Batının kanlı tarihi (4)
Batının kanlı tarihinden biraz daha örnek verelim ki, kendi kontrolündeki
devasa medya gücüyle parlatıldığı gibi değildir. Bilmeyenler bilsin ve
duymayanlar duysun ki, “demokrasi” “insan hakları” “özgürlük” ve “çağdaşlık”
gibi sloganları ağzına sakız yapan batı, vahşidir, hırsızdır ve zalimdir.
Kaynağımız yine Tohum Dergisi…
HİNDİSTAN, sömürgecilik dendiğinde ilk akla
gelen ülkedir. Özellikle İngiltere tarafından yüzyıla yakın bir süre baskı
altında tutuldu. Yıllar boyunca süren bağımsızlık mücadelesi sırasında
öldürülen 10 binlerce insanın dışında daha sonraki kışkırtılmış din savaşları
dönemi korkunç katliamlara sahne oldu. İngiliz “böl-yönet” taktiğinin kurbanı
olan Hint halkı, salt Pakistan ayrılığı döneminde 200 binden fazla ölü verdi.
FİLİPİNLER, 1898’de ABD tarafından işgal edilen,
ABD generali Smith’in emri “yakın, yıkın, hapsetmeyin, on yaşından büyükleri
öldürün” idi. Sonraki yüz yıl boyunca ABD ve işbirlikçileri hep bu emre
uydular. Filipin tarihi 100 binlerce ölüden oluşmaktadır.
KAMBOÇYA, ise en büyük can kaybını ABD
bombardımanları sırasında verdi. 600 bin insanın öldüğü bu bombalamalar sona
erdiğinde ülke bir harabe haline dönmüştü.
KORE, Türkiye’de de iyi bilinen katliam
alanlarından biridir. 1950’de başlatılan bu korkunç savaş sona erdiğinde
savaştan önce 100 bin ölü vermiş savaştan sonra da 200 bin insanını
kaybetmişti.
VİETNAM, ise hem dünyanın en büyük kahramanlık
destanlarından biridir hem de ABD emperyalizminin suç dosyasının en ağır
klasörlerinden birini oluşturur. Yüzyılın başından beri devam eden ve önce
Fransızları, sonra da dünyanın en büyük ordusuyla üstlerine gelen ABD
emperyalizmini hezimete uğratan Vietnam halkı, bütün bu savaşlar boyunca akıl
almaz kıyımlara uğradı. 500 binlik ABD ordusu ve 1,5 milyonluk işbirlikçi Güney
Vietnam ordusu, bütün teknolojik olanaklarına karşın Vietnam halkını
yenemeyince büyük bir soykırıma başvuruldu. Tarihin en büyük hava bombardımanı
yıllarca Vietnam’da vurulmadık tek bir metrekare alan bırakmadı. 1963-1973
arasında öldürülen sivil Vietnamlı sayısı 4,5 milyon kişiydi.
LAOS, Vietnam’la aynı kaderi paylaşan bir diğer
ülke. Laos, bağımsızlık savaşı sırasında toplam 2 milyon ton ABD bombasını
topraklarında gördü ki bu, II. Dünya Savaşı’nda atılan toplam bomba sayısından
daha fazlaydı.
AFGANİSTAN, ABD ve Rusya’nın Ortadoğu’da
egemenlik savaşlarının yaşandığı yerlerden birisi de Afganistan’dır. Yıllardır,
yer altı-üstü zenginliklerinden dolayı işgal altında tutularak sömürülmektedir.
Kendi menfaatleri ve kanlı imparatorlukları için köprü gibi kullandıkları bu
toprakları, milyonlarca insanın aç, sefil göçe zorlanması ile sonuçlanmıştır.
30 milyon civarında nüfusa sahip olan Afganistan’da, yaklaşık 20 milyon insan
günlük 1,5 dolarla yaşamaya çalışıyor. Batılı emperyalistler ve komünist Rusya
Afganistan’da bilinen rakamlara göre 40 bin kişi katletmiştir.
ORTADOĞU
Ortadoğu emperyalizm için her şeyden önce petrol demektir;
ama petrolün de ötesinde dünyanın bu en sıcak bölgesinde egemen olmak, politik
olarak halkları sindirmek çok önemlidir.
FİLİSTİN, 1947 yılından beri devam eden
sistematik katliamlar İsrail’in kurulmasından bu yana artarak devam etmiştir.
Filistin meselesi özellikle yalnızca Ortadoğu’nun değil, dünyanın kanayan
yarasıdır. Bölgede bir ur gibi beslenen İsrail, ABD toplam dış yardımının
neredeyse yarısını alıyordu. Böylece 50 yılı aşkın bir süredir onlarca katliama
imza atmış bir “terör devleti” olarak varlığını sürdürmekte ve topraklarını her
gün büyütmektedir. Ama aslında Filistinli katliamları İsrail’den de önce
başlamıştır. Bu katliamların en büyüğünü 1936 yılında İngiliz yönetimi
sırasındaki genel grevde olmuştur. 1939 yılında ayaklanma bastırıldığında 40
bin Filistinli öldü. 20 bini tutuklandı ve 110 Filistinli de asıldı. ABD’nin
uşağı Ürdün Kralı’nın 19 Eylül 1970’de yaptığı katliam ise “Kara Eylül” diye
bilinir. Filistin kamplarını yoğun top ateşine tutan Ürdün, bu kıyımda 30 bin
kadar Filistinliyi öldürmüştür. İsrail ve bölgedeki işbirlikçilerinin
katliamları ise sayılacak gibi değildir. Bunların en büyüklerinden birkaçı,
Ocak 1976, Haziran 1976’daki Tel Zaatar karantina göçmen kampları katliamı ve
17 Eylül 1981’deki Sabra ve Şatila “göçmen kampları”ndaki katliamlardır.
İsrail’in 1982’deki Lübnan işgalinin bilançosu ise 17 bin 500 ölüdür.
IRAK, ABD’nin terörü engelleme bahanesiyle
Ortadoğu’yu yok etme planından Irak da nasibini alanlardandır. Irak bölge
ülkeleri içerisinde ABD saldırganlığından en çok zarar gören ülkedir. 200 bin
insanın öldüğü Körfez Savaşı ve sonra çoğu çocuk 1,5 milyon Iraklı’nın öldüğü
bilinmektedir.
SURİYE, Emperyalistlerin son durağı olan Suriye
de ise durum değişmemektedir. Barışçıl gösterilerle başlayan ancak zalim
rejimin silahlı müdahalesi sonucu kanlı bir iç savaşa dönüştürülen Suriye haklı
da içerisinden bölünerek hem iç savaştan hem de batı destekli Katil Eset
tarafından her gün katledilmektedir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) 2022
raporunda, iç savaşın başlamasından bu yana, 11 yılda en az 610 bin kişinin öldüğünü saptadı. Ölenlerin 160 bin
681'i çoğu kadın ve çocuk siviller. 2.1 milyon kişi kalıcı olarak sakat kaldı.
13 milyon kişi evini kaybetti.
Görüldüğü üzere Batı dünyası hiçbir dönemde medeni
olamamışlardır. Bulundukları refah seviyelerini masum insanların kanlarından
beslenerek sağlamışlardır. Batı dünyası ve emperyalist emellerini tarihten
sildiğiniz de, kan ve gözyaşının da olmadığını göreceksiniz. Bugünkü Batılı
devletler olmasaydı, dünya daha yaşanabilir bir yer olurdu.(Mustafa Kerim – Şahin Burak Topçu,
Tohum dergisi, Sayı 158 / Bahar 2017)