Dolar (USD)
35.27
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2977.55
BIST 100
10047.68
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Haziran 2013

Başörtüsü açılımı ne zaman?

Tarih bilgimiz zayıf. Mazimizi bilmek ve bundan istifade etmek şöyle dursun, daha üç beş yıl önce yaşanmışları unutmak gibi kötü bir de özelliğimiz var.

Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu dilimize pelesenk etmişliğimize rağmen geçmişten ders çıkarmama gibi bir de huyumuz!

Geçmişle aramıza çektiğimiz süngerler yetmezmiş gibi gençlerimizle tarihimiz arasındaki göbek bağını da kolayca kesivermişiz.

Öyle çok eskiye gitmeye gerek de yok. Daha beş-on sene evvelin ortamını yeni nesle anlatmayı lüzumsuz gördüğümüz gibi kendimiz hatırlamak dahi istemiyoruz.

Bugün sokaklara "Özgürlük isteriz!" diye dökülen gençlerin, on beş sene önce bunu yaptıklarında karşılaşacakları manzarayı hayal etmeleri dahi imkansız!

Etnisiteyi ve dini kimliği yok sayan bir anlayışın egemen olduğu yapıda yönetim biçimi, kendi savunma psikolojisiyle kimleri, nasıl sindirdi çok da eskiye ait olmayan hafızamızın silinmiş gibidir.

Tabii, 20'li yaşlardaki gençler için bu ifadeler, zaman tünelinden çıkan absürt hortlamalar gibi gelir.

Yasaklar, dayatmalar, zulümler yeni nesil için inanılamaz öğelerle dolu inanılamaz bir masal gibi dinlenir.

Bizler de gençlerin, "İyi, ama neden!" ünlemlerine yanıt verecek kelimeler bulmakta zorlanırız.

Dağarcıklarındaki insan hakları, saygı ve özgürlük kelimeleri duyduklarıyla bütünleşmekte zorluk çekerler.

Haksız da değiller hani! Eski yıllarla mukayese edilemeyecek kadar özgür bir ortamda yaşıyorlar çünkü.

Etnisitesinden, mezhebinden, dini kimliğinden ötürü ötekileştirilen, susturulan, yaşam hakkına müdahil olunan bir dönemi yaşamadılar çok şükür.

Çocuklarının ismindeki bir harf için nüfus dairelerindeki memurlarla cebelleşmediler çünkü!

Etnik/mezhepsel kimliklerinin bir çok alanda önlerine dağ gibi bir engel olarak dikilmesini yaşamadılar.

Bugün meydanlara protesto için çıkan gençler bu ortamı, eleştirdikleri iktidara borçlu olduklarını dahi bilemediler.

Tabii ki, her şey kusursuz değildi ve tamamlanmışu2026

İnsan hakları ve özgürlükler kapsamında yapılacaklar sonlandırılmış yahut bitmiş de değil!

Son on yıldır atılan adımlar, gelecekteki çok daha büyük adımların habercisi.

30 yıldır akan kanın durdurulması için devreye giren irade, Alevi kardeşlerimiz için devreye girmiş durumda.

Aleviliğin, din dersi kitaplarında yer almasının ardından akamete uğramış "Alevi Açılımı" şimdilerde yeniden ve eskisinden daha büyük bir heyecanla aktifleştirilmiş durumda.

Alevi dedelere maaş bağlanmasından, üniversitelerde Alevi kürsüsünün kurulmasına; Alevi gençlerin eğitiminden, cemevlerinin devlet ve belediyeler tarafından desteklenmesine kadar bir yığın radikal karar gündemde.

Üçüncü köprüye Yavuz Selim isminin verilmesine alınan Alevilere ise bunun iç politikamız üzerinde emelleri olan bazı komşularımıza verilmiş bir mesaj olabileceği ihtimalinden bahsetmek lazım belki de...

Hükümetin bütünleştirici ve birleştirici açılım çalışmaları öncelikle, Alevilik kimliğini kabul etmesi, değer vermesi açısından anlamlı. Şimdiye kadar bir tür istenmezlik ve görülmezlik durumunda kalmış olan Aleviliğin bundan sonra farklı bir sürece gireceği kesin!

Bu açılımlar iyi, hoş da insan bazen, başörtüsü açılımı ne zaman acaba, diye düşünmeden edemiyor.

Hala kamuda çalışamayan, seçilme hakkını elde edememiş, haklarında yasal bir özgürlük düzenlemesi yapılmamış başörtülüler olarak aklımıza geliyor işte...

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının sene-i devriyesinde boynu bükük duran başörtülüler kendileri için seçilme hakkının ne zaman verileceğini, kamuda var olabileceklerini merak edebiliyorlar tabii!

Bazı alanlarda, ortamın esnekliğinden sahip olunan serbestiyete ilişkin yasal düzenlemeler ne zaman yapılacak diye düşünebiliyorlaru2026

Başörtülülerin eşlerinin iktidarındaki psikolojik rahatlama dışında başka şeyler de arzu ediyor bu kadınlar ve kendi içlerinde hep bu türden soru işaretlerine, ümitler eşlik ediyoru2026

twitter.com/sabihadogann