Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Batı Nesiller Bataklığıdır

Avrupa reşit olmayan ve bunun yanında kimsesiz ve korumasız olan göçmen çocuklara kapılarını açtı. Avrupa tarafından kabul edilecek çocuklar anne ve babalarını bir daha hiç göremeyecek. Avrupa’ya gidecek İslam ümmetinin bu çocukları nasıl bir eğitim alacak. Müslüman anne ve babadan doğan bu çocukları kimler nasıl eğitecek? Bütün bu soruların cevaplarını, batı bataklığını bilenler iyi bilir. Ama daha da önemlisi bu çocukları nasıl bir gelecek beklediği?

Ustalıkla üstü örtülen ve gündemden kaçırılan “Pizza gate” skandalını hatırlayınız. 3-5 yaşındaki hem erkek, hem de kız çocuklarının batının en üst tabakadaki; siyasetçi! Sanatçı! İş adamı! Vs. kodamanlarına peşkeş çekildiği bir vahşet… Evet, vahşi batının bu vahşetinin üstünden birkaç yıl geçti. Ama her yaş ve sıfatta ve bebek yaşta vahşi sadistlere cinsel çerez olarak sunulan çocukların ne sayısı, ne de akıbeti bilinmiyor?

Orada ki aklı başında Müslümanlar, çocuklarını barı bataklığından çıkarıp kurtarmak istese de çıkamıyorlar. Çünkü batıda “kinder garden” denilen kreşlerde, çocuğun kişilik değişim ve dönüşümü başlıyor. Çocuk öyle mütedeyyin bir Hristiyan falan değil, sınırsız ahlaksızlık diyebileceğimiz ibahiye kültürüyle yetiştiriliyor. Şehvetperest’liğin, ateizmin, LBGT ahlaksızlığının her türlüsü, minik dimağlara öyle zerk ediliyor ki, adeta hücrelerine işliyor.

Tabi zavallı nesil, genç yaşa geldiğinde içine yuvarlandığı kir ve pislik çukurunu çağdaşlık, ilericilik ve özgürlük zannediyor. “Celladına âşık olan mahkûm” kendisine tüm bu insanlık dışı muameleleri reva gören batıyı ilahlaştırırken, kendisine nasihat edenleriyse anne babası da olsa düşman görüyor. Kendisini doğruya ve hakka yönlendirenleri, özgürlük düşmanı, ortaçağ ilkelleri kabul ediyor. Yavuz hırsız işte böyle bir şey. Barı hem çocuklarımızı çalıyor, hem de kendisini onlara kurtarıcı olarak lanse etmeyi başarıyor.

Müslüman çocukları bekleyen tehlike

2015’ten bu yana AB ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısı 100 bini aşıyor. Almanya’da kayıp 10 bin çocuk var. 2016’da refakatsız şekilde Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısı 63 binden fazla. Bu çocukların nerede olduğu hala bilinmiyor. Bu çocukların en çok maruz kaldığı durumlar cinsel istismar, tecavüz, insan kaçakçılığı, şiddet, kölelik ve organ mafyası. Fransa’da ise kaydı bulunup kendisinden haber alınamayan çocuk sayısı binden fazla. Ya kaydı bulunmayanlar?

Bugün dünya genelinde 68,5 milyon mülteci var ve bunların 36 milyonunu 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. İlgili çocukların büyük bir kısmı ailesi veya herhangi bir refakatçisi olmaksızın Avrupa ülkelerinde bulunuyor. Avrupa Polis Teşkilatı’nın güncel verilerine göre yaklaşık 10 bin refakatsız mülteci çocuk kayıp. Bu mızrağın çuvala sığmayıp dışarda kalan kısmıdır. Peki ya gizlenenler ne kadar?

AB’de kayıp kimsesiz çocuklara dair net rakamları tespit etmek, kapsamlı ve karşılaştırmalı veriler olmaması sebebiyle mümkün değil. Dolayısıyla gerçek rakamlar, açıklananlardan çok daha fazladır. Kayıt sistemindeki noksanlıklar yüzünden kapsamlı bir bakış elde edilemiyor. Hani her konuda mükemmel! Olan Avrupa kimsesiz çocukların kayıtlarında veya akıbetlerinin araştırılmasında neden yetersiz kalıyor. Yoksa bu çocukların asıl celladı, Avrupa’nın kendisi değil mi?

Eşcinsel ailelere evlatlık olarak veriliyor

Bu çocukların bir kısmı Avrupa’da yasal olarak eşcinsel evlilik yapan kişilere evlatlık olarak veriliyor. Fransa ve Almanya başta olmak üzere; Belçika, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Hollanda, İspanya, Slovenya, eşcinsel evlilik yapan çiftlere evlat edinme hakkı tanıyor. Hal böyleyken reşit olmayan ve büyük bir kısmı bebek yaşta olan bu çocukların Avrupa’ya verilmesi, kuzunun kurda teslim edilmesi değil midir? Müslüman ülkeler neden bu durumu sadece seyrediyor?

Kaldı ki sadece Almanya da, her yıl 17.000 çocuk, İstanbul sözleşmesi gereği, aile içi şiddet bahanesiyle, ailelerden alınıyor. Bu çocukların en % 90 ı Müslümanların çocuklarıdır. Zaten gayri Müslimlerde çocuk zaten adeta yok. Avrupa’da ilesinden alınan bir çocuk için de geri dönüş asla yoktur. Bu çocukların birçokları da maalesef ahlak düşmanı eşcinsellere altın tepside teslim ediliyor. Avrupa ve batılılar, Müslümanların nesillerinden devşirdikleri bu çocuklarla yok oluşunu kısmen etelemeye çalışıyor ama nafile. Korkunun ecele faydası yok. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...