Başkan Erdoğan’la 18 yıl
Türkiye’nin demokrasi ve ekonomi yolunda kat ettiği mesafenin en somut sonuçlarını koronavirüs ile mücadele döneminde görme imkânı bulduk. Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldığı salgın sürecini Türkiye, hem sağlık alt yapısıyla hem güçlü tedarik zinciriyle hem de kamu güvenliği bakımından örnek bir şekilde göğüsledi. Bu tablo Türkiye’nin son 18 yılda sağlığın yanında eğitimde ve adalette, güvenlik ve sosyal desteklerde, ulaşım ve enerjide, tarım ve sanayide geldiği seviyenin işaretidir. Salgın sonrası yeniden şekillenecek küresel siyasi ve ekonomik düzende, Türkiye’nin hedeflediği yere ulaşmasında alt yapı yatırımları muhakkak ki daha hayati öneme sahiptir. Türkiye’yi bu seviyeye getirmek için 18 yıldır gece gündüz demeden çalışıp çabalayan, vesayetçilerin tuzaklarından, darbe girişimlerinden, ekonomiyi hedef alan saldırılardan, sınırlarımıza yönelik tacizlere kadar nice mücadeleler vermiş, badireler atlatmış bir Başkan Erdoğan var.
****
Başkan Erdoğan, Türkiye’yi imar ve inşa yolunda attığı her adımda sürekli engellemelerle karşılaştı. Yapılan her iş sürekli muhalefet tarafından yargıya taşındı ya da mesnetsiz iddialarla linçe tabi tutuldu. Ancak hükümet bunlara rağmen kararlılıkla yoluna devam etti. Ülkemize eser kazandırmayı, alt yapı yatırımlarını geliştirmeyi, dev projelerle sanayiyi geleceğe hazırlamayı sürdürdü. Elbette bu süreçte küresel düzeyde kimi sıkıntılarla da karşılaşıldı. Örneğin 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik kriz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kasıp kavururken, Başkan Erdoğan bunun Türkiye’yi teğet geçeceğini söylemişti. Felaket tellalları o dönemde de millete karamsarlık aşıladı. Ama sonuçta Türkiye, 2010-2011 yıllarında % 8,5 ve % 11’leri bulan büyüme rakamlarına ulaşarak krizin Türkiye’yi teğet geçtiğini ispatladı. Gezi olayları, 17-25 Aralık ekonomik darbesi, hendek ve çukur olayları, sınırlarımıza dayanan terör saldırıları, FETO’cu hainlerin 15 Temmuz darbe girişimi yine ekonomimizin hızını bir miktar yavaşlattı. Ancak yılmadık, direndik, daha çok çalıştık, daha çok mücadele ettik. Nitekim 2017’de % 7,5’lik büyüme rakamına ulaşıldı. Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe Türkiye’ye yönelik saldırılar, Türkiye’nin önünü kesmek için yapılan girişimler de arttı.
****
6 Ağustos 2018’de ekonomimiz döviz spekülasyonu üzerine kurulu bir saldırıya daha maruz kaldı. Bu saldırı karşısında, sanayicisi ve esnafıyla, çiftçisi ve ihracatçısıyla daha çok çabaladı ve 2019 yılının son çeyreğinde % 6’lık büyüme oranına ulaşıldı. 2020’nin ilk çeyreğinde Mart ayının önemli bir kısmını salgınla mücadeleyle geçirmemize rağmen % 4,5’lik bir büyüme elde edildi. Eğer Mart ayında salgının hiçbir etkisi olmasaydı 1 veya 1,5 puan daha büyüme oranı elde edilebilirdi. Tüm bu yaşadıklarımız, Türkiye ekonomisine olumsuzluklara ve badirelere karşı adeta bağışıklık kazandırdı. Salgın sürecinde vatandaşların sağlığının yanında ekonomimizin de kazanmasına önem verildi. Alınan önlemlerin etkileri Mayıs ayıyla görülmeye başladı. Devletimizin destekleri ve özel sektörümüzün gayretleriyle ekonomimizin toparlanma sinyalleri oldukça güçlü geldi. Salgına rağmen yatırım cephesinde sevindirici gelişmeler oldu. Kurulan yeni şirket sayısı, Mayıs ayından bir önceki aya göre % 22 oranında arttı. Borsa yeniden yüz binlerin üzerine çıkarak 115 bin bandına dayandı. Haziran başından itibaren konut ve otomobil sektöründe hareketlilik hız kazandı.
****
İhracatçılarımız hem mevcut pazarlarını güçlendirmek hem de yeni pazarlar bulmak için yoğun bir gayret içinde. Merkez Bankası döviz rezervi yeniden 93 milyar doların üzerine çıktı. Ticari ilişkilerimizin yoğun olduğu ülkelerle yerel para birimiyle karşılıklı ticari anlaşmalar yapıldı. Böylece Türk Lirası, dünya çapında itibarlı ve istikrarlı bir para birimi haline geldi. Sanayiciden esnafa, sanatkârlardan gençlere kadar her kesime yönelik kapsamlı destek paketleriyle ekonomiye adeta can suyu verildi. Normalleşme sürecinde dünya ekonomilerine oranla ekonomimiz daha hızlı toparlanıyor. Haziran ayında ekonomi güven endeksinde yaşanan artış toparlanmanın seyrinin pozitif yönde olduğunu gösteriyor. Diliyorum bu yılı beklentilerin üstünde bir noktada kapatacağız. İnşallah ülkemiz bu süreçten de hızlı bir şekilde çıkacak. Daha önce olduğu gibi eski büyüme oranlarına ulaşacaktır.