Batıcı/Küresel İslamcıların Erdoğan nefreti!
Erdoğan'a yönelik ilk operasyon 2008 yılında başladı. Eğer o gün başarılı olsalardı, Abdullah Gül'ün pozisyonunda herhangi bir değişiklik olmayacak, küreselci politikaların uygulanmasına devam edilecekti. Biraz geriye gidelim. Malumunuz, Erbakan liderliğindeki Refah Partisi küresel sisteme karşıydı. Erbakan, küresel sermayeye karşı D8 projesini devreye sokacaktı. Buna ilaveten dünya ölçeğinde bir hareketin de öncülüğünü yapmak istiyordu. Kaddafi'nin "ben onun komutanıyım" dediği zamanlaru2026 Bu yıllar aynı zamanda modernist, batıcı, seküler ithal bir kavram olan İslamcılık üzerinden, dini ideolojik olarak algılayan devrimci radikal bir kanadın, selametçiler üzerinde etkin rol oynadığı yıllardı. Yani rahmetlinin "illallah" ettiği yıllar!
O dönem Kudüs Gecesi düzenleyerek darbecileri kışkırtanlar da bunlardı. Doğu Avrupa'da etkinliğini kaybeden Sovyetler Birliği'nin Türkiye ile yakınlaştığı ve bir denge tutturduğu 1980'li yıllarda da solcuların aktif rol aldığı 12 Eylül darbesi gerçekleşmişti. Eski solcuların bugün ülkenin en liberal en küreselci kesimini oluşturması, bize nasıl bir düzenekle karşı karşıya olduğumuzu göstermesi açısından ibretliktir. Benzer bir plan 28 Şubat sürecinde de devreye sokuldu. Bu sefer de Müfit Yüksel'in ifadesiyle dindarların İslamcılar eliyle tasfiye edilmek istendiği bir sürece girildi. Düşünün Kürtleri ayrıştırmak için onların içinden bir yapıyı, dindarları ayrıştırmak için de yine onlardanmış gibi görünen NATO'cu İslamcıları devreye sokuyorlar. Bu kesim hem İrancı, hem selefi, hem vahhabi, biraz milliyetçi, neo-ittihatçı ama her halükarda küreselci olan kullanışlı bir kesim.
Mahir Kaynak'ın aktardığına göre Erdoğan, Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını istemiyordu. Gül'ü aday göstermeden bir gün önce gece yarısı Erdoğan'a bir ziyaretçinin geldiğini ve onu ikna ettiğini ifade ediyor. Yani, Erdoğan istemediği halde buna mecbur kaldı. Hatırlarsınız 2008'de siyah rugan ayakkabısıyla birlikte kıyafetini yeşil-siyah şapka, siyah eldiven ve siyah rugan çantayla tamamlayan Kraliçe tam 600 kg'lık hediyelik eşya ile Gül'ü ziyarete gelmişti. Bu 36 yıl sonra gerçekleştiği ikinci ziyaretti. O güne kadar Gül'ü eleştiren ve hemen her gün aleyhinde propaganda yapan çevreler o günden sonra eleştirilerini bıçak gibi kesmişti. Çünkü İngiltere Kraliçesi, küresel sistemin politikaları doğrultusunda iş görecek bu yapıyı desteklediğini tüm dünyaya ilan etmeye gelmişti. Bursa ziyaretinde de, Türkiye'nin Osmanlı gibi bölgedeki etkinliğini arttırmasının karşısında olmadıklarını ima etmişti. Bu aynı zamanda Türkiye'nin küresel sistemin Ortadoğu'daki planlarını zedelememesi kaydıyla istediği Osmanlı yerleşim bölgelerine selam göndermesinin bizce bir sakıncası yok anlamına gelmekteydi.
Rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin tespitiyle küresel sistemin bir coğrafyası, bir dini ve milliyeti yoktur. Köken itibariyle Hristiyanlıktan, Musevilikten ya da başka din ve mezheplerden geliyor olabilirler ancak bunların tanrısı Şeytan'dır. Şeytan bildiğiniz gibi Allah'a isyan etti. Bugün insanları yolundan saptırmak suretiyle de Allah'a savaş açmış durumdadır. Bu bakımdan global çete aynı zamanda şeytanu00ee bir düzenektir. Bu örgütlü mekanizma şeytanu00ee güçlerin, Rahmanu00ee güç gibi algılanmasını, bir kısım art niyetli ve İslam'ı kendi çıkarları için kullanan İslamcılar eliyle yaptırıyor. Bu kesim aynı zamanda bu devasa güce iman etmiş, bu gücün esiri olmuş bir kesim. FETÖ de bu şeytanu00ee gücün ordusuydu. Keza içerideki küresel sermayenin ideologları da öyle. Eğer Türkiye son 90 yıldır oyun kurma yeteneğini köreltmişse bu durum kesinlikle bu şeytani yapının hizmetkarlığını yapan basiretsiz, ahlaksız, imansız siyasetçileri, liberal aydınları ve aynı amaca hizmet eden bir kısım Batıcı İslamcıları yüzündendir.
Bölünmüş, parçalanmış, devlet olma yeteneğini kaybetmiş, bağımlı şehir devletçiklerinden müteşekkil Yeni Dünya Düzeni'ne doğru giden bu süreçte, Erdoğan hayatını ortaya koyarak bu düzene başkaldırdı. Onlar da Erdoğan'ı tasfiye etmeye yönelik operasyonlar tertipliyor. Bu operasyonun içine, son kertede bugünün küreselci, müzakereci, koalisyoncu, uzlaşmacı, 28 Şubat'çı, omurgasız bir kısım İslamcılar da dahil edildi. Erdoğan'a duydukları şahsi nefretleri ya da siyasu00ee hırsları yüzünden bugün de bu operasyona destek veriyorlar. Mahalle pazarına tezgah açan bu kurnaz tüccarlar sistem değişikliğine doğru gittiğimiz şu günlerde sinsice faaliyet yürütmeye devam ediyor. Satacak bir şeyleri kalmayınca da iflasın eşiğine gelmiş zavallı tüccar misali mağduriyet numarası yapıyorlar.
Bakınız ölümü göze almak öyle kolay bir hadise değildir. Erdoğan ölümü göze alarak, ülkesini ABD'nin 51. Eyaleti olmaktan çıkarmak istedi. Eğitimini milli bir eğitim haline getiremeyen, milli kültür politikası olmayan, enerji, iktisat, savunma sanayii alanlarında milli politikalar geliştiremeyen ülkesini, büyütmek ve devlet yapmak istiyor. Bu yüzden Erdoğan'a ceza kesmeye çalışanların namuslu olduğuna inanmıyorum. Bugün onun kellesini almak isteyenlerle aynı safta duran sözüm ona mahallelileri de asla samimi bulmuyorum. Ortada Allah'ın iradesine, takdirine karşı açılmış büyük bir savaş var. Bu savaşta elimizi güçlendirmek, direnme kabiliyetimizi arttırmak için ülkemizi yeniliyoruz. 16 Nisan, milletle birlikte tüm bu tuzakları boşa çıkaracağımız tarihi bir gün olacaktır.