Batı'nın Suriye'deki adamı devrildi
Dünyanın en adi suçlarını işleyen
Haçlılar, Hitler ve Mussolini kimin atası dersiniz?
Emperyalist Batının…
İki dünya savaşı ile dünyayı enkaza çeviren, milyonlarca
insanın ölüme sebep olan Batı. Hiroşima’da atom bombası kullanan örgütlü
kötülüğün adı yine bu Batı.
Kötülerden iyilik beklenmez. Çünkü kötülerin görevi kötülük
yapmak. İyiliği ve değerleri yok etmek! İblisten iyi şeyler beklenir mi?
Beklenmez tabii. İblisin görevi dünyanın ve iyiliğin çivisini sökmek…
ABD başkanının katil İsrail’e destek açıklamasını
hatırlıyorsunuz. Şöyle demişti Biden: “ 75 yıl önce, kuruluşundan 11 dakika
sonra ABD İsrail’i ilk tanıyan devletti.
Onların yanında olduğumuzu o zaman göstermiştik şimdi de bunu
gösteriyoruz.” Büyük şeytan, şeytanlığını yapıyor, katil şeytancığın yanında
duruyor, destekliyor.
Bir acı gerçek daha var. Dünyayı kendi mülkü gören ABD ve
İngiltere gibi ülkeler diktatörler eliyle coğrafyamızı, ülkelerimizi işgal edip
sömürüyor. Yağmalıyor. Esed bunlardan biriydi. Ortadoğu rejimleri de öyle.
Batı, ataları gibi, Firavun gibi islam düşmanlığını kutsal
bir görev gibi görüyor. İslam’a ve müslümanlara karşı hep bir kin var, büyük
bir nefret var. İslam büyük bir tehdit ve tehlike olarak görülüyor.
Oysa bizim medeniyetimizin rolü belli..
Akan nehirler gibi gittiğimiz her yeri yeşertiyoruz, hayat
veriyoruz. Dün olduğu gibi bugün de değerlerimizle dünyaya can suyu oluyoruz.
Hıristiyan tebanın bile, “Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi
yeğleriz” sözü hafızalarda hala yerini koruyor.
Ancak…
Osmanlı’nın düşmesiyle birlikte tarihi bir kırılma yaşadık.
Rolümüz bir süre kesintiye uğradı. “Yiğit düştüğü yerden kalkar” misali bugün
Türkiye ile ayağı kalkıyoruz. Şükür…
Artık ümmetin, Türk dünyası ve mazlumun bir sahibi var,
Türkiye. Allah Türkiye’nin ve Erdoğan’ın ayağına taş değdirmesin.
Evet, Türkiye, durdurulamaz nehirler gibi daha güçlü
geliyor. Gittiğimiz her yere can suyu oluyoruz. Bir çok yerde olduğu gibi
Suriye’de de bu roldeyiz.
Hangi kahpe Nil’e ve Fırat’a gem vurulacakmış, hangi hadsiz
Arzı mevut hayali kuruyormuş? Hiç kimse bu coğrafyada bir çadır devleti kurmaya
heveslenmesin. Türkiye buna asla izin vermez, vermeyecektir.
İçerde Batı kullanımında olanlar bizi bir süre oyaladılar.
Türkiye’ye ayak bağı oldular. Esed, Suriyeyi terk ederken bile Erdoğan’a
‘Esed’le görüş’ ısrarını sürdüren bu zihniyettir. Suriye’de ‘laik, seküler
devlet kurulsun’ ısrarında olanların kimler olduğunu biliyorsunuz.
Acaba diyorum…
Esed seküler olduğu için midir ki bizdeki sekülerler
yıllarca Esed’in işkencelerine ve katliamlarına göz yumdular, olanları
görmezden geldiler. Evet tam da böyle. Bir yandan diktatör Esed’i ayakta
tutmanın mücadelesini verirken bir yandan da içerde Erdoğan düşmanlığını
körüklediler.
Esed’in işkence merkezi Sednaya Hapishaneindeki insanlık
dışı görüntüler ortaya çıkında tek parti dönemini yaşamış biri bana şöyle dedi:
“Bana bu korkunç görüntüler tek parti dönemini hatırlattı. Zulüm, insanda
hiçbir şekilde mukavemet hissi ve güç bırakmıyor.”
“Zulüm ile abat olanın akibeti berbat olur.”
Esed’ten sonra sırada hangi diktatör var. Birlikte
göreceğiz. İnşallah.