlık için. Uzaklar yakın, tuzaklar yok olsun bayramda. Huzur ve süru00fbr dolsun hanemize, gönlümüze, özümüze.
Bugün bayram ama bayramı zindan olanlar da var dünyada. Dünyayı zindana çevirenleri Yüce Allah'a şikayet ediyoruz. Şikayet ile de kalmayıp kendimize düşen sorumluluğu da yapma şuuruna ermeliyiz. Zalime karşı durarak safımızı belli etmeliyiz. Bugün hak ve hakikat safında olup da bayram yapamayan ve zindanlarda, hücrelerde ve bin bir türlü işkenceler altında olan mazlumları unutmayalım! Dünyada bu kadar zalim ve zulüm varsa şu soru geliyor akıllara: Nerede bu Müslümanlar? Biz neredeyiz, neyle meşgulüz, kör müyüz, şuursuz muyuz? Düşünelim, biz de düşmeden düşünelim.
Şimdi uzak yakın fark etmeden herkes için niyazımızı haykıralım. Bayramlar ortak sevinç günü ise sevincimiz yarım kalmasın, tamama erdirelim bayramımızı. Seslenelim gönül coğrafyamıza ve gönül telimiz titresin!
Sen, yetim çocuk! Biliyorum sevincin yarım, içinde derin ızdıraplar var. Biz ise unuttuk belki seni. Baban bu ülke ve insanlık için canını vermişti. Hakkını helal eyle, unutmuşsak seni, bizi affeyle!
Sen, şehit anası! Bugün herkesin evladı anasının elini öpmeye geliyor. Senin koç yiğidin ise toprağa düştü, toprağı vatan kıldı kanı ve canıyla. Senin de bayramın mübarek ola, ver elini öpelim!
Sen, gönlüme yakın mazlum ve mülteci kardeşim! Yurdundan sürüldün, ezildin, haksızlığa uğradın, öldürüldün, diyar diyar gezdin, umut aradın. Denizlerde can veren çocuk, affet bizi! Evin yıkıldı, biliyoruz evsiz ve yurtsuzsun. Hiç olmazsa gönül evini imar edelim, ver elini bayramlaşalım!
Sen, bu dünyada garip ve yalnız kalan ninemiz, dedemiz, aciz ve güçsüz kalan büyüklerimiz, huzurevinin penceresinde gelen var mı diye gözleyen yaşlı çınarlarımız, siz öyle iken kurusun pınarlarımız! Affedin bizi, verin elinizi öpelim.
Sen, bayram sevinciyle uzaktaki evladını bekleyen annemiz, babamız! Belki evlatlarınız bayramı tatil sanarak yanılmıştır, bu sefer de tatile gidelim demişlerse siz de affedin bizi. Verin elinizi öpelim.
Sen, Filistin, Gazze, tutsak Mescid-i Aksa, Halep, Kerkük, Musul, Şam, Karabağ, Arakan, Keşmir, Doğu Türkistan, gönlü yaslı, gözü yaşlı Bosna! Bizi affedin, müsaade edin de toprağınızı öpelim, bayram sevinciyle akan gözyaşımız karışsın toprağınıza.
Sen dostum, arkadaşım, sırdaşım, yoldaşım, haldaşım olan güzel insan, gönlünü kırmışsam affet beni! Özrümü beyan ediyorum, ver elini bayramlaşalım. Niyazım, ömrümüz Ramazan, sonumuz bayram olsun.