Baş Döndürücü Gelişmeler
Yazının
başlığına bakıp hemen, evet Türkiye'de baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor,
demeyin çünkü dünyada bir saatte öyle gelişmelere tanık oluyoruz ki sormayın.
Tabi,
yazanlar için konuların çok oluşunun zor yanları da var; seçme…
Hangi konuyu
yazsam okuyucular için daha aydınlatıcı olur?
Hangi konuya
ihtiyaç var? Vs…
Sadece
Türkiye'de olan biteni yazmaya kalkarsanız en başa almanız gereken husus yine
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Salı günü MHP Grup toplantısında yaptığı
konuşma olmalıdır. Sayın Bahçeli DEM-CHP kışkırtmacılığı ve kayyum atamaları
üzerinde yapılan provokatif eylemlere aldırmadan çağrısını yeniledi:
Öcalan gelsin
mecliste örgüte çağrıda bulunsun…
Herkes alışık
olduğu veçhile Sayın Bahçeli’nin sert sözlerle DEM ve CHP’ye rest çekmesini
beklerken o sorumlu bir devlet adamı olarak kardeşlerin çocukları birbirini
öldürmesin için çağrısını yeniledi. Bu çağrıyı CHP lideri özgür Özel’in
duymazlıktan gelmesi, CHP’nin asırlık kodlarına dönüş olabileceğinin işareti
gibiydi.
Kayyum
atamalarında DEM’in son derece provokatif eylemlerin yanısıra, asla kabul edilmeyecek
derecede yanlış, kışkırtıcı sözler serdetmesi de dikkatlerden kaçmadı.
Mardin’de kalabalığa konuşan DEM Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Şeyh Sait, Seyyid
Rıza gibi toplum tarafından son derece saygı duyulan şahsiyetleri PKK’nin
kurucuları olan Mazlum Doğan, Sakine Cansız gibi sadece PKK yanlılarının
sempati duyduğu isimlerle bir tutması tek kelimeyle hadsizlikti.
Diğer bir
husus atılan bunca hayırlı adımın bize hayır getirmemesi için çalışan FETÖ çorbacıları
da var. FETÖ’nün dışarıdaki CIA maşalarını kastetmiyorum. Mümtaz’er Türköne
gibi “İsrail bize saldırmaz” diyerek
bir anlamda katil İsrail’i temize çıkarmak için çırpınanlardan bahsediyorum:
Yok, Erdoğan’ın tehlikeli hazırlıkları
vardı da Bahçeli bunu görünce hemencecik bu adımı attı(!)
Yok, devlet hükümete karşı(!) … gibi
FETÖ havası kokan sözler sarf ederek ortalığı bulandırmayı hedefliyor.
Açıkça
söylüyorum:
MHP lideri
Sayın Devlet Bahçeli’nin attığı bu değerli adım asla Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’a karşı ya da Sayın Erdoğan’a rağmen atılan bir adım değildir.
…
Bildiğiniz
gibi geçtiğimiz Salı günü ABD Başkanlık seçimleri yapıldı. Seçimler başkan
seçilen D. Trump için bile beklenmedik bir şekilde sonuçlandı. Bu kadar
itilen-kakılan Trump rakibi Demokrat Parti adayı ve el an ABD Başkan Yardımcısı
görevini yürüten Kamala Harris’i adeta ezerek başkan seçildi.
Bu seçimlerde
dikkatlerden kaçmayan bir gerçek de ABD’de yaşayan Müslümanların çoğunlukta
oldukları ve kimisinde ekseriyetle demokrat adayların kazandıkları eyaletlerde
yaşandı. Bu seçimlerde Gazze katliamlarına sınırsız bir şekilde destek vererek
ortak olan demokratlara müslüman Amerikalılar ağır bir ders verdiler. Her ne
kadar Trump’ın İsrail’e muhabbeti bilinse de son 14 ayda yaşanan katliamın
demokratlar tarafından desteklenmesi cezasız kalmadı.
Trump son 4
yılda Amerika'da çok hırpalandı. Mahkemelerin tetikçilik yaptıkları davalarda
Trump zanlı değil, peşinen suçlu gibi yargılandı. ABD tarihinde hiçbir başkana
reva görülmeyen muameleye uğradı Trump. Müesses nizamın istemediği kişi olunca
farklı hukuki teamül ve normlara sahip olmasına rağmen ABD yargısı davası
görülen eyaletlerin tümünde sözbirliği etmişçesine kararlar verdi.
Bu yetmemiş
olacak ki Trump sikaste uğradı hem de üç kere. Ama o yılmadı, çalıştı, çabaladı
yıkılmadan yıktı!
Trump dünya
barışı mı getirecek?
Tabi ki
hayır, lakin bilindiği üzre Amerikalıların refahı ile ilgili siyaset gütmesi
dünyaya nefes alacak kadar zaman kazandırabilir. Bu “nefes” bizleri daha sakin
bir dünyaya taşıyabilir. Çin, Rusya, Gazze, İran, Ukayna, Kuzey Kore, Avrupa
böyle bir nefesle büyük bir şerden çıkabilirler.
Ama Trump’ı
bekleyen ve aciliyeti olan iki konu var:
İsrail’in
soykırım uyguladığı Gazze ve dolayısıyla Lübnan hadisesi.
Rusya-Ukrayna
savaşı.
Amerika
Rusya’yı nasıl durduracağını bilir. Bunu yapmaz ise Ukrayna'yı Rusya’ya
satmaktan başka seçenek kalmaz. Avrupa bu savaşa daha fazla dayanamaz ve
çatlayacak olan AB ABD için de -en azından şimdilik- arzu edilmeyen bir
hadisedir. Bu sebeple Rusya ile anlaşmanın yolları Rusya’nın tehdit kabul
ettiği politikaların rafa kaldırılmasıdır.
Filistin ve
hususen Gazze meselesi Trump’ı çok yoracağa benziyor zira durmasını bilmeyen
İsrail, ona destek olan Avrupa ve Arapların aymazlığı Trump’ı ikilemde
bırakabilir. Yani trump Araplar olanlardan memnun iseler, İsrail de
gidebileceği yere gitsin şeklinde bir düşünceye kapılırsa o zaman çok daha kan
akacak demektir. Bölge zaten barut fıçısı, gözler ABD başkanlık seçimlerine
çevriliydi o da bitti. Şayet bu savaş bitmez ise başka ülkelerin de savaşa
müdahil olmaları kaçınılmaz olur çünkü başka ülkelerin bu savaştan dolayı
hayat-memat sorunu doğuyor.
Trump’ın
seçimleri kazanmasıyla ile birlikte küreselcilerin çok ama çok büyük bir yara
aldığı kesin lakin ABD’de seçimleri kaybettikleri için pes edeceklerini
beklemiyoruz. Bu alanda mücadeleye kan bulaşabilir mi bilmem ama galiba Trump
daha da ileri giderse sadece bir kulakla yetinmeyecekler.
“Deli ama
akıllı” Trump dünya barışına imza atar mı bilmem ama bildiğim o ki tarihte
“deli”lerin akıllılara papucu ters giydirdikleri olmuştur.
Hayırlısı.