Dolar (USD)
35.27
Euro (EUR)
36.65
Gram Altın
2978.78
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Kasım 2020

Batı ne zaman temizlendi ki

Rönesans’la birlikte Avrupa’da her şeyin iyiye gittiği düşüncesi yaygın bir kanaattir. Aslında her konuda durum böyle değildir. Nitekim Batılılar, 15. yüzyıldan itibaren, geçmiş asırlara göre daha pis ve pasaklı olmuşlar, bu hâl onlarda 19. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir.

Avrupa’nın 400 Yıllık Pislik Dönemi

Yaklaşık 400 yıl süren Avrupa’nın bu pislik dönemi meşhurdur. Bu dönemde halka açık banyolar kapatıldığı gibi, evlerde temizliğe ayrılan bölümler de başka işlerde kullanılmaya başlanmıştır. Yıkanma bütünüyle unutulup gitmiş, yemekten önce el yıkama âdeti bile, ortadan kalkmıştır. Yıkanma unutuldukça pislik artmış, pislik arttıkça da kötü kokular çoğalmış; bütün bunlara çare olarak da Avrupalı, yıkanıp temizlenmeyi düşünme yerine, güzel kokular ve parfüm imali yoluna gitmiştir.

Pislik zamanla öylesine feci bir hâl almıştı ki, büyük ölçüde çocuk ölümleri oluyor; sık sık çıkan salgınlar binlerce insanı birden imha ediyordu. Meselâ 1501 yılında Fransa’nın Bordeaux şehrinde çıkan bir kolera salgınında 17 bin kişi ölmüştü. Ve bu rakam, şehrin nüfusunun yarıdan fazlasını teşkil ediyordu.

XVII. yüzyılda Paris gibi büyük şehirlerde su, son derece az bulunur bir nesne olmuştu. Şehrin nüfusu gittikçe artıyor, fakat kullanılan su miktarı çoğalmıyordu. Bütün şehirde 40 çeşme, bir o kadar da kuyu vardı. Kullanımı zarurî olan su, sokaklardaki sakalardan sağlanır veya çeşmelerde uzayan kuyruğa girilerek te’min edilirdi.

Halk temizlik anlayışından öylesine uzaklaşmış idi ki, evler bir yana, sarayların bile tuvaleti yoktu. Halkın toplu olarak bulunduğu tiyatrolarda dahi, tuvalet mevcut değildi. Herkes ihtiyacını kapı arkalarına, merdiven diplerine giderirdi.

Mark Kemmerich’in “Tarihteki Garip Vak’alar” isimli kitabında, bu konuda şunlar anlatılır:

Paris’te (On dördüncü Louis) zamanında hiç kimse sokakta giderken tepesine pis bir şey dökülmeyeceğinden emin olamazdı. Ancak geniş caddeler biraz emniyette idi. Her an bir pencere açılarak süratle söylenen bir (Gare L’eau) seslenişinden sonra bir lazımlık veya leğen muhteviyatı aktarılırdı. Şehrin hiçbir sokağında bundan ve korkunç bir kokudan kurtulmak mümkün değildi. Umumî helâlar olmadığı için sokak köşeleri, sarayların ve kiliselerin civarı, bu hizmetleri görürdü. Aynı şeylere bugün Napoli’de de tesadüf edilmektedir. Paris’te (Palais de Justice)’de ve hattâ (Louvre)’da bu nev’i kirletmelere rastlanırdı.

Bu sarayın avlusunda, salonlarında, kapı arkalarında güpegündüz bu nev’i tabiî ihtiyaçlar görülür ve kimse bir şey demezdi. Yalnız (Üçüncü Henri) biraz titizlenmiş ve 1587 senesi ağustosunda bir tebliğ ile her sabah kendisi kalkmadan önce, bahçedeki ve salonlardaki bütün pisliklerin temizlenmesini emretmişti. Buna rağmen, İspanya ve Fransa kral sarayları, hatta (On dördüncü Louis) devrinde şiddetli ve fena bir koku yayar ve bunu ıtriyat kokuları bile bastıramazdı. Bunun için on yedinci asırda birisi lâzımlığı keşfetmiş, bu ihtira -buluş- saraylara kabul edilerek kokunun biraz önü alınmıştır.

Aynı eserde pencerelerden sokağa lâzımlık dökme âdetinin ancak 1780 tarihinde men edilebildiğinden; İngiltere’de helânın 17’nci asırda icat edildiğinden ve İsveç sarayında ise yirminci asrın başlarında bile henüz helâ mevcut olmadığı için herkesin, hatta misafir krallarla prenslerin bile koridorlardaki paravanların arkasına gidip def-i hacet ederlerken paravanın alt tarafından ayaklarının göründüğünden bahsedilmektedir.”

Halihazırda Avrupa’daki tuvaletlerde temizlenecek su bulunmamaktadır. Her bir büyük abdest sonrası, bir rulo tuvalet kâğıdı klozete boca edilip üzerine sifon çekilmektedir. Bunun sonucu olarak, kullandığınız temiz suyun bir misli kadar da arıtma bedeli alınmaktadır. Bu miktar kimi şehirlerde iki mislidir. Yani batasıca batı bataklık görüntüsünü örtmekle kalmamış, dünyanın mazlumlarına kendilerini muasır medeniyetin temsilcileri olarak tanıtmayı da başarmış. Diğer yandan rahmet ve merhametin yegâne kaynağı olan İslam’ı; terör, Müslümanı da terörist olarak lanse etmektedir. Ama artık batının insanlık dışı davranışlarının kokusunu, parfüm ve deodorantları da bastıramayacaktır. Hakikat er veya geç anlaşılacaktır.