Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2962.89
BIST 100
9600.64
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2018

Başkanın BM de verdiği mesaj

Birleşmiş Milletlerin son toplantısına damga yine başkanımız tarafından vuruldu. Bu öyle bir damga ki izini silmek mümkün değil. Bu acı ve açık gerçeklikten olsa gerek BM ye alternatifler aranmaya başlandı.

Amerika bu şekilde aymazlıkta ısrar ede dursun. Dünya mazlumlarının ahı üzerinde olduğu sürece ne iflah olur ne de ıslah olur. Bu saatten sonra sonunu başlatan süreci engelleme şansına da sahip değil. Zaten öyle bir niyeti de yok.

Başı Lah taşına değdiğinde uyanmasının da çökmesini engelleme şansının olmadığını düşünenlerdenim. Gücü ve kudret bir yere kadar işe yarasa da hak hukuk ve adalet gibi garnitürlerle tatlandırılmadığı sürece sahibine acı yaşatmaya mahkûmdur.

Başkanımız BM’deki tarihi konuşmasında dünyanın mazlumlarına başlarını dik tutmalarını telkin ederken, halkına ve dünya mazlumlarına zulmedenlerin gözlerinin içine bakarak bu böyle gitmez ve de gitmeyecek dedi.

Mazlumların tükürüklerini yağmur sananlar erde geçte bunun bir yağmur olmadığını anladıklarında korkarım ki, geç kalınmış olunmaz.

Beden dili

Son günlerde yaşadıklarımıza bir bakar mısınız­? Her kafadan bir avaz çıkıyor. Ağzı olan ulu orta konuşuyor. Herkes allame kesilmiş. Kimse haddini bilmiyor. Adam kılıklı cüssesi iri, ismi toplumda malum bir sürü yazarçizerde maalesef son günlerde yaşadığımız bu akıl mantık dişi sürece destek oluyor. Yangına benzin taşıyor. Akıl ve mantıkları sanki dumura uğramış.

Bir gün önce savunduğu değerleri ertesi gün unutan bir toplum olduk sanki. İnsan ilişkilerinde konuşulan dilden çok daha etkilidir beden dili. Çünkü bu dil insanın ne mal olduğunu da ortaya çıkartıyor. Toplumsal olaylarda duruş ve tavırlarımız kalitemizle ilgilidir. Beden dili bu kaliteyi her yönü ile ölçerek kaç paralık adamlar olduğumuzun anlaşılmasını sağlar. Beden dili sanki bir kuyumcu terazisi gibidir.

Üzerinde yaşadığımız topraklarda yaşanılan tarihi gerçekleri bilmeden olup bitenleri yorumlamak sanırım bizi zor durumda bırakır. Kelli felli insanların son günlerde yaşadıkları mahcubiyetin sebebi de bu cehalet olsa gerek. Ağızları laf yapsa da beden dilleri ile kalitesiz olduklarını haykırıyorlar.

Tarih mirasımız bize dedelerimizden kaldı. Dedelerimiz bu topraklarda birlik ve bütünlük içerisinde yaşamayı becermişler. Fitne fücur ihanet münafıklık o zamanda bu birliği bazen tehdit etmiş.Ama ortak akıl orta yolu hiç şaşırmamış.Din olgusu o zamanlar hep bu yolu aydınlattığı için yolunu şaşıran insanlar bu ışığı takip ederek doğru yolda olmayı becermişler.

Son yüzyıla bu gözle bakılırsa oyun içinde kurulan oyunlar İslam ümmetini nasıl tar umar etmiş daha net görülüyor.İngiliz oyunu bu oyunların en acımasız ve çetrefilli olanı.Diğerleri de bunu takip ederek adeta bu toprakları oyun alanı haline getirmişler. Lawrensleri fosforlu imamları unutarak günümüzü aydınlatmaya çalışırsak bizde oyunun bir parçası oluveririz.

Halifelik müessesesinin ilgasına bu gözle bakabilirsek bugün kendini halife ilan edenlerin ağa babalarını daha yakından tanıyabiliriz. Ya da ülkemizin doğusunda güçlü bir çimento vazifesi gören din olgusunun nasıl etkisiz hale getirildiğini iyi tahlil edersek bugünkü çürümüşlüğü daha iyi anlarız.

Örnekler o kadar çok ki, hangi birini paylaşacağım inanın zorlanıyorum. Özellikle yakın tarihi bilmeden bu toprakları bize miras bırakanların tarihi misyonunu bilmeden konuşanlarımız çok olduğu için bir türlü işin içinden çıkamıyoruz. Kör insanın fil tarifi gibi tuttuğumuz yerinden fili tarif eder olduk. Kılavuzlarımız karga olmamalı. Maharetli retoriklerin dümen suyuna düşmemeliyiz.

Son birkaç gündür yaşadıklarımızı azıcık geriden takip eder ve izini kaybetmeden iyi sürersek yanılma payımız azalır. Kurtlar hep sisli havayı seviyor. İşini bu havalarda daha çabuk bitirdiğinden olmasın sakın. Kurda kuşa yem olacak kadar akıl daneler olmayalım lütfen. Kulaklarımıza gelen her habere yem olmayalım. Gözlerimizle gördüğümüz her olaya ram olmayalım. Rabbimizin verdiği aklı ferasetimiz ve izanımızla iyi kullanalım. Duyguların esiri olmadan yaşanılanları iyi tahlil edelim diyorum sevgili dostlar. Yoksa bizi parçala böl yut ile yok edecekler. Daha önce bu taktikle on kat bizi küçültenler şimdi bir kat daha küçültmenin planını uyguluyorlar.

Çok şükür ki eski Türkiye’de yaşamıyoruz. Eğer eski Türkiye’de yaşıyor olsaydık bu satırları bile yazmakta zorlanırdım. Yeni Türkiye’de yok yok edebiyatı yapanlara aldanmayalım. Onlar tarih oldular artık. Bu tarihi gerçeklerden de ders çıkartalım. Ülkemizi idare edenler Rabbimizin izni ile bizi bu zor ve çetrefilli yollardan sahili selamete çıkartacaklar inşallah. Yeter ki gölge etmeyelim. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.