Batı çökerken tek umut Türkiye
İsrail’in, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın desteğiyle giriştiği soykırım, Batı efsanesini bitirirken dünyada tek umut Türkiye kaldı.
Dünya yeniden
şekilleniyor ve Gazze’deki soykırım, bu yeni oluşumun miladı oluyor. Hitler ve
Stalin ile birlikte anılmaya başlayan “Gazze Kasabı” Netanyahu’nun vahşi
katliamları, dur durak bilmiyor. Bu canavarı besleyen ve silahlarıyla
destekleyen ise Batı’nın önde gelen ülkeleri ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya.
Beşli çete, dünyanın gözü önünde bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları
katlediyor. Bu terör şebekesi, öfkesini yenemiyor camileri, kiliseleri,
okulları, sivil binaları, hatta mezarlıkları bile yakıp yıkıyor. Şüphesiz bu
insanlık dışı saldırılar dünya tarihinin kara bir lekesi olarak şimdiden tarihe
geçti bile. Ama yeryüzündeki diğer yaklaşık 195 ülke, akıllarını başlarına alıp
ortak hareket etmezse bu zalimler güruhunun dünyayı ateşe atacakları, üçüncü
bir cihan savaşı çıkaracakları kesin!
Akıl
Fikir Yayınları 10 Yaşında
Bugünlerde 10. yılını
kutlayan Akıl Fikir Yayınları’nın yöneticileri, 500. kitabı kültür dünyamıza
kazandırdılar. Merhum yönetmen ve fikir adamı Halit Refiğ’in Tek Umut Türkiye isimli eseri tam da
günümüzü anlatıyor. Kemal Tahir’in yakın çevresinde bulunan ve düşünür
romancımızın fikirlerinden etkilenen Halit Refiğ’in, “Ben ‘Aşk’ı Doğu’da
tanıdım. Batı’da ‘Ölüm’ü gördüm” sözü Batı’nın çöküşünü ve çürümüşlüğünü
özetleyen veciz bir ifadedir. Esere bir takdim yazısı yazan Ali Saydam, Halit
Refiğ’in bu özlü sözünü şöyle açtığını söylüyor: “Doğu-Batı çatışmasının
temelinde esas itibariyle aşk ve nefret, maneviyat ve maddiyat karşıtlıkları
bulunmaktadır.” Halit Refiğ, “Öldüren Batı ile yaşatan Doğu arasındaki tezat ve
çatışmanın kaynağını tarihte görebilirdik.” diyor. İnsanlar bunu gördü
esasında. Batı, Amerika’da, Cezayir’de, Almanya’da, Japonya’da, Bosna
Hersek’te, Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ve Filistin’de halkları
katletti. Bu acıların yaralarını saran ise Doğu, yani biz. Bugün İsrail terör
örgütü, Gazze’yi tahrip ediyor, orayı imar edip ayağa kaldıracak olan yine
Türkiye ve birkaç İslam ülkesi olacak. Batı’dan mazlumların üstüne ölüm
yağarken, Doğu merhamet medeniyetiyle öne çıkıp yeniden taçlanıyor.
Batı’nın
Hırsı
Tek
Umut Türkiye bir kitap adı ama bir slogan aynı zamanda,
bir seda! Şu satırlarla başlıyor: “Dünyanın hâli kötü… Türkiye’nin başı belada…
Neden? Hep Batı yüzünden… Batı’nın doymak bilmeyen sahip olma, hükmetme,
tüketme hırsı, dünyadaki bütün can varlığını (insanlar, hayvanlar, bitkiler)
birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiş durumda.”
Kitaptaki başlıklar sarsıcı,
uyarıcı ve uyandırıcı. Mesela: “Amerika’nın Beyin Sarsıntısı”, “Amerika Yol
Ayrımında”, “Amerika’nın Kaderi İstanbul’a Bağlı”, “Batı’nın Terör oyunu”, “Bölücülüğün
Merkezi Batı”, “Kürt Sorunu Değil Amerikan Sorunu”, “Türkiye’ye Sırtından
Saplanan Hançer: Nato” Aklı, vicdanı ve imanı yüreğinde taşıyan aydınımızın
verdiği kesin hüküm şudur: “Amerika sürgit dünyadaki can varlığının ve öbür
insan topluluklarının geleceğini hiç düşünmeden, ulaştığı bugünkü yüksek refah
seviyesini koruyabilmek için her aklına geleni ve her istediğini yapamaz.”
Merhum Halit Refiğ’deki
feraset ve basiret olağanüstü. Yıllar öncesinden bugünleri görmüş ve olacakların
fotoğrafını çekmiş. Amerika’nın İstanbul’u alma hevesine dikkat çeken
yönetmenimiz, bu emperyalist ülkenin Kuzey Irak’ta silahlandırdığı ve eğiteceği
PKK’lılardan dolayı “canımızı epey yakacağını” belirtiyor ve şöyle devam
ediyor: “Ama sonuçta Amerika hüsrana uğrayacak, bir daha dönmemecesine bu
bölgelerden çekip gidecek ve kendi iç meseleleriyle boğuşmak üzere dünyaya
egemenlik hayallerine son verecek… Sonrası? Allah Kerim!”
Batılı
Güçler Terörün Destekçisi
Fransa’da 1793-94
yıllarındaki “Terör Dönemi”nin kısa zamanda ABD’ye sıçradığına dikkat çeken
Refiğ, Batı’nın kirli maskesini düşürüyor ve günah galerisini, okuyucularına bütün
endamı ve yalınlığıyla gösteriyor:“19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu bir
çözülme sürecine girmişken, Batılı güçler Hıristiyanlığın koruyuculuğu
bahanesiyle, Balkanlardaki bütün terör hareketlerinin teşvikçisi ve destekçisi
oldular. İstanbul’da Osmanlı Bankası’nın bombalanmasından, Yıldız Camii’nde II.
Abdülhamid’e suikast teşebbüsüne kadar ilk Ermeni terör hareketlerinin düzenleyicilerinin
hepsi Avrupalı ajanlardı.”
Ziya
Şakir’in Bütün Eserleri
Ziya Şakir’in bütün
eserlerini düzenli olarak neşreden Akıl Fikir Yayınları, yazarın dört eserini
daha kültür hayatımıza kazandırdı. İsimleri şöyle: Kafkas Şahikalarında Yakın Mazinin Kanlı Hadiseleri, Alemdar Mustafa
Paşa, Kubilay Han, Bektaşi Nefesleri.
Yayınevinde usta hikâyeci
yazar Sabahat Emir’in de eserleri yayımlanıyor. Yeni çıkan kitabı Geceyle Gelen adını taşıyor. Türk
edebiyatının yaşayan kıymetli yazarlarından Emir’in bu eserinde nefis hikâyeler
bulunuyor. Yazarın dünyasını kuşatan sevimli, aydınlık ve iyi hikâyelerle baş
başa kalacağımız kesin.
Renklerin
Masumiyeti. Muhsin Duran’ın ilk kitabı, ilk göz ağrısı. Hasbi
duruşuyla dost çevresinde sevilen ve sayılan Duran, hatıralarını, intibalarını,
gözlemlerini ve bütünüyle duygu ve düşüncelerini bu kitabın sayfalarında
buluşturdu ve okurun önüne çıkardı. Bir kültür tarihçisi titizliği, bir deneme
yazarı nahifliği ve bir solukta, rahatlıkla okunabilecek istifadeli bir eser
var elimizde. Kitapta maneviyat dünyamızdan göz ardı edilen mühim kesitleri de
görebiliyoruz. Kıymet hükümlerimizin, değerlerimizin buluştuğu bu eseri
dostlara tavsiye ediyorum.
Maziden
Üç İsim
İpsiz
Recep “Kurtuluş Savaşı’nda Cesur Bir Yürek” başlığıyla
tarih severlere sunuluyor. Can Alpgüvenç’in kaleme aldığı bu tarihî romanda,
1928 yılında tifoya yakalanıp Hakk’ın rahmetine kavuşan bir askerimizin yiğitliğini
ve vatanseverliğini okuyabiliyor, görebiliyoruz. Adamlarıyla birlikte din,
vatan, namus ve bağımsızlık uğruna savaşan kahramanımızın amansız mücadelesi
gözler önüne seriliyor. İstanbul’daki Rum çetelerini korkutan bu alnı ak yiğitler,
işgalci Fransız gemilerine saldırabilecek kadar gözü karadır aynı zamanda.
Cephane yüklü Yunan gemilerini ele geçirip malzemelerini Anadolu’ya sevk eden
cengâverlere tanık oluyoruz. “İpsiz Recep” namıyla tanınan Recep Reis’in
gösterdiği kahramanlıklarının yanı sıra şu sorular da karşılık buluyor eserde:
“Anadolu’daki mücadeleyi kim planladı? Sultan Vahdeddin, Kuvayı Milliye’ye nasıl
bakıyordu? İlk önce Anadolu’ya hangi paşalar gitti?” Sevilerek okunacak ve bir
döneme ayna tutacak tarihî romanı, meraklı okuyuculara öneriyorum.
Milletimizin birlik ve
beraberliği için birbirinden değerli şiirlere imza atmış olan gönül insanı Âşık
Veysel’in bu sene vefatının 50. Yılı. Aynı zamanda yılsonuna kadar devam edecek
olan “Âşık Veysel Yılı”ndayız. Veysel’e
Vefa Kitabı da Akıl Fikir’den çıktı. Editörlüğünü Prof. Dr. Gencay Zavotçu,
Doç. Dr. Abdulmuttalip İpek ve Doç. Dr. Cem Yılmaz Budan’ın yaptığı kitapta,
Veysel’in farklı yönleri, hayatı ve eserleri üzerinde 15 yazarın emek mahsulü
değerlendirmeleri bulunuyor. Biz şimdilik Zavutçu’nun sunuş yazısından
seçtiğimiz bir paragrafla yetinelim: “Âşık Veysel, 20. Yüzyılın büyük ozanlarından
biridir. Küçük yaşta gözlerini kaybettikten sonra babasının yönlendirmesiyle
saz çalmayı öğrenen Veysel, kulağıyla dinleyip gönlüyle hissettiklerini
dizelere dökmüş, dizelere döktüklerini de sazı ve avazı ile Türk halkının
beğenisine sunmuştur. Veysel’in bağrında doğup büyüdüğü yörenin ağız
özelliklerini de katarak ürettiği şiirler toplum hayatı ve gerçeklerini
işlediği için büyük b ir kabul görmüş, bu kabul ile Veysel, Türk halkının
severek dinlediği, yerel ve ulusal radyoların da vazgeçemediği bir sanatçı
olmuştur.”
Hulûsi
Çetinoğlu’nu Hatırlayış
Oğuz Çetinoğlu son
yıllarda artarda kaleme aldığı eserlerle fikir ve sanat dünyamıza armağanlar
dağıtmaya devam ediyor. Seçkinlerden Bir
Seçkin Hulûsi Çetinoğlu, yazarımızın ağabeyi hakkında kaleme aldığı önemli
bir kitap. Benim de yıllar önce ilk tanıştığımda Oğuz Bey’e böyle bir eseri
kaleme almasının lüzumlu olduğunu arz etmiştim. Başkalarıyla birlikte yayıncımız
İsmail Derici de aynı istekte bulununca Çetinoğlu, biyografi kitabını altı
aylık bir sürede hazırladı. Birçok önemli şirkette ve devlet kurumunda üst
düzey yöneticilik yapmış olan merhum Hulûsi Çetinoğlu, Türkiye Milli Kültür
Vakfı ile Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nda idarecilik yapmış bir fikir ve iş
adamı. Turgut Özal başta olmak üzere siyaset adamlarıyla da dostluğu olduğu
kadar edebiyat, sanat, kültür ve medeniyet dünyamızın meşhurlarıyla da yakınlık
kuran Hulûsi Çetinoğlu hakkındaki bu ilk eser, bize idealist bir münevverin
yetişme şartlarını, ideallerini, temiz hayatını ve hizmetlerini gösteriyor. Millî
ve manevi değerlerine bağlı, mütevazı ve çalışkan kahramanımızın biyografisi
okunmalı ve hayatı herkes tarafından örnek alınmalıdır. Bir ahlak, fazilet
adamı olan Hulusi Beyi rahmetle anarken, kardeşi ve yol arkadaşı Oğuz Çetinoğlu
Beyefendiye de bu hizmeti için teşekkür ediyorum.
Harun
Yöndem’den Hikâyeler
Harun Yöndem Türkiye’nin
tanınan ve sevilen bir sunucusu, spikeri, şairi ve yazarı. Türkçeyi en güzel
konuşan kültür adamlarımızdan. Yeni eserinin adı O Benim Gençliğimdi adını taşıyor ve hikâyelerden oluşuyor. Yazar,
çevresinde gördüklerinden, duyduklarından, yaşadıklarından yola çıkarak bazı
duygu ve düşünceler ile olayları kurgulamış ve hoş bir hikâye kitabını
okurlarına armağan etmiştir. Bu metinler bir yanlarıyla hikâye bir yönleriyle
hatıra… Yöndem, doğup büyüdüğü coğrafyadan, okul yıllarında çocukluk ve gençlik
dönemlerinden, iş hayatından, arkadaşlarından devşirdiği hatıraları gözlem
gücüyle birer hikâyeye dönüştürüyor ve rahat okunan, sürükleyici metinlerle
bizleri baş başa bırakıyor. Anlam yüklü, düşündürücü, sıcak ve incelikli hikâyeler,
rahat okunabilirlikleriyle de edebiyatseverlerin ilgisini çekecek.
Koryolanus
Faciası
Hikâyeleriyle edebiyat
dünyamızda seçkin bir yer edinen Şerif Aydemir, bu sefer bir roman
uyarlamasıyla okurların önüne çıkıyor. Yazar, William Shakespeare’nin Koryolanus Faciası’nı romanlaştırmış
bulunuyor. Koryolanus Faciası’nın
başoyuncusu Markus’un muhtelif yönlerini masaya yatıran Aydemir’in şu satırları
kitabın muhtevasını yansıtabilecek zenginlikte: “Bizim Romalı kumandanımız
mızrağı kadar dürüsttür ama insan denilen şu mahlûka karşı da hissizdir. Yani
onu hiç tanımamıştır. Ya da ömrü boyunca tüm insanlardan güzel şeyler beklemiş,
istemiştir. Hiç bilmez ki insanlar bazen bir canavarın bir yılanın ve hatta
şeytanın huyundan huy kapabiliyorlar. Savaşta, eşit veya benzeri silahlarla
dövüşülür. Ama toplum hayatında mücadele farklıdır. Binlerce aykırılık çıkar.
Üzerine oynanan oyunlara karşı, bence savaştakinden daha kavi zırh giymelidir
kişi.”
Seher
Keçe Türker Kitapları
Seher Keçe Türker, bugüne
kadar şiir, nesir ve araştırma olmak üzere farklı türlerde pek çok eser vermiş
bir yazarımız. Bu yıl yedi kitabı Akıl Fikir’den çıktı. Siyah Beyaz Anlar Bir Varmış Bir Yokmuş, adından anlaşıldığı gibi
bir hatırat. Çocukluk, gençlik ve okul yıllarından unutulmayan kareler…
Fotoğraflarla süslenmiş eserde bir yazarın yazma azmini ve disiplinini
görüyoruz. Türker’in her biri emek mahsulü olan, titizlikle kaleme aldığı diğer
altı kitabı ise şöyle: Çoban Anlatmaları, Dağların Efendisi Çoban,
Çoban Oyunları, Çoban Yemekleri, İzmit Yazıları, Ereğli. Anadolu kültürünü
bu eserlerle daha yakından tanıyabilir, anlayabilir ve sevebiliriz.
Bütün bu kitaplar, onuncu
yılını idrak eden Akıl Fikir Yayınları’ndan çıkıp kitapçı vitrinlerine taşındı.
Vitrinlerden alıp okumak da bize düşüyor. Genel Yayın Yönetmeni Fatma Ersem
Yargıcı’ya ve emeği geçenlere teşekkürler. Nice on yıllar diliyorum.
Ve
Yayınevinin Diğer Kitapları
Diğer Kitapları: Akıl
Fikir Yayınları’ndan çıkan diğer kitaplar ve yazarları şöyle: 41 Gözeden Damla (Âdem Duran), Behlül Dânâ ve Harun Reşit (Muammer
Yılmaz), Bir İhtişam ve Hüznün Destanı
Endülüs (Halid Yılmaz Eralp), Hayat
İyilikle Güzel (Zeynep Derici), Hengâme
(Fevzi Çetin), II. Murat Han’ın Fatih
Sultan Mehmed’e Nasihatleri (Fırat Kızıltuğ), Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli ve Namaz (Süleyman Üstüner Dede), İbrahim Ethem (Muammer Yılmaz), İhtiyar Horozun Son Döğüşü (Ömer Ertur),
İnsana Dair (Turgay Ünal), Japonya’dan Hikâyeler (Ömer Ertur), Kahverengi Beyaz Bilyem (Tadil Birinci),
(Tuba Kübra Durdu), Örnek Medeniyetimiz Vakıflar ve Dernekler Osmanlı Saray Mutfağı (Recep Öncel), Palavra Soykırımı (Ömer Ertur), Sil Baştan Doğarım (Enes Gürbüz), Sultan Şehir İstanbul (Muslimakhon
Bakhodirova), Şeyhülislam Ebussuûd Efendi
(Oğuz Çetinoğlu), Teftiş Yalnızlığı (Fazlı Köksal), Tekirdağ (İslam Özdemir), Yok Olanlar (Seyfullah Aydın), Zübdetü’l Nesâyih (Vedat Ali Tok)