Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2964.24
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Nisan 2022

Başkalarının kıyametine seyirci kalma!

Eskiden her insan, gerek kırsalda gerek kentte her damla terin, her güzel ahlak tavrının ne anlama geldiğini yaşayarak öğrenir, bilirdi. Hiç kimse bir başkasının malına, canına, namusuna kolayca göz dikmezdi. Göz dikenler olsa da bugüne nazaran sayıca çok azdı. İnsanoğlu bunların kıymetini ve bu kıymetlerin hafifsenmemesi gerektiğini mükemmele yakın bilirdi.

Sürekli olarak maddi ve manevi bir şeylere ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaçlarını en yakın akraba ve komşusunda arar, bulur ve karşılardı. Çağ ilerleyip zaman ve mekân değişip insanlar ihtiyaçlarını çok hızlı ve kolayca giderdikçe, nefslerini dengede tutan zorlukları yendikçe nefslerine/arzularına doğru hızlı bir geri dönüş yaşadılar.

İyi olan ve güzel ahlakı yaşayan insanlar, zamanla kendi arzuları, heva ve hevesleriyle benzerleştiler. Başkalarının en küçük sıkıntısını, derdini düşünen insanoğlu, bugün çirkin ve kötü işlerde başkalarının kıyametine köpüklü kahve içerek bakıyor. En insaflısı ise kötü ve çirkin işi görmesine rağmen kalben buğz ederek sadece vah vah diyor.

Aslında bir başka insanın başına gelen dert ve sıkıntısına vah vah kelimeleri ile buğz etmek; o kötü ve çirkin işi, eli ile düzeltmekten geri durup komşusunun/yakınının derdini bertaraf ederek onu iyi hale getirememek, insan nefsinin kendi vicdanını rahatlatmak için başvurduğu en vahşice bir yoldur.

İnsanlar belki farkında değiller. Fakat yeryüzünün en acımasız düzeni, nefsin azgınlığında dünyayı izlemekle, kötü ve çirkin işlere sessiz kalmakla olur. Herkes görür, herkes bilir ama sadece birkaç kişi, birkaç bin kişi yanar. Kötü ve çirkin işlere maruz kalan yani daima ateşin düştüğü yer yanar.

Sorunlar, sıkıntılar ne zaman bütün insanları kuşatır, kötü ve çirkin işlerin çamuru herkesin üstüne sıçrar, o zaman herkes avaz avaz bağırmaya başlar. Söylenecek tek söz vardır. “Siz ve biz hep beraber bir ahlak gemisindeydik. Gemi birden su almaya başladı. Alt kat yolcuları suda boğulurken, siz yukarıdakiler ya kahkahadan ya bol yemekten ya da çirkinlik ve kötülüğe sessiz kalmaktan boğuluyordunuz. Ne zaman ki üst kat, sizin olduğunuz kat sulara gömülmeye başladı, avazınız çıktığı kadar bağırmaya başladınız.”

İnsanlıklarını ve bir kötülük, bir çirkinlik gördüğünde eliyle düzeltme ahlaklarını alt katlarda bırakıp, nefsinin arzularını üst katta tutanlar, bir gün sıranın kendilerine geleceğini hiç mi akıl etmemiş, hiç mi düşünmemişlerdir?

Çirkin ve kötü işleri eli ile düzeltme hasletini kaybeden, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün ama mutlaka kendi ahlakını da kaybeder. İnsanlığını kaybeden, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün ama mutlaka bir gün kendi canını da kaybeder.

İnsan ve güzel ahlak, ayrı ayrı cüzler değil bir bütündür. Bir arada ve beraber düşünülüp anlaşılmalıdır, buna göre muamele görmelidir. Güzel ahlak, mutlak olarak ortak akıl ve ortak vicdanın kabul ettiği ve ortak gayret ile kötü ve çirkinlikten uzak yaşanan ve bunları el ile düzelterek yaşatılan yürekli bir iyiliktir. Bir insanın sorunu, derdi, kötü ve çirkin ameli ahlak sorunu olarak görülmedikçe, ne insan yaşar, ne güzel ahlak yaşar.

Herhangi bir çirkin ve kötü amele sessiz kalış, insanın bindiği ahlak gemisinin duvarlarında bir çivi deliği, bir mıh deliği açar. Bu delikler çoğaldıkça geminin su alması ve batması haktır. Herhangi bir çirkin ve kötü amel görüldüğünde onu el ile düzeltmeye çalışmak, ahlak gemisini her zaman dipdiri ve istikamet üzere yol alır kılacaktır. Böylece insan ve güzel ahlak yaşatılacak, yaşatılmazsa eğer yeryüzünde yaşanacak cehennemden sonra bir de gerçek cehennem kalıcı adres olacaktır. Bundan kurtulmanın yolu, başkalarının kıyametine seyirci kalmadan çirkinlik ve kötülüğü eli ile düzelterek güzel ahlak yaşayabilmektir. O yüzdenel ile düzeltme hasleti ve güzel ahlak böyle anlaşılmalı, böyle yaşanmalıdır.