Bayram denilince…
Arınmış olarak Ramazan’ı uğurladığımız günler vesilesiyle kalan ömrümüzü bereketli, sağlıklı ve huzurlu geçirme çabasında olmalıyız ki, tövbelerimizin kabulü de ancak bir daha dönememek üzere günahlardan uzaklaşmakla mümkündür.
Alem-i İslam'a rahmet su gibi
Aksın bayram olsun bayramlarınız.
Evleriniz cennet kokusu gibi
Koksun bayram olsun bayramlarınız.
Mısralarına gönülden ‘âmin’ derken
Âşık Davut Sularî’nin aklıma düşen sözlerini paylaşmak istedim.
Bugün bayram günü âlem eğlenir
Sen bizim yaylaya gel başın için
Dertliler oturmuş derdin söyleşir
Etme intizarı gül başın için.
Onu
‘Bostan ve Gülistan’ eserleriyle
biliriz. İran’ın Şiraz şehrinde doğup, Bağdat’ta eğitime başladıktan sonra uzun
bir dönem Hamedan ve Horasan’da dolaşan ve daha sonra Mekke’de ve Şam’da ikamet
eden Sadi Şirazî (1193/1292) şairliği kadar mütefekkir olarak Farsça
yazdıklarında Arapça beyit ve ibareler kullanan Şirazî’nin hikâyeciklerinde
tasavvuf idealizminde didaktik öğretilere rastlarız.
Bostan
ve Gülistan sadece doğu edebiyatının değil, dünya edebiyatının ölmez eserleri
arasında gösterilir ki, “Kudretiyle can,
hikmetiyle söz yaratan Yüce Allah’ın adıyla başlıyorum” duasıyla başlayan
Bostan’da Şirazî Allah’ın günahkâr kullarını görüp tövbelerini kabul ettiğini
ve onları bağışladığını; kötü davranışlarından ötürü kuluna hemen gazap
etmediğini, tövbe etmesini bekleyip, tövbe sonrası günahsız olarak hayatını
idame ettirdiğini ifade etmektedir.
“İncinip
incitme sakın” diye öğütlerine devam ederken halkı ağaca
benzetir ve “Baktığın kadar meyve verir” diyerek günümüze ışık tutan
cümlelere yer verirken dostu ve düşmanını ayıramayan sultanın acizliğinden söz
eder. Hak sözün nerede ve hangi şartlarda olursa olsun söylenmesi gerektiğine
vurgu yaparken “Doğru bildiğini söylemeye devam et, zira hak söz söylenmelidir”
diyerek devleti yönetenlere nasihat ederken,
yöneticilerin halka hizmetlerinin ibadet mesabesinde sayılacağına dikkat
çekiyor. Parlak sözlerin ibadette yeri olmadığını, kalbi temiz uluların
hırkalarını kaftanlarının altına giydiklerini ifade edip, ardında hayırlı
eserler bırakırsan adının daima hayırla anılacağını söyler.
Sırası
gelince konuşmamanın da kusur sayılacağını söyleyen Şirazî’nin Bostan’ında daha
neler var neler…
Bayramlık
yazımızda o kadar bilgiyi aktarmanın zorluğunu takdir edersiniz. O nedenle
ister tavsiye deyiniz, isterseniz tanıtım gayesi, ne derseniz deyiniz ama
kütüphanenizi Beyan Yayınları’nın 503. kitabı olarak Osman Koca tarafından
yayına hazırlanan ‘Bostan ve Gülistan’
ile buluşturmanız dileğiyle bayramınızı tebrik ederim.