Batı Batı Dedikleri
Batı kompleksi üzere kurulmuş ve kurgulanmış olan yönetim sistemimiz, daha uzun yıllar bu aşağılık kompleksinden kurtulamayacak gibi. Ülkenin her sınıftan insanı da ister istemez bu kompleksten etkilenmektedir. Sanatçı diye tabir edilenler, babalarının hazır ve bol paralarından nemalanan şımarık gençler vb. kimseler; Avrupa’nın neon ışıklı beş yıldızlı otellerinde sürdükleri sefaları televizyon kanalları ve her tür kitle iletişim vasıtalarında ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
Batılı kitle iletişim organları da bu vb. abartılı açıklamaları bolca verirken, arka sokaklarda olan bitenleri hiç gündeme getirmiyorlar. Bizim basın, sosyal medya ve televizyonlarında günübirlik çarşaf çarşaf verilen trajedi haberlerini batı da görmek mümkün değildir. Peki, batıda, çocuk tacizleri, kadına şiddet, hırsızlık, dolandırıcılık vb. iç karartan olaylar hiç yaşanmıyor mu? Aksine bizdekinden çok daha fazlası yaşanmaktadır. Ama bazı istisnalar hariç, bu konuda tüm haber kaynakları; kör, sağır ve dilsizdirler.
Yakın geçmişte yaşanan bir “Pizza gate” skandalı bile tüm zamanların en büyük ahlaksızlığıdır. Batının neredeyse tüm idareci, sanatçı ve zenginlerinin bulaştığı bu pislik hemen örtbas edildi. Sadece Irak Ebu Gureyb zindanında yaşanan rezaletler bile batının gerçek yüzünü anlamak için yetip artar. Biz kendimizi biliyoruz bileli başta İslam diyarı olmak üzere, dünyayı kana bulayanlar batılılar değil mi? Ama bu kocaman cürümlerini bile örtmeyi başarmakta ve işgal ettikleri ülkelere “ebedi özgürlük” vb. cilalı manşetlerle girmeye devam ediyorlar.
Ancak, bir zamanlar 4. Güç olarak ifade edilen ve çoktan 1. Güç olmuş olan medya, batılılar tarafından çok güçlü bir silah olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla kendilerindeki güzellikleri kat kat abartarak dünyaya servis ederken, iç karartan olumsuz olayların ise üzerini ustaca örtmektedir.
Bunun etkisiyle bizim insanımız da dâhil birçok kimseler; “insanlık varsa batıda var” “demokrasinin kalesi” “özgürlükler cenneti” “İnsan hakları kalesi” vb. sloganları, tekrarlamaya devam etmektedirler. Nice kitleler, gerekse bireysel ve gerekse gruplar halinde vahşi batının cürümlerini örtmeye ortak olmaktadır. Aslında kapkara olan batıyı, bilerek veya bilemeyerek paklamaya katkı sunmaktadırlar.
Bu sözleri olur olmaz yerlerde bilerek veya bilemeyerek tekrar edeneler, nasıl bir vebale ortak olduklarının farkında bile değildirler. Yine bu kalabalıklar, aslında kendi ülkelerini yaşanmaz kılan gücün, batının gizli sinsi ve kalleş elleri olduğunun farkında bile değillerdir. Şu halde batının yalancı rüyasından uyanma vaktidir.
Aklıselim ile düşünelim. Dünyanın çocuk mafyaları, uyuşturucu mafyaları, fuhuş mafyaları kimlerin kontrolündedir. Dünyada şu ana kadar yaşanmış darbe girişimleri, kimlerin kontrol ve girişimleriyle oldu ve olmaktadır. Sağcı-solcu, dinli-dinsiz yüzlerce örgüt, loca, klik, grup vs. oluşumlar, batılıların sinsi ve derinden planlarının sonucu değil midir?”
“Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır.” Misali tam da vahşi batıyı anlatmaktadır. Batılılar asırlardır işgal edip sömürdükleri ülkelerin mazlum halklarına kendilerini kurtarıcı, onların işgal ve talanlarına karşı direnen fedakâr vatan evlatlarını da terörist olarak kabul ettirmeyi başarıyorlar. Düşüne biliyor musunuz? Çalan ve talan eden onlar, öldüren katliam yapan onlar ama hala dünyaya kendilerini kurtarıcı olarak sunma pişkinliğini gösteren de olanlar…
Bununla da kalmıyor, ya bizimlesiniz, ya da siz de teröristsiniz diye dünyaya efeleniyorlar. Onlarca yıldır, Filistin, Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen ve birçok Afrika ülkelerinde devam eden savaşları başlatan, büyüten ve onlarca yol boyunca devam etmesini sağlayanlar; batılılar ve onların içerdeki işbirlikçisi hainler değil mi?
Sonuç itibariyle bundan böyle batıyı “Muasır medeniyet” diye lanse etmeye kalkışan kişi ve çevrelere acıyalım. Ayrıca onlara: “Allah (cc) tan kork ve bir daha vahşi batının reklamını yapma. Dünyanın dört bir yanında akan kanların, feryat ve figanların, yıkım ve felaketlerin, işgal sömürü ve katliam ve talanların faili olanları temize çıkarma” diye uyarıda bulunalım. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...