Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2963.30
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 May 2016

BATI'NIN HEDEFİNDEKİ ADAM; ERDOĞAN

Tarih göstermiştir ki Batı dünyası İslam dünyası ile kesintisiz olarak savaş halinde. Batı her zaman bu düşmanlığını pratik ve söylemlerinde direkt "savaş" olarak göstermese de gerekli ve fırsat gördüğünde bunu kavli ve fiili olarak ortaya koymaktan çekinmemiştir.

Dininden dolayı kavgalı, bu medeniyet ile kavgalı, sahip olduğumuz değerlerle kavgalı bizlerin. Menfaati için kavgalı, yer altı ve yerüstü zenginlikleri için kavgalı, coğrafi konumu yüzünden kavgalı. Saydığımız bu faktörler Batı için kavgayı savaş haline dönüştürmeye yeterli geliyor.

Batı, kendi değerleri ile barışık değilken bizim değerlerimizle, inancımızla neden barışık olsun?

Batı, insanlıkla kavgalı iken neden Müslümanlarla barışık olsun?

Bir kere şu "Batının değerleri" faslını geçiniz.

Batının "insan hakları" anlayışından söz etmeyiniz.

Ağzınızda gevişe çevirdiğiniz "Batı ile uyum" safsatasını geçiniz.

Batı bizim hiçbir değerimize saygı göstermiyor, hatta kendilerinden ithal ettiğimiz değerleri bile hiçe saymaktan geri duymuyor. Mesela Batı bu ülkede hiçbir zaman demokrasi yeşersin istemedi, lakin bir asır boyunca bizi demokrasi üzerinden vurdu.

Batı, iki asırdır bizim yönetim anlayışımızı eleştirdi, insan hakları anlayışımızı eleştirdi, geri kalmışlığımızı eleştirdi, değerlerimizi eleştirdiu2026

Ama aynı Batı, bu ülkede milletin dediği olmaya başlayınca milletin değerlerine, tercihine saldırmaktan geri durmadı.

Batı, üç kağıtçı davrandı. Daima asıl hedefini kamufle etti. Laiklik maskesi ile demokrasi kılıfı ile insan hakları yalanı ile gerçek niyetini gizledi.

Mesela Batı Cumhuriyet öncesinden beri bizi gelişmemişlikle vurdu, oysa hiçbir zaman gelişmemiz için destek olmadı.

İçimden geçenleri söyleyeceğinizi biliyorum;

Tamam, Batı bizimle uğraştı, biz onların oyunlarına gelmeyebilirdik diyebilirsiniz. Haklısınız, konumuz bu değil.

İmparatorluklardan beri güçlü devletler/milletler sahip oldukları imkanları kullanarak güçsüz milletleri meşgul etmişlerdir. Batı, adalet ve hakkaniyet tanımadığı için bunu çok barbarca, zalimce, alçakça ve kalleşçe yapagelmiştir.

Sadede geliyorum.

Batı son yıllarda Recep Tayyip Erdoğan'dan şikayetçi olduğunu gizlemiyor. Batı, yukarıda da değindiğim gibi bunu kamufle ediyor. Aslında Batı, Türkiye'nin yükselişinden şikayetçi olduğunu gizliyor.

Ne ile?

Yalanla, dolanla.

Mesela Batı, "Biz Türkiye'yi destekliyoruz, Türkleri seviyoruz" der ve devamında, "ama Tayyip Erdoğan diktatörleşti, demokrasiyi zedeledi, Türkiye'nin menfaatlerine zarar veriyoru2026" diyor.

Batı neden Türkiye'yi desteklesin? Neden Türkleri sevsin? Bana makul bir cevap verecek insanın alnından değil, ellerinden öpeyim.

Yok, Batı asla bizi sevmedi, asla sevmeyecek de. Batı, Türkiye'nin son yıllarda pek çok konuda aldığı mesafeyi görünce rahatsız oldu. Batı bunu yüzümüze, "biz sizin ilerlemenizi istemiyoruz, büyük ülke olmanız bizi rahatsız ediyor" demiyor, bunu söyleyecek kadar aptal değil.

Ne yapacak peki?

Ülkeyi ileri götüren, güçlü kılan aktörleri yıpratarak ilerlemeyi durdurmaya çalışıyor.

Türkiye'yi seviyoruz, ama Erdoğan kötü.

Yok canım!

Batının iyi dediği İnönü idi, Hitlere savaş esnasında silah yapımında kullanılmak üzere trenlerle maden gönderiyordu, bu Batıyı hiç rahatsız etmedi. Çünkü ekmek karne ileydi, millet aç biilaçtı.

Batının iyi dediği Süleyman Demirel idi, ülkeyi 70 sente muhtaç hale getirdi, Avrupalılar bir gün dönüp bu başbakan ülkenizi ne hale getirdi demedi. Çünkü Batı daima diz üstü duran bir Türkiye istedi.

Batı Kenan Evren'i sevdi, ülkede askeri darbe ile insanları darağacına gönderdi ABD'nin kılı kıpırdamadı. Çünkü Batı bizim birbirimizi yememizi istedi.

Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent Ecevit ülkeyi Batıya peşkeş çekti, Batı bir tek kere bunlar hakkında kötü bir söz söylemedi. Çünkü bunlar jandarmalık görevlerini kusursuz yerine getirdiler.

Erdoğan, "sömürdüğünüz yeter" dedi, kötü oldu. BM için "Bu nasıl teşkilat ki Batının gerçekleştirdiği bir tek zulme ses çıkarmıyor?" dedi kötü oldu. "yüzmilyonlarca insan açlıkla mücadele ediyor" dedi kötü oldu. "Benim ülkemin menfaatleri, benim milletimin yararları" dedi kötü oldu.

Batı Türkiye ile ve bu millet ile ilgili olumlu bir adım atandan rahatsız oldu. Bu rahatsızlığını Türkiye'deki taşeronları üzerinden dile getirdi. Bu taşeronlar kimi zaman medya, bazen iş dünyası ve çoğu kez de asker-sivil bürokrasi idi.

Şimdi de basınını kullanarak, siyasetçilerini, iş çevrelerini kullanarak, uluslar arası örgütleri kullanarak Erdoğan'dan duydukları rahatsızlığı dile getiriyor Batı.

Tekrar soruyorum:

Batı bizi neden sevsin? Neden ilerlememizi, güçlenmemizi istesin?

Batı kendi sömürgeleri olan hangi ülkede demokrasi, insan hakları, adalet sağladı, istedi, işledi ki bizim için de istesin? Dünyanın bütün diktatörleri sırtını Batıya dayamıyor mu? Batı sırası biten bu diktatörleri yeni kukla diktatörlerle değiştirmiyor mu?

Batı, ayakları üzerinde duran, güçlenen, ülkeyi yarınların etkili ülkesi yapacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye'yi çökertmek için var gücüyle saldırı halinde.

Batı Türkiye'yi zerre kadar sevmiyor, zerre kadar bu milletin ilerlemesini, müreffeh bir toplum olmasını istemiyor.

Her kim ki bu milleti şaha kaldırmak istemiş ise onu durdurmaya çalışmıştır Batı, maalesef Batı hep kazandı. İlk kez Batı plan ve projesinde başarılı olamıyor. Bütün kurşunlarını tüketti başaramadı. Şimdi bizzat kendisi içerideki dostlarıyla beraber Recep Tayyip Erdoğan üzerinden saldırıya geçmiş bulunuyor. Çünkü Erdoğan'ı durdurdukları an amaçlarına ulaşmış oluyorlar. Bizi Erdoğan ile karşı karşıya getirmek için saldırıyorlar. 2013 ve sonrasına bakınca ne dediğimi daha iyi anlatmış olurum.

Batı bir şeyi unutuyor: Millet muhtaç olduğu kanı kaybettiği yerde buldu, yeniden kaybetmemek için o kanı andıyla içti.