Başörtü-lü-ye iade-i itibar
Başörtüsü sorunu çözülsün artık diyenler de, başörtülülere imtiyaz var diyenler de eş zamanlı yaşayıp konuşanlar. Şöyle bir düşününce ikilem yaşıyoruz doğrusu! Hatta bazen bu iki ayrı iddia sahipleri o kadar kesin kanaatler serdediyorlar ki, kendi bildiğimizden şüphe eder hale geliyoruz!
Başörtüsü sorununun uzun zamandır inançlı/mütedeyyin kesimin en büyük problemlerinden biri olduğu tartışılmaz. Yakın tarihimiz, başörtülünün karşılaştığı kıyımın örnekleriyle dolu. Bunun hala devam ettiği de u2013azalmasına rağmen- biliniyor.
Son uygulamalar, manevralar bazı alanlarda başörtülüye nefes aldırmış olsa da hiç kimse bunun tamamıyla ortadan kalktığını söyleyemez. Ancak başörtülünün yaşadığı psikolojik rahatlamanın boyutu ise, ölçülemez.
Psikolojik rahatlama, fiziksel rahatlamayı beraberinde getirir mi, ya da onun yerine geçer mi, dillendirmesine, "evet" diyecek değilim. Lakin, bunun verdiği tesirin hiç de yabana atılmaması gerektiğini ekleyebileceğim.
Başörtülülerin adım bile atamadığı çokça alan var kuşkusuz. Tesellimiz, en azından üniversitedeki kızlarımızın rahatlaması. Bu, iş bulma aşamasındaki sıkıntıları giderecek değil, ama dedim ya, bizimkisi bir avuntuu2026
Halihazırda hukuk, siyaset, kamu görevlerinde sürmekte olan yasağa özel sektördeki sınırlama ve kısıtlamaları da dahil etmemiz lazım. Piyasada, -birilerinin iddia ettiği gibi- özel sektörde başörtülü elemanı işe alan ihaleyi kapar, resmi prosedürleri kolayca aşar uygulaması yok.
Hatta çoğu -eşi/kızı başörtülü olan- kişinin, imajlarını koruma, genele hitap etme, kimseleri ürkütmeme, yarın bir gün zaman ne gösterir durumlarına hazırlıklı olma, kişisel/nefsani arzularına yenik düşme gibi bir yığın sebeple açık kadın tercih ettiği görülür. Kimi zamansa söz konusu zevatın, işe aldıkları elemanların dikkat çekecek şekilde frapan giyimli, abartılı makyajlı, rahat davranışlı olduğu dikkat çeker.
İktidarın oluşturduğu yumuşak havaya rağmen, hala, iş görüşmelerinde başörtülü oldukları için reddedilenler, görüntüsel etkiye bağlı imaj kaygısından istenmeyenler deu2026 Sahip oldukları işlerini örtündükten sonra kaybeden çok sayıda kadının varlığı da, bu tezimizi doğrulamakta.
Ortamda, başörtülülerin lehine bir rüzgar esiyor gibi görünse de, muamelatta bunun her alan ve ortam için söylenemeyeceği kesin. Umudumuz var elbet, gidişatın bir gün bu tür uygulamaları tarihimize düşen kara lekeler olarak kaydedeceğine de inanmaktayız.
Lakin, başörtülüler cephesinden olaylar böyle yorumlanırken diğer tarafta panik havasının hakim olduğu sezilmekte. Görmek istemesek de başörtüsüyle, sistemin varlığını ya da yokluğunu ilintilendiren bir bakış açısı mevcut.
Bunun dışında, daha radikal düşünüp daha derin korkular yaşayan ayrı bir bakış açısından da bahsedebiliriz. Başörtüsünün serbest olmasının ardından tüm kadınlara kapanmaları dayatılacak korkusunu yaşayan bir sınıftan.
Bizlere saçma gelebilecek, tebessüm ettirebilecek bu düşünceler, bazılarının emin oldukları arasında. Bunları absürt bulanlara karşın, buna inananlar olduğu da bir gerçek.
İşte kimilerinin, sistemin savunulmasında son kale olduğuna inanmaları, kimilerinin de sonra sıra bize gelecek korkuları, başörtüsü yasağını savunmalarına yol açıyor. Aslında burada yaptıkları, kendi özgürlüklerini koruma adına diğerlerinin özgürlüğünü engelleme anlamına gelebilir. Diğer doğrulara karşı kendi doğrularını tercih anlamınau2026
İki tarafta tablo böyleyken, başörtüsü yasağının kalkması artık bir gereklilik haline gelmiş durumda. Hem de ivedilikle yapılması gereken icraatlar içerisinde yer alıyor.
Bu, yasağı savunanlara rağmen de yapılabilir, onlar ikna edilerek sürecin içerisine dahil edilerek de. Bunun çok kolay olmadığını savunanlar olacaktır elbet. Ama mühim olan sabit fikirli olmayan, mantıklı önermelere kapısını açık tutan kişilere ulaşarak korkularının giderilmesi. Özellikle basın ayağındaki kişilerin bu yönde endişeleri olanların kaygılarını gidermeye yönelik mesajlar vermesi önemli.
Çünkü bazı insanlar, bir süre sonra zorla kapatılacaklarına gerçekten inanıyorlar. Şimdiden çokça, özel sektörde başörtülü olmadığı için iş bulamayan kalifiye eleman hikayeleri anlatılmaya başlandı. Doğru ya da değil, bu tür anlatılar diğer kesimin korkularını beslemekten başka bir işe yaramayacaktır. Beslenen korku, savunma mekanizmasını harekete geçireceği için abartılı ve dizginlenemez bir cesarete de dönüşebilir. Fikirsel ayrılıklar, ayrıştırmaları doğurabilir. Oysa ötekileşen ve ötekileştiren olma durumları, geri kalmış ülkelerin sorunları. Zaten ben, bir gün çocuklarımızın, bu günleri anlatan yazıları okuduklarında çok gülecekleri inancındayımu2026
