Dolar (USD)
35.35
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2962.37
BIST 100
9973.68
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Temmuz 2019

Batı Virüsü Dünyevileşme 2

Dünyevileştikçe insan özellikle harcamalarda haddini aşıyor. Harcadıkça azıyor, saçıp savuruyor. Birçok konuda ayağını yorganından çok daha fazla uzatıyor. Buna bir de hırs, tamah vb. doyumsuzluklar da eklenince; dünyada zillet, ukbada felaket kaçınılmaz oluyor.

Sonra bakıyor insan, helal çalışarak kazanılan para; fusuli, gereksiz eşyalara yetmiyor. Bu defa kirli işlere giriyor. Kumarın bin bir çeşidi, toto, loto, piyango gibi emeksiz kazanca ve sahtekârlığa yöneliyor. “Haram” mı, “ayıp” mı? O da ne demek? Hangi devirde, hangi kültürde yaşıyoruz sözleri havada uçuşuyor. Tabi kumar oynayan genelde kaybeder. Kaybettikçe de belki kazanırım diye daha çok oynar ve daha çok kaybeder. Yani battıkça çırpınır, çırpındıkça daha çok batmaya devam eder. Sonra dünyalık ihtiyaç ve taksitler bitmeden ve ahirete yatırım yapamadan insan ölüp gider.

Peki, bütün bunlar niçin, daha lüks bir hayat ve sözde dünyada rezil olmamak için. Ne tuhaf. İnsan üç günlük dünyada fakir ve rezil olmaktan korkuyor da, ebedi olan ahirette fakir, rezil ve rüsva olmaktan korkmuyor! Hâlbuki kulun ahirette rezil olması çok daha korkunç ve utanç vericidir. Ama dünyevileşme hastalığı gözleri perdeleyince, basiret köreliyor.

Medya organlarıyla, dizilerle, sosyal medya ve reklamlarla estirilen dünyevileşme fırtınası, dünyevileşme hastalığını her gün biraz daha müzmin hale getiriyor. Hayat standardında yükseliş, gelir düzeyindeki artış ve rekabet, yükselen sosyal statüyü koruma kaygısı, manevi değil de maddi planda kendinden yukarıda olana bakmalar… Başkalarında olan bizde de niçin olmasın anlayışı bizi her gün biraz daha dünyaya ram edip uhrevi istikbalden uzaklaştırıyor.

Bu öldürücü hastalık o kadar yaygın ve salgın ki, aza kanaat etmek ve haline şükretmek diye bir özellik nerdeyse hiç kalmıyor. Hâlbuki elinde olana kanaat ve nimete şükür, nimeti arttırır. Hz. Allah, şöyle buyurur: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir. (İbrahim,7) Hz. Peygamber de şöyle buyurur: Sizden biri, mal ve yaradılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir. (Buhârî, Müslim ve Tirmizî)

İslam dini ve ümmet aleyhinde hesabı olanlar, her vesileyle dünyevileşmeyi kaçınılmaz ve zaruri göstermektedirler. Böylece eşyanın insana hükmettiği, eşya merkezli bir dünya kurarak eşyaya mahkûm olmamızı istiyorlar. Onlar biliyorlar ki eşyaya bel bağlayan, dinine hizmet şöyle dursun, dünyasını korumak için dinini dahi bozuk para gibi harcamaktan çekinmeyecektir. Yani “dünyevileşme” diğer taraftan, hak batıl savaşında düşmanın ümmete karşı kullandığı en etkin bir silahtır. Farkında mıyız?

Resulullah (sas) şöyle buyurur: Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir. (Tirmizî) Allah (cc) şöyle buyurur: “İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir. [Bakara,86]

Bu açıklamalar yanlış anlaşılmasın. İslam dini, bilime ve teknolojiye düşman veya çalışmaya manidir veya fakirliği teşvik ediyor değil. Zira Hz. Peygamber ölçüsüz bir şekilde dünyaya sarılmak kadar; dünyayı tamamen boş verip bir tür ruhbanlık hayatına yönelmeyi de doğru bulmamıştır. Nitekim sürekli ibadetle meşgul olup kendilerini ve ailelerini dünya nimetlerinden mahrum bırakan kimselerin davranışlarını da hoş karşılamamıştır.

Bu konuda Kur'an ve Sünnette yeterince uyarılar mevcuttur. İşte birkaç örnek: “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma…” (Kasas 28/77) “Veren el, alan elden daha hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar.” (Buhârî, Zekât 18; Müslim, Zekât 94-97, 106, 124) “Kuvvetli mümin, zayıf / güçsüz müminden daha iyi, daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir.”(Müslim, Kader, 34; İbn Mace, Zühd, 4168)

Böyle bir dünyalık şer değil aksine hayırdır. “Birtakım insanlar vardır ki ne ticaret ne de alışveriş onları, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden (ahiretten) korkarlar.” ( Nur 37) "Helâlinden kazanılmış malın, salih insanların elinde bulunması ne kadar güzeldir." (Hâkim, Ahmed)

Şu halde asıl tehlikeli olan, dünyalıklara sahip olmak değil, eşyaya tutsak olmamaktır. Dünya bir amaç değil, araç olarak kalmalı ve bu aracı da mülkün asıl sahibi olan Allah (cc) ın istediği gibi meşru yollarla elde etmeli ve yine onun emrettiği gibi kullanıp sarf etmeliyiz.