Başkan Erdoğan ve yeni Türkiye
Fatih Camii'nde Cuma namazını kılıp çıkmıştı,
Hakkında verilen 10 aylık hapis cezası vardı ve cezasını çekmek üzere yolculuyordu onu İstanbul.
Yüzbinleri bulan İstanbullu dua ve tekbirler eşliğinde onunla yürüyordu. Kimi zaman da sloganlar atılıyordu:
"Türkiye seninle gurur duyuyor."
Yanında hiçbir zaman onu yalnız bırakmayan saygıdeğer Hanımefendi vardı.
Gözyaşları ve dualar İstanbul'dan bütün ülke sathına dalga dalga yayılıyor, diğer vatandaşların dualarıyla, gözyaşlarıyla yoğruluyordu.
Ama İstanbul'a -şimdilik- veda etme zamanıydı.
Pınarhisar'a vardı.
O da ne?
İstanbul gibi içten bir Pınarhisar vardı karşısında, aldı mikrofonu metanetin, asaletin sesini duyurdu dünyaya:
"u2026Bilhassa iyi hukukçular olmak için çok iyi çalışınu2026" diyordu katledilen hukukun üstünlüğünü ancak çok iyi hukukçuların sağlayacağını bile bile.
"u2026 Şu ana kadar halkımızın verdiği mesaju2026" diyordu. Millet onun rehberi idi çünkü, milletin ferasetini her zaman takdir etti. Ve milletinden gelen mesaj(lar)ı daima pusula kabul etmiştir.
"Erdemli,
Faziletli,
İlkeli siyaset yapmaku2026" diyordu konuşmasının devamında. Türkiye öyle bir ülkeye dönmüştü ki fazilet sadece bayan, erdem erkek ismi olmuş, ilke ise sözde kalıyordu.
Sonra duygulandı, "Hakkınızı helal edinu2026 Ben sürekli dualarımla yanınızda olacağım, ama beni de dualarınızda unutmayınu2026" demişti oracıkta.
"Sizlerden tek istirhamım şu olacak:
Farklı siyasi partilerin, kuruluşlarının önünden geçerken 'yuh' yerine gayet sakin, vakur ve her zamanki onurunuzla geçinu2026" diyerek kimseye benzemeyiz, bozguncu olmayız demek istiyordu.
Çünkü aldığı terbiye, kazandığı dava bilinci insanlara hak ile hakikat ile gidilirse onları ikna edebileceğine, onların gönlünde güzel bir yere sahip olacağına inanıyordu Recep Tayyip Erdoğan.
Evet,
Dün Türkiye Devlet Başkan'ı olarak ilk sabahına uyanan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın mücadelesinin özetinin özetinden alıntılarla yazımıza başladık.
Yıl: 1999, Diyarbakır DGM, Milli Eğitim Bakanlığı'nın tavsiye ettiği bir şiiri okudu diye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'a 10 aylık hapis cezası vermiş ve cezası ertelenmediği için de Pınarhisar Cezaevine gönderilmişti Sayın Erdoğan.
Dört ay kaldı Pınarhisar'da. Söz vermişti: "Ben burada dersime iyi çalışacağım" demiş ve iyi çalıştığı sonraki süreçlerde anlaşılmıştı.
O günlerde manşetler kirletmişti ortalığı:
"ARTIK MUHTAR BİLE OLAMAZ!"
"TAYYİP BİTTİ!"
"ÖMÜR BOYU SİYASET YASAK!"
Ve
"28 ŞUBAT BİN YIL SÜRECEK"
Diyorlardı, ama bunlar her şeyin sahibinin Allah olduğuna, Allah'ın 'planı'nda asla bir sapma olmayacağına inanmıyorlardı.
Ağlayıp sızlamadı, kaçmadı, Müstekbirlere sığınmadı. Kendisine büyük haksızlık yapılmış olsa da cezasını çekip çıktı hapisten Sayın Erdoğan.
Erdoğan siyasete döndü hem de cezaevinden çıktıktan 2 yıl sonra Genel Başkan oldu.
Bundan 1,5 yıl sonra Başbakan oldu,
Ve cezaevine girdikten 15 yıl sonra Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhurbaşkanlığından önce başlayan ve günümüze kadar devam eden uluslararası saldırıları göğüslemesi, tarihin tanıklığıyla başarılı bir liderlik örneğidir.
Bu sebepledir ki 24 Haziran seçimlerinde millet onu Türkiye'nin ilk Başkanı yaptı.
Evet, artık Türkiye Başkanlıkla yönetiliyor.
Ve Recep Tayyip Erdoğan Devlet Başkanı.
Pazartesi akşamı açıklanan kabine aslında bir iktidar değişikliği değil, bir paradigma değişikliğidir. Zira Başkanlık Sistemi 'Eski Türkiye'yi geride bırakıp, YENİ TÜRKİYE ile tarih sahnesinde yoluna devam etmek demektir.
Tam bağımsız, bölgesinin ve dünyanın güçlü ülkesi olma yolunda yürüyen Türkiye, kamburlarından kurtulup tarihine, medeniyetine layık bir ülke olmayı hak etmişti.
Allah mahcup etmesin.
Bu süreçten sonra Türkiye artık tamamen normalleşmeyi bekliyor. Hiç kimse sahip olduğu farklılıklardan dolayı endişe taşımamalıdır. Herkes "öteki"liğin bir sorun değil, aksine zenginlik olarak kabul edildiğinden emin olmalıdır. Bundan şüphe duyanların bütün endişelerini giderici adımlar süratle atılmalıdır.
Biz de bundan böyle yazılarımızda hakkaniyetten ayrılmamak şartıyla daha eleştirel olmalıyız. Beş-altı yıldır uluslararası saldırgan güçler Sayın Erdoğan'ı eleştirmemize izin vermiyordu. Halbuki adam akıllı eleştiri her daim daha iyiye ve daha doğruya ulaştırıcı özelliğe sahiptir. Ama biz tam eleştirecek bir konu bulduk derken, ülkeye ve Sayın Erdoğan'a alçakça saldırıların devam ettiğini düşünüp bu süreçte, bu şartlarda tek umut olan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmek haksızlıktır diyerek eleştirimizi erteliyorduk.
Unutmayın, hakkaniyete yaslanan eleştiri, tavsiye dinimizin emridir.
Emr-i bi'l ma'ruf, nehy-i ani'l münker budur.
Şimdi bütün saldırıların ardından Türkiye yeni bir dünyaya "selam" verdi. Bu yeni bir tarihin yazılacağı anlamına geliyor.
Allah bu milletin boynunu bükmesin,
Bu ülkeye saldıranlara fırsat vermesin.
Adaletin, hakkaniyetin bütün nüveleri ile her Bir ferde kamilen ulaşmasını Rabbülalemin nasip eylesin.