Bayram, barış ve mutluluk arayışı
Müslüman geleneğinde Ramazan ve Kurban şeklinde iki önemli
dini bayram bulunmaktadır. Arapçada kurban bayramı için eid-ul adha ifadesi
kullanılmaktadır. Farsçada eid’ul Korban ifadesi, dilimizde Kurban Bayramı şeklinde
ifade edilmektedir. Arapça ve İbranice’de kullanılan kurban ve korban
kelimeleri yakınlaşmak anlamına gelmektedir. Kurban bayramı, insanın insanla, tabiatla,
canlılarla ve Allah’la yakınlaştığı mutluluk günlerinin bayram olarak
kutlanması demektir. İnsanla, tabiatla, canlılarla ahlaki ve manevi olarak
yakınlaşmadan Allah’a yakınlaşmak mümkün değildir. Allah’la yakınlaşmanın yolu
insanlarla, canlılarla ve tabiatla merhamete, saygıya, sevgiye, hukuka,
paylaşıma ve yardımlaşmaya dayalı bir ilişkiyi ve yakınlaşmayı
gerçekleştirmekten geçmektedir.
Allah’a, insana, tabiata ve canlılara yaklaşmak ve
yakınlaşmak için hiçbir aracıya, kuruma, kişiye veya güce ihtiyaç yoktur.
Allah, insana şah damarından daha yakın olduğunu ifade etmektedir (Kuran, Kaf:
16-17). İnsana şah damarından daha yakın olan Allah’a yaklaşmak ve yakınlaşmak
için hiçbir aracıya, şefaatçiye, din adamına, ruhban sınıfına, mürşide, üstada,
müceddide, kutba ve mehdiye ihtiyaç yoktur. Allah ve insan arasındaki bütün
sahte aracılar, kurumlar ve otoriteler reddedildiği gibi, insanlar arasında da sahte
aracılara gerek yoktur. İnsanlar, birbirlerini hiçbir aracı olmadan direkt
olarak sevebilir, saygı duyabilir, yardımlaşabilir ve dayanışma içinde olabilirler.
Kurban bayramı, Allah ve insan arasında direkt yakınlaşmanın bayramı olduğu
gibi, insanın insanla, tabiatla ve canlılarla buluşmasının, yakınlaşmasının ve
yaklaşmasının da bayramıdır. Kurban bayramı, Allah’la, insanlıkla, tabiatla ve
canlılarla yaklaşma ve yakınlaşma bilincini kazandırmak için kutladığımız
manevi bir tecrübedir. Başka bir ifade ile kurban bayramı, Allah’ı, insanları,
canlıları ve tabiatı akraba ve aile haline getirdiğimiz büyük kutlamadır.
Kurban bayramı, herkesin birbirine yaklaşarak ve yakınlaşarak akraba ve aile
olduğu büyük barış ve mutluluk bayramıdır.
Kurban bayramının merkezine hayvan kesmeyi oturtmak doğru ve
sağlıklı değildir. Kur’an, kesilen hayvanların etlerinin ve kanlarının Allah’a
ulaşmadığını, Allah katında değerli olanın takva, ahlak, adalet olduğu ifade etmektedir
(Kuran, Hac:37). Kurban bayramında Allah’a, insanlığa ve tabiata yaklaşmak ve
yakınlaşmak, et dağıtmak demek değildir. Allah’a, insanlığa ve tabiata
yaklaşmak ve yakınlaşmak, birbirimizin insan onurunu korumak, birbirimize saygı
ve sevgi çerçevesinde muamele etmek, kadını aşağılamamak, çocukları korumak,
yaşlılara değer vermek, çevre ve tabiatı talan etmemek, insanı ve tabiatı
sömürmemek, insan haklarını ihlal etmemek, cinsiyetçilik ve ırkçılık yapmamak,
fanatizm ve cehaletten uzak durmakla gerçekleşebilir. Adalet, akılı ve ahlak
olmadan insanın insanla, Allah’la ve tabiatla yakınlaşması ve akraba olması
mümkün değildir. Kurban bayramı, akılla, ahlakla ve adaletle Allah’la,
insanlıkla ve tabiatla aile ve akraba yolunu bulmak için seferber olma
bayramıdır.
Birbirimize akıl, adalet ve ahlak içinde muamele ettiğimiz
takdirde, barış ve mutluluk içinde yaşayan bir aile olmamız mümkündür.
İnsanlık, birbiriyle aile olduğunu ve tabiatın kendi evi olduğu gerçeğini
unuttu. Birbirini aile olarak görmeyen insanlar ve toplumlar, birbirlerini
sömürmek için sonu gelmeyen savaşlara ve çatışmalara girişmektedirler. Daha
fazla kâr ve çıkar için tabiat yağmalanmakta ve yok edilmektedir. Barış ve
mutluluk, gelip geçici duygular ve durumlar değildirler. Barış ve mutluluk,
insanın insanlıkla, tabiatla ve Allah’la kurmayı başardığı varoluşsal yakınlık
ve yaklaşma ilişkisidir. Allah’la, tabiatla ve insanlıkla yakınlık ilişkisi
kurmayı başaramayan kişiler ve toplumlar, bugün Allah’a, insanlığa ve tabiata
yabancılaşmışlardır. Kurban bayramı, Allah’a, insanlığa ve tabiata olan
yabancılığımızın üstesinden gelmek ve bizde yeni bir bilinç, ruh, akıl ve kalp
durumunu gerçekleştrmek için değerli bir fırsat ve imkandır.
40 yıl önce yabancılaşmamızı, acılarımızı ve
yıkılımışlığımızı anlatarak bayramı kutlayan Cahit Zarifoğlu’nun dizelerini
hatırlayalım: “Büyüklerin ellerinden/ Küçüklerin gözlerinden/ Suriye’nin
toprağından/ Bosna’nın bayrağından/ Ebu Zer’in yalnızlığından/ Bilal-i
Habeşi’nin ilk ezanından/ Tarık bin Ziyad’ın kılıcından/ Filistinli Cafer’in
haykırışından/ Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…/ İyi bayramlar meleklerin şehri
Gazze/ İyi bayramlar utancımız, açlığımız Afrika/ İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın
soylu çocukları/ İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama/ İyi bayramlar Recep
Onbaşı, Salih uzman, er Mehmet/ İyi bayramlar kırılganlıklar, üzüntüler/ İyi
bayramlar ey hüzün…”
Akılla, adaletle ve ahlakla Allah’ın huzurunda Allah rızası için birbirimize yaklaşarak ve yakınlaşarak akrabalar ve aileler haline gelme duasıyla bütün insanlığa barış ve mutluluk dolu bayramlar diliyorum.