Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2448.37
BIST 100
9882.36
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Kasım 2022

Batıya tapan aykırılar

Ahlak; dünya, insan ve insanlık için büyük bir kurtarıcıdır. Tek başına ahlak dünyayı kurtarmaya yeter mi sorusuna tahlilimiz başka bir makale konusudur. Ancak şunu söylememizde fayda vardır:

Akıl ve birlik olmadan tek başına yaşanan ahlak, geçmişte tıpkı Afrikalı Müslümanların Batılılarca köle olarak Avrupa’ya kaçırılması, alınır-satılır bir mal gibi kadın erkek fark etmeksizin kendilerinin etinden, sütünden faydalanılmasına yol açacaktır.

İnsan ve insanlık kalitesi yüksek olan ülkeler, kendi insan ve ülkeleri kadar diğer ülke ve insanlarının de ahlaklı, barış, huzur ve refah içerisinde yaşamasını isterler. İyi ve yüksek bir ahlaktan yoksun ülkeler ise başka ülkelerin yumuşak karınlarını arar bulurlar. Pusuda bekleyip zayıf yönlerini yakalayınca usulca buradan girer, kendilerine göre bozar ve kendi bozuk nefs, çıkar ve ahlaklarına göre işlerler.

İşgal ettikleri ülkelerdeki en büyük işlemeleri, insanlardaki zihin ve ahlak dönüşümüdür. Zihinler ve ahlaklar artık o ülkenin geçmiş müktesebatıyla hiç alakalı değildir. Her şey tıpkı Batıdaki gibi egoist ve kötü çıkara uygundur. Tıpkı Afrikalıların bir Türk âlimine Fransızca konuşarak “Osmanlılar bizi sömürdü” diye sorarak Batılı bir kültür yaşamaları gibi.

Bu tür oyunlar, fiziki işgal olmadan yıllarca birçok ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde çeşitli adlar altında hâlâ uygulanıp sürüyor. Pek çok Batılı ülke doğrudan destekliyor. Amaçları gerçekten ülke vatandaşlarımızı düşünmek mi?

Bu ülke insanın, bu hayatta en iyi bilmesi gereken bilgilerin başında nefsi gelmektedir. İnsan evladı, nefsini öğrenebildiği kadar da kendini tanıyacaktır. Nefsini tanıyıp kontrol altına alabildiği kadar da aklını kullanabilecektir. Nefsini terbiye ve tezkiye edebildiği kadar da ahlaklı olacaktır. Bu ülke insanı bu durumun on binlerce örneğini zaten tarihinde bulacaktır.

Yıllarca iyi ve yüksek ahlakla çekiş kavga olmadan, zulmetmeden başka ülke ve insanlarına yüksek ahlak, barış, huzur ve refah dağıtmış olan bu ülkenin evlatları bugün Batılılar için “Bizde böyle değil azizim. Bunlar bizden daha ahlaklılar.” diyebilmektedir.

Batıda bugün zekânın ürettiği hayranlık uyandıracak muhteşem üretimler var. Allah’ın insana bahşettiği zekânın muhteşem kullanımları var. Müthiş bir teknoloji var. Bunlarda bir sorun yok, eyvallah. (Bu zekânın ürünü teknoloji, asla ulaşılmaz ve geçilmez değildir.)

Ancak burada başka bir sorun var. Sorun şuradadır: Nefsin isteklerine ve arzularına göre yürüyen bir Batı var. Batıdaki her sistem, her üretim zerresine kadar incelendiğinde temel mantığının nefse indirilerek düzen oluşturulduğu görülecektir. Nefsin bozucu olan özelliği ve ihtiyaç dışı tüketimi arttırıcı bir düzen oluşturulduğu görülecektir.

Böyle olmasına rağmen bundan 50-60 yıl önce Batı, Türkiye’deki aydınların yaklaşık tamamı için bir Tanrı idi. Batının her yaptığı; mutlak doğru ve itaat edilecek bir olguydu. Batılı gibi düşünmemek ve yaşamamak kâfirlik sebebiydi. Aradan geçen bunca zamana rağmen Batıya tapan insanların sayısı oldukça azalmasına rağmen Batıya tapan aykırılar yok değildir.

Bilinmesi gereken en önemli husus; sevgi, merhamet ve ahlak örneklerinin bırakın yüzyıllar öncesini, 50-60 yıl öncesinin Anadolu’sunda rahatça bulabilecekleri ve Batıda ise bulamayacaklarıdır. Bu durumu anlayabilmek, şu soruların cevabında yer almaktadır.

Mesela Batıdan alınmış bir merhamet modeli gösterilebilir mi? Batıdan öğrenilmiş tüm dünyayı huzura kavuşturabilecek bir adalet örneği var mıdır? Batıdan acıma duygusu öğrenebilen var mıdır? Bırakın dünyaya yetecek kadar sadece Kuzey Afrika’ya yetecek kadar bir sevgi öğrenilebilmiş midir Batıdan?