Bayram havası, babamın havası…
Yakın olmak. Fedâ etmek. Adanmak.
Hepsi Kurban Bayramı için söylenebilir. En sevdiğinizden vazgeçmek kolay
değildir. Kurbanın ruhunda dünyalık duygulardan arınıp tertemiz bir hâl ile
yakınlaşma vardır. En yüze kata ve huzura çıkmak için tertemiz olmak gerek.
Hasret ve kavuşma.
Sevinç. Barışmak. Kucaklaşmak. Affetmek.
Yeniden başlamak. Umut ve sabır. Yakınlaşmak. Huzura
ermek. Çocuklar ve coşku.
Bayramlık tatlılar. Bayramlık kıyafetler. Hepsi bize ait, bizim hasletlerimiz. Büyüklerin
elleri, küçüklerin gözleri… Ziyafetler, güzel sofralar. Toplanmak. Eskiyi
anmak. Kaybettiklerimizi unutmamak. Komşuları, akrabaları ziyaret. Bayrama
dâhil.
Gelin, bayrama gidelim. Biz çocukken
“Bayrama gittik.” derdik. Ne demekti,
niçin böyle derdik? Şimdi daha iyi alıyorum.
Sokaklar çocukların neşesiyle dolardı. İnsanlar bayramlaşmak için
sokaklarda olurdu. Büyükler ziyaret edilirdi. Gurbettekiler gelirdi. Büyük
buluşma olurdu. Evlerin bahçelerinde kurban kesilirdi. Hafızamızda kalan bayram
böyle idi.
Bayram, kime bayram olur? Bu soruyu
sordum kendime. Sevdikleriyle bir arada olanlar için bayram daha anlamlıdır. Sevdiklerinizden
birini kaybetmişseniz eksiktir bayram. İçiniz buruk karşılarsınız bayramı.
Kabir ziyareti yaptığınızda, dünya filminin şeridinde bir yere gelince kesilir film.
Orada durursunuz. Düşünürsünüz, üzülürsünüz, kalbinizi yoklarsınız. Öyle
boşluklar vardır ki orada, ne yapsanız dolmaz. İçinizde biriken hüzün yağmur
olsa yeryüzünü ıslatırsınız.
Bayrama dair daha önce şu
cümleleri kurmuştum: “Bayram en çok da annedir. Annenizin
günler öncesinden başlayan telaşı, temizliği, hazırlığı daha bayram gelmeden
bayramı hissettirir. Anne demek, dünyanızın yarısı demektir. Annesizlik eksik
bayramdır. Bayramda sizi bekleyen, özleyen anneniz yoksa adımlarınız ağırlaşır,
yüreğiniz kanar, gözyaşlarınız yavaş yavaş süzülür yanağınızdan. Anne,
merhametin temsilidir. Bayram, annenizle sevincin çoğalması, yayılması,
sofranızın genişlemesi demek oluyor. Aynı sofraya anne toplar çocukları. Bayram
büyükçe sofradır, sofradaki güzelliktir, tattır ve sonrasında gelen sonsuz
şükürdür. Anneniz yoksa yağmura hasret topraktır içiniz, kurur, çatlar ve
kavrulursunuz. Bayram büyüklerinizin varlığıyla şükür üstüne şükrü ihya
etmektir.”
Annesizlik kadar babasızlık da
bayramda büyük boşluktur. Çocukların yüreği çarpar durur, babalar beklenir. Bir
de gurbette ise babanız. Hep eksiklik, hep boşluk vardır. Hiç gelmeyecek,
gelemeyecek babanız varsa her bayram yüreğinizin köşesinde, derinlerde, gizli
bir yerlerde bir sızı başlar, orada bitmeyen bir özlem durur, bayram sizin için
orasıdır. Kimseye söylemez, kimseyi dâhil etmezsiniz o acıya. Herkese bayram
olsa da size “baba”dır bayramın adı. Evet, şimdi bayram geldi. Anneniz nerede?
Babanız nerede? Şimdi sarılma, hasretle sarılma zamanı değil mi? Anneniz,
babanız hayatta ise koşun çocuklar! Size bayram geldi, koşun!
Bayram geldi, içimizde, evimizde,
sokaklarımızda. Bayramla çiçekler açıyor. Irmaklar gürül gürül akıyor. Meyveler
daha tatlı, bahçeler daha güzel. Salıncak hazır, bir baba, çocuklarını sallıyor. Çocuk
gökyüzüne uçuyor. Bayram, uçmak mı şimdi? Evet, sevinçten uçmaktır bayram.
Çocuk, daha hızlı baba, daha hızlı salla, diyor. Ben, şimdi bayrama “Hoş
geldin!” demeye gidiyorum. Kalbimin en gizli yerinde annemin özlemiyle. Annemin
eli niyetine bir el öpeceğim, annem gelecek, duracak. Kalbim, hem bayram hem
annemle dolacak. Yok… Bayram babam olacak. Ve ben şiirle karşılayacağım
bayramı:
“bayram havasını bekliyor çocuklar
meteorolojinin tahmin yürütemediği
tek hava,
bayram havası, babamın havası
ve bizim yüzümüzde beliren sevincin
havası
babalar ellerinde taşır tüm
sevinçleri
sabahında bir bayramın bereket
vardır
annemin sevincidir babamın yürüyüşü
yürürken eve doğru babam, sokaklar
canlanır.”