Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Şubat 2018

Batının Kürdistan aldatmacası

Sadece Suriye ve Irak topraklarında değil, çeyrek asırdır Kafkaslarda, Balkanlarda ve bütün Arap dünyasında yaşanan katliamların, dökülen kanların, akan gözyaşlarının birincil nedeni yüzyıllar boyu üç kıtaya merhamet, hakkaniyet ve İslami adaletle hükmeden Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ve İslam dünyasının yetim kalmasıdır. Osmanlı himayesinde yüzyıllarca "asr-ı saadet" yıllarını yaşayan Ortadoğu, vahşi Batı Dünyası tarafından sadece bir yüzyılda cehenneme çevrildi. Osmanlı bakiyesi üzerine kurulan Türkiye de aynen Osmanlı gibi durdurulmaya, etrafı sarılmaya, Ortadoğu'yla bağı koparılmaya, dört bir tarafı ateş çemberine çevrilmeye çalışılıyor. Aynen Osmanlıyı birinci Dünya harbine soktukları gibi, Türkiye'yi de içine alacak bir 3. Dünya harbi çıkarmak istiyorlar. Bedava silah veriyorlar, kardeşi kardeşe kırdırıyorlar, terör ve şiddetle bizi bize boğduruyorlar. Şeytani bir akılla Kürdü, Türkü ve Arabı bir birine vuruşturuyorlar. Allah aşkına Suriye'de ve Irak'ta çatışmalarda ölen bir İsrailli veya ABD'li gördünüz mü? İngilizce veya İbranice ağıt yakan duydunuz mu? Ağıtlar yine Kürtçe, Türkçe ve Arapça!

HERŞEY RUSLARLA BAŞLADI

Bir dünya devi olabilmesi için sıcak denizlere ulaşması gerektiğini bilen Ruslar, tarih boyunca Osmanlı ile mücadele içinde olmuştur. Kendini Bizans tahtının varisi olarak görüp hep İstanbul'a ve Boğazlara göz dikmiştir. Panslavizm ile Balkan halklarını, bağımsız Ermeni devleti vaadiyle Doğu Anadolu ve Kafkaslarda Ermenileri, Kürdistan devleti vaadiyle de Güneydoğu'da Kürtleri hep Osmanlıya karşı kışkırtıp, silahlandırmıştır. Kürtler, ilk olarak 1806-1808 yıllarında Rusların kışkırtmasıyla Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanıyla Musul civarlarında isyan etmişlerdir.Rusların kışkırtmasıyla çıkan isyan, Osmanlı tarafından sert bir biçimde bastırılmış ve çok ağır trajediler yaşanmıştır.

İNGİLİZ UÇAKLARI KÜRTLERİ BOMBALADI

Mustafa Kemal Atatürk, Şeyh Mahmud Berzenci'ye gönderdiği "Zat-ı alileri gibi fedakar, vatanperver dindaşlarım" diye başlayan telgrafla yapılan çalışmaları anlatıyor ve İngilizlerin aldatıcı telkinlerinin önüne geçilmesini istiyordu. Osmanlı kıtaları Irak'ın Süleymaniye kentinden çekilmek zorunda kaldıktan sonra, 1 Kasım 1922 yılında Şeyh Mahmut Berzenci öncülüğünde İngiliz mandası olan Süleymaniye şehrinde "Kürdistan Krallığı" ilan edilmişti. İngilizlere karşı isyan edildiği ve İngiliz sömürgesi istemleri doğrultusunda hareket edilmediği için İngiliz güçleri Irak'taki Kürt yapılanmasına karşı oldukça kanlı ve vahşi bir savaş başlatır. İngiliz uçakları Kürt köylerini bombardımana tabi tutarak binlerce sivil Kürdü katleder. Oysa bizzat İngiltere öncülüğünde Sevr ile Anadolu'da bağımsız Kürdistan devleti kurulması vaat edilmişti. Meğer Sevr'deki Kürdistan bir aldatmacaymış, dava Osmanlıyı parçalamak ve zengin yer altı kaynaklarına konmakmış.

İLK KÜRT DEVLETİNİN ÖMRÜ 11 AY SÜRDÜ

Bitti mi Kürtlerin aldatılmalarla dolu kanlı tarihi? Tabi ki hayır! Kuzey İran'ı işgal eden Rusya'nın ve Şah Rıza Pehlevi'nin Almanya yanlısı politikalarından endişe duyan İngilizlerin destek ve vaatleriyle 22 Ocak 1946'da İran topraklarında Mahabat Kürt Cumhuriyeti olarak ilk Kürt devleti kuruldu. Rusya ve İngiltere'nin amacı İran'ı tamamen işgal etmekti. 17 Aralık 1946 tarihinde İran ordusu Mahabat'a girdi. Rusya ve İngiltere'nin desteğini kaybeden Kürtlerin önderleri tutuklandı, asıldı ve yüzlerce insan katledildi. Böylece tarihteki ilk Kürt devleti olan Mahabat Kürt Cumhuriyeti'nin ömrü sadece 11 ay sürdü.

AMERİKAYLA KÜRTLER HASRET KALDI BARIŞA

1960'larda bu sefer devreye büyük emperyalist Amerika girer ve Irak'taki Kürtleri devlet kurulması için kışkırtır. İran üzerinden Kürtlere silah gönderir. 120 bin kişilik bir ordu ile tam bağımsızlık ilan edilecek derken İran ve Amerika Irak ile anlaştıktan sonra Kürtlerden desteğini geri çekerler ve bağımsızlık vaadiyle silahlandırdıkları Kürtleri Irak karşısında savunmasız ve ortada bırakırlar. Sonu aynen diğerleri gibi Kürtlere kan, sürgün, gözyaşı, kimyasal ve ölüm olarak tarihe yazılır.

TARİH SURİYE SINIRIMIZDA TEKERRÜR EDİYOR

Osmanlı'dan başlayan dış destekli Kürt isyanları hep kan, gözyaşı ve sürgün olarak Kürtlere geri dönmüştür. Tarih boyunca hep kışkırtıldılar, silahlandırıldılar ve savunmasız bir şekilde katliamlara maruz bırakıldılar. Türkiye tarafından dost ve kardeş yönetim olarak kabul gören, ayrı bayrağı, ayrı meclisi, ayrı ordusu dahi bulunan, uluslararası arenada devlet benzeri yapı olarak kabul ve itibar gören Kuzey Irak Kürdistan yönetiminin ABD ve İsral'in kışkırtmasıyla Türkiye'nin tüm ikazlarına rağmen bir bağımsızlık çıkışıyla birçok kazanımını nasıl kaybettiklerine, çarşıdaki pirince giderken evdeki bulgurdan nasıl olduklarına, siyasi ve ekonomik krizlere nasıl maruz kaldıklarına canlı canlı şahitlik ettik. Şimdi tarih Suriye sınırlarımızda tekerrür ediyor. YPG'ye bedava silah veren ABD yine devreye giriyor. Bütün etnik ve mezhepsel sorunlara rağmen bölgede 30 milyonu aşan nüfusuyla "Kürtlerin paydaş ve vatandaş oldukları dört ayrı devleti olmasına rağmen" Güney sınırlarımızda ayrı Kürt devleti vaadiyle YPG/PYD'yi silahlandırıyorlar, kandırıyorlar, yine ölüm, yine acıyı öngörüyorlar. 200 yıldır olan bitenler ortadayken buradan tüm aktörlere son tahlilde şiddetle belirtmek isterim ki; ayrılık ve bölünmenin yegane panzehiri, "Irak, Suriye ve İran'da en az Türkiye'de olduğu kadar tüm halklara din, dil, renk ve ırk ayrımı yapmadan temsil hakkı tanımak, kaynakları adil paylaştırmak ve tam anlamıyla demokratik bir hukuk devleti olabilmek ve bu seviyeyi daha ileriye taşıyabilmektir."