Dolar (USD)
34.76
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2948.16
BIST 100
9878.6
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Aralık 2024

​Barut kokusu eşliğinde savaş ve barış

Ortadoğu, tarih boyunca büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin stratejik oyunlarına sahne olmuştur. Ancak, son yıllarda yaşanan gelişmeler, bölgedeki dengeleri daha da karmaşık hale getirdi. Suriye'deki iç savaş, İsrail-Filistin çatışması ve İran'ın bölgedeki etkisi, büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin stratejilerini yeniden gözden geçirmelerine neden oldu. Peki, bu stratejiler gerçekten bölgeye barış ve istikrar getirebilir mi? Yoksa daha fazla kaos ve yıkıma mı yol açıyorlar?

Lev Tolstoy'un "Savaş ve Barış" adlı eseri, 19. yüzyıl Rusya'sında geçen ve Napolyon Savaşları sırasında Rus toplumunun çeşitli kesimlerinden insanların yaşamlarını ve mücadelelerini anlatan bir başyapıttır. Tolstoy, savaşın anlamsızlığını ve barışın değerini vurgularken, aynı zamanda aşk, aile, onur ve kader gibi evrensel temaları işler. Bu temalar, günümüz Ortadoğu'sundaki durumlarla şaşırtıcı derecede paralellik gösteriyor.

ABD'nin Ortadoğu'daki müdahaleci politikaları, bölgedeki istikrarsızlığın başlıca nedenlerinden biridir. Irak'ın işgali ve Suriye'deki iç savaşa yönelik müdahaleler, bölgedeki güç dengelerini alt üst etmiş ve terör örgütlerinin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Örneğin, ABD'nin Suriye'deki PKK/YPG'yi desteklemesi, Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit eden bir durum yaratmıştır. Bu durum, "Savaş ve Barış"ta Pierre Bezukhov'un anlam arayışına benzetilebilir. Pierre, büyük bir mirasa kavuşmasına rağmen, hayatında anlam ve huzur bulmakta zorlanır. ABD'nin de bölgedeki müdahaleleri, uzun vadede istikrar ve barış getirmekten uzak kalmıştır. "Zafer kazanmak barut kokusu almayanlara herhalde çok kolay geliyordur."

İran'ın bölgedeki yayılmacı politikaları, özellikle Suriye, Irak ve Yemen'de ciddi sorunlara yol açmıştır. İran destekli milis gruplar, bu ülkelerdeki iç savaşları körükleyerek bölgesel istikrarsızlığı artırmıştır. Bu durum, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını artırmakta ve bölgedeki barış çabalarını zora sokmaktadır. Tolstoy'un Andrei Bolkonsky karakteri, savaşın dehşetini ve barışın huzurunu deneyimleyen bir askerdir. Andrei'nin savaş meydanındaki deneyimleri, İran'ın yayılmacı politikalarının bölgedeki yıkıcı etkilerini yansıtır. "Bu dünyada ödül beklemenin imkânsız olduğunu, bu dünyada onurun da adaletin de olmadığını hiç unutmayacağım."

İsrail'in Filistin'e yönelik politikaları, bölgedeki tansiyonu sürekli olarak yüksek tutmaktadır. Gazze'deki abluka ve Batı Şeria'daki yerleşim politikaları, Filistin halkının haklarını ihlal etmekte ve barış sürecini çıkmaza sokmaktadır. Türkiye, Filistin halkının haklarını savunmakta ve İsrail'in bu politikalarını eleştirmektedir. Filistin halkı, Sonya karakteriyle de benzerlik gösterir. Sonya, masumiyeti, fedakarlığı ve saf sevgiyi temsil eder. Filistin halkı da uzun süredir devam eden çatışmaların ve zorlukların ortasında masumiyetini ve haklarını korumaya çalışmaktadır. Tolstoy'un "Savaş ve Barış"ında da benzer bir tema işlenir: "İnsanlar birbirlerine karşı ne kadar kötü olabiliyorlar." Bu ifade, savaşın ve çatışmaların insan doğasını nasıl kirlettiğini ve ilişkileri nasıl bozduğunu gösterir.

Rusya'nın Ortadoğu'daki durumu, özellikle Suriye'deki iç savaşta belirleyici bir rol oynamaktadır. Rusya, Suriye rejimini destekleyerek bölgedeki nüfuzunu artırmış ve askeri varlığını güçlendirmiştir. Rusya'nın HTŞ'ye (Heyet Tahrir el-Şam) yönelik hava saldırıları, bu stratejinin bir parçasıdır. HTŞ, Suriye'deki en güçlü silahlı gruplardan biri olup, Rusya'nın hedef aldığı ana unsurlardan biridir. Bu saldırılar, Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığını pekiştirme ve bölgedeki etkisini artırma çabalarının bir parçasıdır.

Eleştirilen taraflar, genellikle kendi politikalarının haklılığını savunmak için çeşitli argümanlar öne sürmektedir. Ancak bu argümanlar, çoğu zaman geçersizdir ve eleştirilerin temelini çürütmez. ABD, Ortadoğu'daki müdahalelerini genellikle terörle mücadele gerekçesiyle savunmaktadır. Ancak, bu müdahaleler terör örgütlerinin güçlenmesine ve bölgedeki istikrarsızlığın artmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, ABD'nin terörle mücadele argümanı, bölgedeki gerçek durumu yansıtmamaktadır. İran, bölgedeki faaliyetlerini savunma amaçlı olarak nitelendirmektedir. Ancak, İran destekli milis grupların faaliyetleri, bölgedeki çatışmaları körüklemekte ve istikrarsızlığı artırmaktadır. Bu nedenle, İran'ın savunma argümanı da geçersizdir. İsrail, Filistin'e yönelik politikalarını güvenlik gerekçesiyle savunmaktadır. Ancak, bu politikalar Filistin halkının haklarını ihlal etmekte ve barış sürecini zora sokmaktadır. İsrail'in güvenlik argümanı, bölgedeki barış çabalarını engellemektedir.

Ortadoğu'daki yanlış stratejiler ciddi sorunlar barındırmaktadır. ABD'nin müdahaleci politikaları, İran'ın yayılmacı politikaları ve İsrail'in Filistin politikaları, bölgedeki istikrarsızlığı artırmakta ve barış çabalarını zora sokmaktadır. Türkiye, bu stratejilere karşı eleştirilerini sürdürmekte ve bölgedeki barış ve istikrarı sağlamak için diplomatik çabalarını artırmaktadır. Mevcut sorunları gidermek adına şu yollar izlenebilir: ABD, bölgedeki müdahaleci politikalarını gözden geçirmeli ve yerel aktörlerle işbirliği yaparak bölgedeki istikrarı sağlamaya çalışmalıdır; İran, yayılmacı politikalarını sonlandırmalı ve bölgesel işbirliğine odaklanmalıdır; İsrail, Filistin halkının haklarını tanımalı ve barış sürecini yeniden başlatmalıdır.

Özgürlük bedeli ne olursa olsun insanın en değerli hazinesidir. Bu ifade özgürlüğün değerini vurgular; bireylerin özgürlük mücadelesinin ne kadar anlamlı olduğunu gösterir. "Huzurlu bir köleliğin mutluluğundansa özgürlük içinde sıkıntı çekmeyi yeğlerdi." - Jack London'ın da değindiği gibi, bölgedeki halkların özgürlük mücadelesinin önemi ve zorlukları büyüktür. Tolstoy'un "Savaş ve Barış"ında da benzer bir tema işlenir: "Özgürlük, bedeli ne olursa olsun, insanın en değerli hazinesidir." Bu ifade, özgürlüğün değerini ve bu uğurda çekilen sıkıntıların anlamını vurgular.

Tarih, bize savaşın anlamsızlığını ve barışın değerini tekrar tekrar hatırlatıyor. Bu dersleri göz ardı etmek, sadece daha fazla acı ve yıkıma yol açacaktır. Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için, tüm tarafların geçmiş hatalardan ders alması ve daha yapıcı, işbirliğine dayalı stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Bu, sadece bölge halklarının değil, tüm dünyanın güvenliği ve refahı için kritik öneme sahiptir. Barışa giden yol, adalet ve özgürlüğün sağlanmasından geçer.