Başka bir Türkiye yok
Siyasi iklim,
bölgemizde çok fazla ısındı. Batı’nın İran, İran’ın da Azerbaycan sınırında
soyunduğu yeni rol, ateşi alevlendirmeye dönük adımlardan bazıları sadece. ABD’nin
Dedeağaç’a yaptığı yığınak, GKRY ile Yunanistan'ın, KKTC'nin yetki alanlarında
araştırma yapmaya hazırlanması ve PKK/YPG’nin Suriye-Irak hattında, DEFAKTO BİR
TERÖR DEVLETİ için desteklenmesi ise ateşin bir yangına evirilmesine RAMAK kaldığının
ispatı… Yani birilerinin yeni döneme, farklı bir dizayn ile girmek istedikleri
gayet açık ilerliyor. Buradaki ÇELİK ÇEKİRDEĞİN de Sn. Erdoğan nezdinde, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olduğu zaten malumunuz. Zira planlarını engelleyen Sn.
Erdoğan’a her taraftan yüklenmeleri ve Devletimizin, üç bir yandan ÇEVRELENMESİNİ
başka türlü izah etmek neredeyse imkânsız…
Bu minvalde
karşımızdaki resme bakarsak, Türkiye’ye dair hedeflerini saymakla bitiremeyiz
maalesef. Bunların içerisinde ise bazıları,
oldukça CAN SIKICI vaziyette… Tıpkı Türkiye’nin kıta sahanlığındaki trilyonlarca
dolarlık enerjiden pay almaması, kendi silahını üretmemesi, ileride ARZI
MEVUD’a dönüşecek bir terör devletine rıza göstermesi, Orta Asya, Afrika ve
Akdeniz’deki planlarından vaz geçmesi gibi… Tabi Türkiye’nin jeopolitik duruşunu,
onlar için kullanması; “Tam Bağımsızlık, Büyük Türkiye…” vb. iddialarından
vazgeçerek, kendilerine boyun eğmesi; en nihayetinde de başarabilirlerse, “Doğu’nun
Ana Vatandan ayırılması”, şeklinde bir niyetleri de var ki KABUL ETMEK MÜMKÜN
DEĞİL.
Anlayacağınız
destansı bir mücadele sergileyerek KOVDUKLARIMIZIN TORUNLARI, 100 yıl sonra
tekrar kapımıza dayanmış durumdalar. Her çeşit enstrümanı denemekten, geri
kalmayacakları da şüphesiz. Nitekim şu meşhur 10 Büyükelçinin, yargı üzerinden
ANKARA'ya parmak sallaması böyle bir şeyi hissettiriyor. Tamda bu dönemde
ABD’nin ülkemizi “GRİ LİSTE”ye alması, akabinde Halk Bank ile ilgili verdikleri
aleyhte karar, Standard & Poors’un kredi notumuzu düşürmesi ve EKONOMİMİZE
DARBE VURMAK ADINA, milyarlarca doları ülkemizden aniden çıkarmaları ise cabası.
İşte hal böyle olunca “TEKER TEKER GELİN” demek, içimizden gelmiyor değil en
hafif tabirle. Fakat hepsinden öte dışardan gelen bu basıncın, içerideki
yansımaları en dikkat çekici kısmı oluşturduğu tartışılmaz konumda.
Mesela
Ülkemizde Kürt kardeşlerimize yönelik hiçbir kısıtlama yokken, “KÜRT SORUNU”
başlığı altında sahaya inilmesi bunun ilk işaretlerini verdi. Sonrasında da
terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizi kast ederek “NE İŞİMİZ VAR” çıkışları,
Mavi Vatan’da kendi ülkelerini suçlayan beyanlar ve 18 EKİM vurgusuyla bürokratlara
ayar verilmesi birbirini kovaladı adeta. Bunu ise TÜSİAD’ın Merkez Bankasına
ilişkin açıklamasıyla, eski günlerini hatırlaması izledi. Fakat bu kesimin; doğalgaz
ile petrol fiyatlarının UÇTUĞU ve marketlerdeki enflasyonun % 30'ları bulduğu
AVRUPA'da, FAİZLERİN SIFIR veya NEGATİF olduğunu unutması hiç normal değildi. Öyle
ki Pandemi sürecinden tutunda, ekonomiyi etkileyen yukarda değindiğimiz onca
sebep mevcutken, üstelikte DÜNYADA şuan ekonomik bir daralma mevzu bahisken, BUNU
SADECE TÜRKİYE’YE MAHSUS GİBİ GÖSTERİLMESİNİN manidar seyrettiği inkâr
edilemez.
Hülasa Devletimizin 100 yıl öncekine benzer, bir İSTİKLAL MÜSAADESİ verdiği aşikârdır. O nedenle Devletimizin, geçen gün 10 Büyükelçi üzerinden verdiği “2. ONE MUNİTE” mesajını iyi okumak gerekiyor. Yakın zamanda ete kemiğe bürünecek olan Türk Birliği ve Afrika kapsamındaki stratejik hamlelerin de, bu manada değerlendirilmesi elzem. Peki, yaşanan süreçte “Akdeniz’de MEB ilan edilir mi” yahut Ege’deki bir-iki adaya, “Ayşe tatile gider mi” derseniz, bunu bilemeyiz elbette. Lakin Sn. Erdoğan’ın işaret ettiği gibi bir K.SURİYE HAREKÂTININ, GÜNEYDEKİ ZİNCİRİ KIRMAYA matuf özelliğiyle önem arz ettiği muhakkak. Ancak ne olursa olsun Devletimizin başarıya ulaşabilmesi için, tüm VATANSEVERLERİN ufak hesaplar yerine, bu MÜCADELEYE GÜÇ VERMESİ oldukça kritiktir. Zira her şey ALLAH’tan aldığı güç ve tarihinin kazandırdığı tecrübeyle, bu Devletin TAM BAĞIMSIZ olmak istenmesi, bizlerin de NELERİ GÖZE ALABİLECEĞİYLE alakalı biçimlenecektir. Buna birkaç ağacın değiştirilmesi sebebiyle sokağı gösteren, Ülkesine darbe yapanlara karşı ise evde kalmayı öğütleyenler ne der, bilemem… Lakin bu Devletin Cumhurbaşkanı’nın; “YAŞADIĞIMIZ SIKINTILAR GEÇİCİDİR. AMA EMİN OLUN ELDE EDECEĞİMİZ KAZANÇLAR NESİLLER BOYUNCA DEVAM EDECEKTİR” açıklamasına itimat edenler, sonuna kadar hazır olmalıdır. Çünkü BAŞKA BİR TÜRKİYE YOKTUR…