Barzani'nin ziyareti ve bölgesel ittifaklar
Tarih, 14 Kasım 2013 basın bültenleri; "Zaman Gazetesi'nden şok manşet" diye duyuyordu haberi. Çünkü o gün Zaman Gazetesi "Eğitime Büyük Darbe" manşetiyle çıkmıştı. Manşet, ileride yapılacak operasyonların işaret fişeği gibiydi. Başbakan Erdoğan ise iki gün sonra Diyarbakır'da gerçekleşecek olan o tarihi buluşmada halklara şöyle seslenecekti; "23 Nisan 1920'de olduğu gibi Türk de, Kürt de, Arap da bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Her yerde eşit haklara sahip olacaklar." O gün,Mesut Barzani'nin üst düzey ağırlandığı, Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses gibi sanatçılarımızın da dahil olduğu bu büyük buluşmada Erdoğan; 100 yıl önce bu topraklarda adeta cetvelle sınırlar çizildi. Ortak tarihimize, ortak medeniyetimize sınır çizemezler." "Biz pazara kadar değil mezara kadar, mahşere kadar biriz beraberiz. Biz aynı toprakların, aynı medeniyetin çocuklarıyız." "Kardeşliğimiz, barışın güçlenmesinden içeride ve dışarıda rahatsız olanlar var. Buna fırsat vermeyeceğiz" diyordu. Barzani ise konuşmasında Türkçe olarak "Yaşasın Türk ve Kürt kardeşliği. Yaşasın barış, yaşasın özgürlük" diye haykırmıştı. Hepimizi umutlandıran tarihi bir sahneydi bu. Zaman ise ertesi günü herkesin yer verdiği bu büyük buluşmayı görmedi. Çünkü FETÖ dershaneler üzerinden hükümete açtığı savaşın planlarını yapmaktaydı!
Buluşmadan bir ay sonra FETÖ planladığı o hain hamlesini yaptı ve 17 Aralık operasyonu ülkenin gündemine oturdu. Hedefte Halkbank vardı. Çünkü Kuzey Irak'tan gelecek yıllık 16 milyar doları bulacak petrol ve 10 milyar dolarlık doğalgazın ücretinin kamu bankası üzerinden ödenmesi formülü gündemdeydi. Ayrıca Hindistan da aylık 1 milyar dolar, yani yıllık 12 milyar doları bulan ödemelerini Halkbank üzerinden yapmayı planlıyordu. Kısacası Halk Bankası'nın hem İran'a yönelik petrol ve doğalgaz ödemeleri hem de Kuzey Irak'a toplamda yıllık 26 milyar doları bulması beklenen ödemelerde aracılık etme ihtimali küresel baronları rahatsız etmiş ve bu meselenin halledilmesi için FETÖ devreye sokulmuştu. Fakat asıl korkulan Erdoğan'ın liderliğinde başlayan çözüm süresiyle birlikte kurulacak olan Türk, Kürt ve Arap ittifakıydı. Yani barış, huzur ve istikrar ortamıydı. Yani hedefte; güçlü, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi politikalarını belirleyen yeni Türkiye vardı. FETÖ, bu yüzden peş peşe operasyonlar tertipliyor ve Erdoğan'ı tasfiye etmenin yollarını arıyordu. Çok şükür Türkiye bu kirli yapının tüm hain emellerini tersyüz etti ve kurulan tuzakları boşa çıkardı. Tüm engellemelere rağmen Riyad, Erbil ve Ankara hattında her geçen gün sağlam ilişkiler geliştiriliyor.
Ne var ki Ergenekon'dan sonra FETÖ'nün de tasfiye edilmesiyle birlikte bu sefer bölgesel ittifakları bertaraf etmek için devreye PKK ve HDP sokuldu. Gladyo boş durmuyor! Bir plan dahilinde barışın önemli aktörlerini tasfiye etmek üzerine vazifelendirilen Demirtaş ve ekibi, aynı anda Öcalan'ı, Barzani'yi ve Erdoğan'ı hedef aldı. Elbette asıl hedef; çözüm sürecidir. PKK'nın yayın organı Özgür Gündem, Erdoğan ve Barzani'nin fotoğraflarını yan yana koyarak manşetten her iki lidere de aynı mesajı veriyordu; "Yine başkan yaptırmayacağız" "Saray Gladyo'sunun zulüm rejimine karşı özyönetim dönemi" Avrupa'daki PKK'lılar, Barzani ile Erdoğan'ın resimlerinin birleştiği pankartların altına "Recep Teyip Barzani" yazarak protesto gösterileri düzenliyordu.
UzayHaber'de Yeni Siyaset adlı programımıza da konuk olan KDP liderlerinden Ali Awni, Kürdistan'da Barzani'ye kurulan komployu bakın nasıl anlatıyor. 2005 yılında muhalifler Kur'an-ı Kerim ve Tevrat'tan da deliller sunarak başkanın parlamento tarafından seçilmesini önerdiler. Öneri kabul edildi ve Barzani ilk seçimde, parlamenterlerin %66 oyu ile seçildi. Aynı muhalifler 2009 seçimlerinde bu sefer 'halkoyu ile seçim olsun' dediler ve seçimlere gidildi. Barzani bu sefer %70 halkoyu ile başkan seçildi. Bugün ise tekrar parlamento seçsin istiyorlar! Buna karşılık KDP'nin, "parlamento mu yoksa halk mı seçsin" şeklindeki referandum teklifine ise sıcak bakmıyorlar. Açıkçası onlar için başkanı kimin seçeceğinin bir önemi yok. Barzani'nin Türkiye ile kurduğu ittifaktan rahatsızlar. Dertleri Barzani'yi tasfiye edip bu ittifakı engellemek!
Biliyorsunuz Başkan Barzani, 1 Aralık'ta Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz Al Suud tarafından üst düzey ağırlandı. İki lider el ele tutuşarak samimi bir birliktelik pozu verdiler. Barzani ardından Türkiye'ye geldi ve ilk ziyaretini MİT'e yaptı. Barzani'nin bu kritik dönemde Türkiye'ye gelmesi malum kesim tarafından sosyal medyada "Barzani Paşa, TC'nin Musul Valisi, MİT'e bağlı beş para etmez" gibi hakaretlerle karşılandı. HDP'li İdris Baluken; "AKP boğazına kadar yanlışa saplanmış durumda, AKP'nin saplanmış olduğu bu bataklıkta kendisine ortak arayışı içinde olduğu bir dönemde bu ziyaret kaygı uyandırıyor" açıklamasını yaptı. Bölgedeki gelişmeleri iyi okuyan, Türk, Kürt, Arap ittifakının önemini idrak eden tecrübeli lider Barzani ise buna rağmen HDP'li milletvekillerine tam anlamıyla bir siyaset dersi verdi. 500 yıllık camileri yakan, özyönetim kisvesi altında öz'e saldıran, Kürtleri göçe zorlayan, Türk Kürt ittifakını engellemek için türlü işler çeviren, kirli yapılarla işbirliği yapan Kürt partisine artık hendek siyasetinden vazgeçmesi gerektiği söyledi. Kısacası onlardan gerçek bir Kürt gibi siyasi tavır geliştirmelerini istedi. Lakin Figen Yüksekdağ'ın bir kulağından girdi öbür kulağından çıktı.
PKK ve HDP milletvekilleri çözüm sürecinin tekrar başlamaması ve Türk Kürt ittifakının gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yapıyor. Doğu illerini harabeye döndüren, Kürtlere hayatı zindan eden bu siyasetçilerin kime hizmet ettikleri artık biliniyor. Türkiye, yeni dönemde Barzani ve Öcalan üzerinden farklı muhataplarla bu süreci yeniden başlatacaktır. Yalnız bu Ezgi Başaran'ın "Kandille görüşmeler yeniden başlasın" önerisinden farklı bir şey! Çünkü bu tür kampanyalar AK Parti için birer tuzaktır. Yeni dönemde sağlam karakterli, milli duruş sergileyen her daim ülke çıkarlarını gözeten muhataplara ihtiyaç var. Bu kritik dönemde Türkiye çok iyi hamleler yapıyor. Allah yardımcımız olsun.
@sivildemokrat