Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Haziran 2020

Başarının sırrı inanmaktan geçer

Eğitimci-Yazar SELMAN OKUMUŞ

İçinde emek, gayret, disiplin, özveri, sorumluluk barındıran zorlu bir yolculuğun son dönemecine geldiğimiz bugün sınav arifesindeyken, Rabbim inşallah hamdederek, şükrederek, besmele çekerek çıkılan ve artık sonuna geldiğimiz bu yolculuğu, hayırlı, bereketli ve mübarek eylesin. Kıymetli evlatlarımızın geleceğini, okuyacakları okulları belirleyecek olan bu imtihanı, duayla, esenlikle, anne-babalarının göz nuru olacak, sevince vesile olacak şekilde tamamlamaları en büyük temennimizdir. Eğitim en önemli faaliyetlerden biridir. Sıraya girmek, sırayı beklemek, arkadaşını kendisine tercih etmek, ilmen, fennen, fehmen, vicdanen, kalben, bedenen bütün imtihanlara sabırla göğüs germek sadece çocuğun değil, aynı zamanda anne-babanın ve o evin içinde yaşayan kardeşlerin de sorumluluğudur. Bu yıl sınava hazırlanırken gençler ve aileleri, imtihanın içinde bir imtihan daha yaşadılar. O da zorlu pandemi süreciydi. Evlatlarımız, gençlerimiz, bilgisayar başında ders dinleyerek, soru çözerek daha fazla sabır ve gayret göstererek farklı bir imtihandan da geçmiş oldular.

Türkiye’nin istikbali ve dolayısıyla dünyanın geleceği kıymetli öğrenciler, eğitim ve öğretim alabilmek için girmeleri gereken bir sınavın eşiğindeler şimdi. İlim ve irfanın öncüleri saygıdeğer öğretmenlerin şefkatli ellerine ve gönüllerine teslim edilen çocuklar, anne ve babaların gizemleri ve hayalleridir. Madem hayallerimiz ve özellerimiz, öyleyse çocuklara madde ve mana bir arada verilmelidir. Anne-babalar evlatlarına, öğretmenler öğrencilerine dua ederek, onlara güvenip inanarak destek olmalıdır. Dua, yaratanla aramızda kurduğumuz en kuvvetli bağ ve iletişimdir. Muhakkak ki ebeveynin duası, takdiri ve teşviği çocuğun başarısında çok büyük etkendir. Çocuğun da kendisine güvenmesi, başaracağına, yapabileceğine inanması ve bu yönde dua etmesi, niyet etmesi başarıya giden yolda atılacak ilk adımlardır. Başarının sırrı inanmaktan geçer. Böylelikle temel sağlam atılmış olur. Unutmayalım ki, sadece kendi çocuğumuzun başarısını istemek bizleri bencilliğe götürür. Başkalarının çocuklarına da okumaları için öncülük yapan, kalemine, kırtasiyesine, cep harçlığına destek olan kişilerin kendi çocukları inanın ki daha başarılı olur. Kendimiz için olduğu kadar herkes için istemek, bizlerin ve çocuklarımızın iyiliklerle buluşmasına vesile olur.

Evlatlarımızı ilim, irfan sahibi yapabilmek, eğitim yollarını açık tutmak, bu doğrultuda her daim tam destek vererek yanlarında olmak, geleceklerine ışık tutmak hem ebeveynlerin hem de eğitimcilerin vazifesidir. Her şeyin sahibi yüce Mevla; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Sûresi,10. Ayet) diye buyurarak bilgi ve bilgiliyi ön plana çıkaracak bu ayeti biz kulların bilgisine sunmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tavsiyesi zihnimizde serlevha olacak niteliktedir. “İlmi, beşikten mezara kadar talep ediniz. ”Hz. Peygamber (s.a.v.)’in müjdesi şöyle; İlim, rütbelerin en yücesidir. Bu mertebeye ulaşmak için çok zahmet ve gayret kaçınılmazdır. Zira dünya hayatında zahmetsiz hiçbir rahmet yok. Ancak Rabbimizin merhameti istisnadır.

Hz. Ali (kerremallahü vechehü) buyurur; “Çocuklarınızı yaşayacakları çağın ihtiyaçlarına göre yetiştiriniz.” Hiç eskimeyen ve hep değerli olan büyüklerin ifadesiyle; “Ağaç yaşken eğilir.” Eğitim anne karnında iken başlar, mezara kadar devam eder. Bunun için hayata merhaba diyen çocuklarımız Yaratan’ın bizlere emanetidir. Emanete hakkıyla sahip olmak bize yakışan kulluk bilincidir. Hem dünyevi hem de uhrevi ihtiyaçlarını en doğru zamanda en doğru şekilde kendilerine sunmalıyız. Ebeveyne düşen helâl yemek, helâl yedirmek. Doğru konuşmak, doğru konuşturmak. Ahlâklı olmak, ahlâklı olmasını sağlamak.

İbn-i Sinâ toplumun huzurlu ve refah içinde olması için ahlâklı bireylerden oluşması gerektiğini, iyiliğin ahlâktan geldiğini, ahlâklı olmanın dindar olmanın da bir parçası olduğunu savunur. Aydınlık yarınların tesisi ancak imanı inkardan, ihlası riyadan, tevhidi şirkten, hakkı batıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden, iyiyi kötüden, helâli haramdan ayıran, gerçekleri açıklayan, ilkeli, dürüst ve her isteğinde her hedefinde başka insanların da mutluluğunu gözeten bireylerle şekillenebilecektir. Çünkü insanın fıtratında pozitif duygular vardır ve insanı kötü duygular değil iyi duyguların kullanılmaması yıpratır, hasta eder. Çocuklarımıza sevgiyi, şefkati, vicdanı, hoşgörüyü, ümidi, saygıyı, sabrı ve tahammülü öğretmeliyiz.

Her zaman söylediğimiz gibi, biz bu dünyada doğru bilgiyi aktarmak üzere görevlendirilmiş varlıklarız. Bize düşen vazifeyi ifadır. Çocuklara eğilelim, merdiven olalım, bizden destek alsınlar ki yol alsınlar. Tabii ki ilim bizi ihya etmeli, yaşatmalı, inşa etmeli, yeniden doğuş gibi bizi aydınlığa eriştirmeli.

Anne ve baba eğitim ve öğretime hazır olunca çocukların gelişmesi de o derece mümkündür. Yani yetişkin ve çocuk eğitimi bir arada olmalıdır. Bizi ilgilendiren nokta ise anne ve babanın çocuklarının geleceği ile ilgili sözlü ve fiili dualarıdır. Önce söz söylenmeli ve sonrasında vücut bulacak doğru adımlar atılmalı. Bu nedenle okul, aile ve çevrenin bireyin yetişmesi için temiz ve prensipli kılınması gerekir. Böylelikle ailesinden aldığı erdem, okuldan aldığı prensipler ve cemiyetten kazandığı ahlâk ve nezaket insanı şeytani duygulardan uzak, rahmani duygularla yoğrulmuş, dikkat çeken bir şahsiyet haline getirir. Bu nesillerin yetişme mefhumu ve mefkûresi Yaratan’ın bizlere sunduğu sevap bahanesidir. Bu önemli vazifeyi gönülden sahiplenelim ve yüceltelim inşallah.