"Başka konu mu bulamadınız, bize ne CHP'den Serdar Bey!"
Katıldığımız canlı yayınlarda mutlaka “CHP’deki koltuk kavgası” geliyor gündeme.
Kemal Kılıçdaroğlu koltuğu
kaybeder mi, Ekrem İmamoğlu’ndan bir numara çıkar mı, Özgür Özel tavşan aday
mı, filan!..
Buradan bütün programcılara vermek
istediğim bir mesaj var:
“ Sokaktaki vatandaşı zerre
ilgilendirmiyor CHP’de nelerin olup, nelerin bittiği!
CHP’ye oy verenler dâhil, CHP’den
ümidi çoktan kesmiş durumdalar.
Kemal Kılıçdaroğlu yapıştığı
koltukta kalmaya devam etmiş ya da bir şeyler olmuş, oradan gitmiş…
Yerine İmamoğlu gelmiş, Bedri
Baykam gelmiş, voleybolcu Ebrar gelmiş, tavşan aday gelmiş, kimsenin umurunda
değil!
Bütün genel seçimleri kaybetmiş
bir partinin bu kadar konuşulması neye yarar?
Sokaktaki vatandaşın başında bu
kadar mesele varken, sabah akşam CHP konuşmanın ne mânâsı var!”
*
İlgililere bu mesajı verdikten
sonra “Niçin böyle yapılıyor?”a gelelim.
İktidara yakın medya organları,
“Ortada kuyu var, yandan geç!” taktiğini uyguluyorlar.
Netameli konulara girmektense, koltuk kavgasındaki CHP’yle “dalga” geçmek iyi
geliyor.
CHP alanı, rahat alan.
Kaptır gitsin!
“Fondaş” ya da “Candaş” takımına gelince…
Onlar da, CHP'nin başında
"işlerine gelen kişinin olması" için uğraşıyorlar, özeti bu.
Sokaktaki vatandaşın dertleri
zerre umurlarında değil.
Ara sıra “zam” muhabbeti yapsalar
da, odaklandıkları mevzu CHP’deki koltuk kavgası.
CHP’de aynı yolun yolcusu olan
birileri koltuk savaşında, istiklâl ve istikballerini ismi geçenlerden birine
bağlayanlar bu savaşta pozisyon alıyorlar.
Peki…
Sokaktaki vatandaşa ne bunlardan?
Sabahtan akşama kadar CHP
konuşsan, neye yarayacak?
Vatandaşın CHP’yle ilgili tavrı
belli.
“İktidar değişmiyor nasılsa” diyerek yerel seçimlerde SHP’lileri,
CHP’lileri işbaşına getirdiği oluyorsa da…
Genel seçimde asla yetki vermiyor.
Yüzde 20’lik bir kesim var, “biat”
etmiş CHP’ye, her ne olursa olsun oyunu oraya verecek.
CHP, İstanbul, Ankara ve başka
büyük yerlerdeki yerel seçimleri kazanabiliyorsa, bu durum, büyük ölçüde “iktidarı uyarma” motivasyonuyla
gerçekleşiyor.
Ak Parti, hem aday, hem belediye
meclis üyelikleri tercihlerinde, hem de seçim propaganda sürecinde vahim
hatalar yaparsa bir de, CHP yerel seçimden “başarıyla” çıkabiliyor.
Bunun ötesi yok!..
Bakın, “CHP yazmayalım,
konuşmayalım” dedik, buraya kadar yine CHP ile geldik.
Ne yaman çelişki!..
Okuyucum bana yine çatarsa…
“Dışarıda
Türkiye’nin başına ne çoraplar örülüyor.
Kıbrıs’ta, ABD, BM üzerinden alenen tehdit ediyor…
Dünya açlık tehdidiyle karşı karşıya…
Çok zorlu bir kışa hazırlanıyoruz, hatta hazırlanamıyoruz!
Emeklinin durumu malûm… Zengin çok daha zengin, fakir çok daha fakir
oluyor. Boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor, nüfus hızla yaşlanıyor ve bir
süresiz nafaka meselesini bile hal yoluna konulamıyor. Her Aile Bakanı, göreve
gelmesinden kısa bir süre sonra, ‘Süresiz Nafaka’ meselesi önemli, vesaire
diyor ama, sonuç alınamıyor. Hatta, Sayın Cumhurbaşkanı bu işin çözüme
kavuşturulacağını söylüyor, yine sonuç çıkmıyor. Tasarruf tasarruf deniyor,
belediyeler kaynakları cayır cayır konserlere harcıyor! Birçok yerde araç
saltanatı sürüyor, belediyelerdeki müdürlerin altlarında bile ‘hizmet’ (!) için (kimbilir kimlerden) kiralanmış araçlar! Bırak onu, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın talimat vermesine rağmen bir ‘sokak köpekleri’ meselesini
bile öylece duruyor! Her gün, vatandaşlarımızın sokak köpekleri tarafından
parçalandığı haberlerini görüyoruz! Manevi
eğitim meselesi malûm…
Sen de tutmuş, bana sabah akşam CHP’den bahsediyorsun! Bize ne CHP’den
Serdar Bey!” derse haklıdır.
Neyine itiraz edeceksin ki
söylenenlerin?!