Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Mart 2019

Başörtüsü nefretiniz ne zaman bitecek!

Kimi yabancı dizilerdeki üniversite ortamında, arka planda esmer tenli, başörtülü kızların ellerinde kitaplar ile yürüyüp geçtikleri ya da amfide oturdukları görüntülerle karşılaşıyorum. Bunları gördükçe, “Batı, başörtüsünü normalleştirmeye başlıyor, en azından kimileri için böyle” diyorum da içimizdeki bazıları için bu hiçbir vakit böyle olmayacak sanırım…

Havalimanında hezeyanlarını kusan adam vakasının üzerinden sadece saatler geçmişti ki bu kez de bir kadının, iki başörtülü kadına saldırma kayıtları gündeme düştü!

Tabii, Bayburtlu Yusuf’u tahkir eden, kendince ezmeye, küçültmeye çalışan bir hamburgerci çalışanı kadının, Yusuf özelinde bir camiayı yargılama girişimini de unutmamak lazım!

Hem çekimiş hem paylaşmış!

Kendince Yusuf’u tahkir etme girişimindeki kadının bunu kayıt altına almasına, sonra da paylaşmasına da hayretle mi kınamayla mı şaşkınlıkla ya da acımayla mı yaklaşayım bilemedim!

Açıkçası eski başörtüsü düşmanı dinozor tiplerin bu kinlerini bir yerde durdurma ihtimallerini oldukça uzak görüyorum. Bir sabah uyanıp da aydınlanmayacaklarına, düşünce dünyalarını değiştirmeyeceklerine eminim. Lakin bu mahallenin yeni nesillerinin, eskiler kadar ayrıştırıcı, nefret ve düşmanlık dolu olmayacaklarını düşünüyorum, daha doğrusu buna inanmak istiyorum.

Başörtülü olmanın, ötekileştirilmenin ön şartlarından en önemli maddesi gibi algılandığı zihniyetin, eskinin iki kutuplu dünyasını benimsemiş, yaşamış ihtiyarlarıyla sınırlı kalmış olmasını, yeni neslin kamusal hayatta iç içe yaşadığı başörtülüye tutumunun en azından önyargıdan arınmış olmasını diliyor ve umuyorum.

Politik hezimetlerin faturasını dindar/muhafazakâr insanlardan çıkararak egolarını arındırma duygusu mudur bilemem!

Nefret suçu silsilesi

Bildiğimiz olmasa da gördüğümüz; akıl izan dinlemeksizin artan saldırıların hiçbir toplumsal norm ve değer gözetmeksizin kesif bir düşmanlığa, iflah olmaz nefrete, şifa bulmaz nefret suçu silsilesine dönüşmekte olduğu…

Yeni Zelanda’daki vahşi katliamın ardından yapmacık bir üzüntü maskesi takınma ihtiyacı dahi hissetmeyenlerin söz konusu başka inançlar, değerler, toplumlar olduğunda hümanist, sevgi ve saygı abideleri kesilmeleri içimizde hayli oranda mankurtlaşmış insan olduğunu her seferinde yeniden hatırlatıyor!

Tanzimat döneminde içimize tohumları atılan yabancılaşma, en parlak devrini yaşamaya heveskâr görünüyor. Kendine ait olana en büyük düşmanlığı yapanın kazandığı varsayılan bir yarışa katılmış da madalyayı kimseye kaptırmamak için boğuşanlar var gibi! İktidarı yalnızca kendine ait kılan zihniyetinin esiri olmuş, öteki addettiğine karşı, içindeki öfke ve nefreti büyüttükçe büyüten bir hüviyete bürünmüşler gibi…