Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
3038.97
BIST 100
9916.07
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Şubat 2017

Başörtüsüne Tekme

Türkiye'de mahut bir kesim, ülkenin dindar insanlarına karşı tahminlerin ötesinde kin ve nefret dolular, İslamofobikler.

Bunlardan bir bayan, başörtülü bir çocuğa tekme attı, diğeri gazeteci Nagehan Alçı'ya saldırdı.

Kin ve nefretlerinin kaynağı aldıkları eğitim, dogmalarla dolu, ideolojik, sloganik, skolastik eğitimden geçirildiler.

İlim zihniyetine sahip değiller.

Kendilerine yüklenen bilgileri sorgulayacak donanımdan mahrumlar. Zihinlerine yüklenen bilgileri, bir ömür, doğruluğundan kuşku duymadan, tekrarlıyor, ezber tazeliyorlar.

Cemil Meriç'i, Nurettin Topçu'yu, Yahya Kemal'i, Erol Güngör'ü Semiha Ayverdi'yi, Mehmet Akif'i, Sadi'yi, Hafız'ı, hatta Halil İnalcık'ı asla okumazlar. Güya tenezzül etmezler. Okumak, anlamak şöyle dursun haklarında fikir sahibi bile değillerdir.

On cümleyi aşmaz, kısır ideolojik dağarcıklarıyla, tartışmasız çağdaş, modern, ilericidirler (!).

Onlardan olmayan herkes gericidir, değersizdir.

Resmi ideolojinin taşıyıcısı olmalarıyla, bu zavallılar kendilerini ayrıcalıklı, doğa üstü vehmederler.

Karşıt görüşleri anlamaya, dinlemeye, okumaya burun indirmezler.

Hatta, kendilerinden, İsmail Cem, Kemal Tahir, İdris Küçükömer, Fikret Başkaya, Yalçın Küçük' ü bile okuyanı pek nadirdir.

Yurttaşlık Bilgisi ve İnkılap Tarihi derslerinde kendilerine atılan formata tutsaktırlar.

İlk çağların skolastik zihniyetinin sürdürücüsü bu insanlar ülkeyi sürekli gerilimde tutarlar.

Uzlaşı kültürleri yoktur, ayrıştırıcıdırlar.

Emrederiz, yaptırırız, dikte ettiririz, küstahlığındalar.

Millet de onları tınmaz, muhatap almaz, ciddiye almaz, sürekli sandığa gömer.

Ya sırça köşklerinden inip, milletle buluşacaklar, millete karışacaklar, ya da sandığın karanlığında sonsuza değin debelenecekler.

Müslümanlar nerede?

Hile, yalan, taklit, tağşiş, kandırma, kazıklama, dolandırma, sahtecilik almış başını gidiyor.

Etler antibiyotikli, tavuklar hormonlu, yoğurtlar ilaçlı, sebze- meyveler GDO'lu, karpuzlar kabaktan bozma, ballar glikozdan, pekmezler şuruptan, ekmekler vitaminli.

Her ürünün, çakması, sahtesi var.

Alışveriş diken üstünde, güven, saygı, emniyet yok.

Çek, senet, sözleşme, kuru birer kağıt, yaptırımı yok, hükmü yok, Güvensizlik ticareti kilitliyor.

Arabasına her binen ipten boşanmış gibi her yere, her yöne saldırıyor. Arabalar, taşıt değil, silah. Yetmedi, koltuğun altında sopa, bıçak, balta, tabanca hep hazır.

Kazanmak! Kazanmak! Kazanmak!

Hayatın amacı, ne yolla, ne şekille olsun, hep kazanmak, hep tüketmek.

İşte Homoekonomikus!

Çare?

Çare, İslam!

Ama...

Müslümanlar nerede?