Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Aralık 2024

​Batı'nın Suriye'deki adamı devrildi

Dünyanın en adi suçlarını işleyen

Haçlılar, Hitler ve Mussolini kimin atası dersiniz?

Emperyalist Batının…

İki dünya savaşı ile dünyayı enkaza çeviren, milyonlarca insanın ölüme sebep olan Batı. Hiroşima’da atom bombası kullanan örgütlü kötülüğün adı yine bu Batı.

Kötülerden iyilik beklenmez. Çünkü kötülerin görevi kötülük yapmak. İyiliği ve değerleri yok etmek! İblisten iyi şeyler beklenir mi? Beklenmez tabii. İblisin görevi dünyanın ve iyiliğin çivisini sökmek…

ABD başkanının katil İsrail’e destek açıklamasını hatırlıyorsunuz. Şöyle demişti Biden: “ 75 yıl önce, kuruluşundan 11 dakika sonra ABD İsrail’i ilk tanıyan devletti. Onların yanında olduğumuzu o zaman göstermiştik şimdi de bunu gösteriyoruz.” Büyük şeytan, şeytanlığını yapıyor, katil şeytancığın yanında duruyor, destekliyor.

Bir acı gerçek daha var. Dünyayı kendi mülkü gören ABD ve İngiltere gibi ülkeler diktatörler eliyle coğrafyamızı, ülkelerimizi işgal edip sömürüyor. Yağmalıyor. Esed bunlardan biriydi. Ortadoğu rejimleri de öyle.

Batı, ataları gibi, Firavun gibi islam düşmanlığını kutsal bir görev gibi görüyor. İslam’a ve müslümanlara karşı hep bir kin var, büyük bir nefret var. İslam büyük bir tehdit ve tehlike olarak görülüyor.

Oysa bizim medeniyetimizin rolü belli..

Akan nehirler gibi gittiğimiz her yeri yeşertiyoruz, hayat veriyoruz. Dün olduğu gibi bugün de değerlerimizle dünyaya can suyu oluyoruz. Hıristiyan tebanın bile, “Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz” sözü hafızalarda hala yerini koruyor.

Ancak…

Osmanlı’nın düşmesiyle birlikte tarihi bir kırılma yaşadık. Rolümüz bir süre kesintiye uğradı. “Yiğit düştüğü yerden kalkar” misali bugün Türkiye ile ayağı kalkıyoruz. Şükür…

Artık ümmetin, Türk dünyası ve mazlumun bir sahibi var, Türkiye. Allah Türkiye’nin ve Erdoğan’ın ayağına taş değdirmesin.

Evet, Türkiye, durdurulamaz nehirler gibi daha güçlü geliyor. Gittiğimiz her yere can suyu oluyoruz. Bir çok yerde olduğu gibi Suriye’de de bu roldeyiz.

Hangi kahpe Nil’e ve Fırat’a gem vurulacakmış, hangi hadsiz Arzı mevut hayali kuruyormuş? Hiç kimse bu coğrafyada bir çadır devleti kurmaya heveslenmesin. Türkiye buna asla izin vermez, vermeyecektir.

İçerde Batı kullanımında olanlar bizi bir süre oyaladılar. Türkiye’ye ayak bağı oldular. Esed, Suriyeyi terk ederken bile Erdoğan’a ‘Esed’le görüş’ ısrarını sürdüren bu zihniyettir. Suriye’de ‘laik, seküler devlet kurulsun’ ısrarında olanların kimler olduğunu biliyorsunuz.

Acaba diyorum…

Esed seküler olduğu için midir ki bizdeki sekülerler yıllarca Esed’in işkencelerine ve katliamlarına göz yumdular, olanları görmezden geldiler. Evet tam da böyle. Bir yandan diktatör Esed’i ayakta tutmanın mücadelesini verirken bir yandan da içerde Erdoğan düşmanlığını körüklediler.

Esed’in işkence merkezi Sednaya Hapishaneindeki insanlık dışı görüntüler ortaya çıkında tek parti dönemini yaşamış biri bana şöyle dedi: “Bana bu korkunç görüntüler tek parti dönemini hatırlattı. Zulüm, insanda hiçbir şekilde mukavemet hissi ve güç bırakmıyor.”

“Zulüm ile abat olanın akibeti berbat olur.”

Esed’ten sonra sırada hangi diktatör var. Birlikte göreceğiz. İnşallah.