Bayram düşünceleri…
Etrafa bakıyorum. Cadde ve sokaklar eski havasında değil. Dünya eski mutlu günlerinde değil. O eski huzur ve coşku yok. Mahallelerin, şehirlerin, ülkelerin lambaları sönmüş. Karanlık günden güne artıyor. Kötülük her yerde. Karanlıktan kasıt kötülük. Dünyayı çepeçevre saran savaşlar, açlık, yokluk ve yoksulluk…
Şeytan, şeytanlığını fazlasıyla yapıyor. İngiliz Yahudi medeniyeti dünyada kılıç görevi görüyor. Savaşlar çıkarıyorlar, insanlığı sömürüyorlar. Dünya talan ediliyor. İnsanlık değerlerinin kökü kurutuluyor. Kendilerinden olmayanlar katır katır doğranıyor. Amerika bunların silahlı kabadayısı. Örgütlü kötülük bütün güç ve kuvvetiyle saldırıyor. Ya sen ne yapıyorsun? Kocaman bir hiç. Hiçsizlik içinde hiç olup gidiyorsun.
Evet, dünyanın ahvali şeraati maalesef bu. Dünya son günlerini yaşayan insan psikolojisi içinde ve senin kılın bile kıpırdamıyor. Gazze direniyor, sen yan gelip yatıyorsun.
Oysa
insanlık senin elinden ve dilinden huzur bulmuştu bir zamanlar. Çektiği acı ve
sızıdaseni çare görmüştü. Cenklerini kurtuluşu görmüştü.
Ya
şimdi?
Ölümü
çare görüyor. Toprağı yurt görüyor.
İnsanlık,
sürgününden ebedi yurduna bir an önce kavuşma ümidi taşıyor. Üstat Cahit
Zarifoğlu ile durumu özetlemiş olalım:
“İçim,
ey içim!
Bu
yolculuk nereye..?
Yine bir
şehrin ölümünü başlatır gibisin.."
Merhum
Arif Nihat Asya ise, ‘Naad’ adlı şiirinde dünyanın durumunu ta o günlerde
özetlemişti. Bir iki satır buraya alalım:
Yeryüzünde,
riya, inkâr, hıyanet
Altın
devrini yaşıyor..
Diller,
sayfalar, satırlar
“Ebu
Leheb öldü” diyor, ya Muhammed;
Ebu
Cehil ölmedi, kıtalar dolaşıyor!
Bu
gidişle daha kaç kalp ağrısı, daha kaç gözyaşı göreceğiz?
Bu zor
günleri aşacağız mutlaka çünkü Allah,
A'lâ
suresinin 8. Ayetinde: "Sana kolaylık ve huzurun yollarını açacağız"
buyuruyor. Çaba ve sefer bizden zafer ise Allah’tandır.
“Ateşten
değil topraktan yaratıldık niçin çiçek açmayalım ki?
Yani bu
kötü gidişatı durdurabilecek ve acıları dindirebilecek tek güç bizleriz,
müslümanlar.
Allah’tan
başka hiçbir güce boyun eğmeyen Müslümanları kastediyorum.
Bugün,
Müslümanlar olarak kayıtsız, savruk ve dağınık da olsak yarınlardan umutsuz
değiliz. Evet, kan kaybediyoruz ama çıkıp Gazze dünyaya ilham veriyor, umut
oluyor. Biz otursak da ayakta olan ve ayaklananlar var. Zulme ve küfre karşı
duranlar var.
Bitirirken
şu tavsiyede bulunmak istiyorum. Kendine, aile ve efradına, konu komşuna sahip
çık. Bu bayramı vesile bil.
Yaşlı
adam telefonu bozuk diye tamirciye götürür.
Tamirci:
-Telefon
sağlam, herhangi bir sorun yok der.
Yaşlı
adam gözyaşları içinde:
-Telefonum
sağlam ise o zaman çocuklarım beni neden aramıyor? der.
Hadi,
anne babandan başla, yakındaysa git, uzaktaysa da eşini dostunu aramaya başla.
Bayramınız
bayram ola.