Batı dünyası ne yaptığının farkında mı?
1991'den bu yana yani tam 25 yıldır Ortadoğu'da, yanı bizim yaşadığımız coğrafyada her gün havadan ve karadan atılan bombalar patlıyor, şehirler yıkılıyor, çocuklar ölüyor, kitlesel ölümler meydana geliyor.
Demokrasi ve özgürlüğü vaad eden bu savaş, herhangi bir özgürlük alanı açmadığı gibi, yüzlerce yıllık birikim olan elimizdeki temel bireysel hak ve hürriyetlerimiz bir bir elimizden uçup gitmesine sebep oldu.
Seyahat özgürlüğümüzden tutun, yaşama özgürlüğümüze kadar hepsi elimizden alınıyor. Bunca hak ve özgürlükleri elimizden kim alıyor ya da kim sebep oluyor?
Sorunun cevabı oldukça açık: 25 yıldır bölgemizde 4.5 milyon insan öldüren ve yaklaşık 15 milyonumuzu koparıp göçe zorlayanlar, bize demokrasi, Batılı değerler, gelişmiş ekonomiler vaad edenlerdir. Batı Demokrasi'sinin kitle imha silahlarına sahip olan öncü ülkeleri bizi öldürdü ve topraklarımızdan kopardı.
Kitle imha şehveti, Demokratik Batı kulübünün üyelerinden, var olma umudunu yitirmiş, özgür birey olma hakları ellerinden alınmış, bizim gençlerimizle, batıda yaşadıkları ülkelerin sosyal hayatından dışlanarak gettolaşmaya zorlananlara da bulaştı.
Ve Bu şehvet, El Kaide, DAEŞ, Boko Haram, Hizbullah, PYD gibi isimlerle ortaya çıktı. Öldürücü şehvetin etkisi sınırlarımızı aşarak Batı'nın kalbi olan başkentlerde de varlığını göstermeye başladı. Topraklarımıza demokrasiyi getirmeyi vadeden kitle imha silahlarına sahip Batılı iyiliksever dostlarımız bu acıyı kalplerinde, ruhlarında ve bedenlerinde yaşadıkları için acil çözüm üretebileceklerine dair hayaller kurduk.
Londra, Paris, Brüksel, Hamburg gibi Batı başkentlerinde patlayan bombalara karşı Tüm Avrupa Birliği üyeleri ile Batılı değerlere sahip olan diğer ülkeler bir oldular, teröre lanet etiler ve ortak eyleme geçtiler.
Aynı sıralarda, Batılı değerleri 200 yıldır kendi bünyesinde taşıyan, korumaya ve hep diri tutmaya çalışan Türkiye'de de bombalar patladı. Her patlamada onlarca insan ölürken, yüzlercesi de yaralanıyordu. En son önceki gün Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun en önemli ticaret ve yaşam yerleşim birimlerinden biri olan Gaziantep şehrinde bir düğünde bomba patladı. Çoğu kadın ve çocuk 50'nin üzerinde insan ölürken yüzlerce sivil de yaralandı.
Çok ilginçtir Batı'nın bu katliama karşı tepkisi çok zayıf oldu. Tıpkı daha önce Türkiye'ye yapılan onlarca terör saldırılarında olduğu gibi. Bu terör saldırılarını gerçekleştiren PKK/PYD terör örgütünün Avrupa başkentlerinde ofisinin olması, hatta INTERPOL tarafından aranan birçok teröriste Avrupa Parlamentosu'nda konferans verdirilmesi oldukça şaşırtıcı oldu.
Avrupa'nın insanları şaşırtan en büyük suskunluğu ise, yaklaşık 150 yıldır Batı demokrasisinin ve batılı değer yargılarının Türkiye'de yeşermesi için çaba sarf eden Türkiye Parlamento'sunun F 16 uçakları ile bombalanması, Türk halkının yarıdan çoğunun seçtiği hüku00fbmetin bir grup asker tarafından devrilmesi ve cumhurbaşkanının öldürülmeye çalışılması olayında oldu. Bu darbe teşebbüsünde yüzlerce sivil öldürülürken binlercesi de askerlerin tank top ve tüfeklerinden atılan mermiler sonucu yaralandı.
Başta Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere, ABD ve diğer demokratik ülkelerdeki suskunluk veya zayıf ses, bu anti demokratik kanlı darbe girişimini onaylar gibi idi.
Günümüzdeki iletişim teknolojisinin gelişmişliğini göz önünde bulundurduğumuzda, Batı'nın demokratik değerlerin katledilmesine ortak olması, Bavyera'daki orman köylüsünden veya İskoçya'daki yedi kat yerin altındaki mahzende yaşayan üzüm işçisinden tutun, Cezayir'de, Kenya'da, Hindistan'daki bilişim mühendisine kadar herkes gördü. Hem Avrupa'daki orman köylüsü hem de Doğulu mühendis veya sosyal bilim uzmanı, Batının kendi medeniyetini katledilmesine göz yummasına tanıklık etti.
Batı'nın demokrasiyi korumak ve tesis etmek için milyonlarca insanı Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da veya Libya'da gözünü kırpmadan öldürürken ve on milyonlarcasını yaralı bıraktı. Diğer taraftan da demokrasiye karış Türkiye'de teröristlerin yaptığı bombalı saldırılara karşı sessiz kalıyor. Bununla da yetinmeyip aynı teröristlere kendi başkentlerinde ofis açtırıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Türk ordusu içerisinde yuvalanmış üniformalı bir grup teröristin, Türk halkının iradesinin temsil edildiği meclisin uçaklar tanklar tarafından bombalanmasına sessiz kalıyor. Ve yine geçtiğimiz günlerde Türkiye'de teröristlerin bir düğünde 50'nin üstünde çocuk kadın ve sivil öldürmesine suskun kalarak adeta onay veriyor.
Çok merak ediyorum: Batı dünyası ne yaptığının farkında mı? Bu terör şehvetinin Türkiye'nin sınırlarını aşması durumunda direk kendisini bulacağını bilmiyor mu?
Batılı halklar, bu konuda kendi devlet ve hüku00fbmet yetkililerini bir ön önce harekete geçirmezlerse, korkanım yarın onlar için çok geç olacaktır. Artık Amsterdamlı, Münihli, Parisli, Romalı siviller de terörle birlikte yaşamak zorunda kalacak.
Sahi insan hak ve hürriyetlerini korumak bu kadar zor mu?