Barselona katliamı
DAİŞ terör örgütünün Irak ve Suriye'de yaşadığı büyük kayıplardan sonra örgütün eylem yapma gücünün zayıflayacağı şeklinde iyimser bir beklenti oluşmuştu. DAİŞ, Barselona saldırısıyla on üç insanın hayatını kaybetmesine ve onlarca insanın yaralanmasına neden olmuştur. DAİŞ militanlarının Barselona saldırısı, bu örgütün Avrupa dahil dünyanın her yerinde eylem yapma gücüne ve geniş bir militan ağına sahip olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
Terör örgütleri, yerleştikleri toprakları kaybedebilirler veya militan sayılarında azalmalar yaşayabilirler. Terör örgütlerinin en önemli özelliği, saldırı ve şiddet üretme konusunda çok yaratıcı oldukları hususudur. DAİŞ militanları, ellerine silah alıp insanlara saldırabilmektedirler. Arabalarla veya motorlu araçlarla kalabalıkların içine dalan teröristler, büyük can kayıplarının yaşanmasına neden olabilmektedirler. DAİŞ, Suriye ve Irak'ta uyguladığı araba terörünü Avrupa'ya taşımış durumdadır. DAİŞ, Avrupa'ya ve Amerika'ya uyuyan hücreler oluşturarak yerleşmiş durumdadır. DAİŞ'in Amerika'daki ve Avrupa'daki eylemlerini, buralarda ola uyuyan hücreleri ve yalnız kurt denilen militanları, kendi yerel planlamalarıyla yapmaktadırlar. DAİŞ, terörizm metotları geliştirmekte tecrübe kazanmış bir örgüttür. DAİŞ, her ülkenin şartlarına uygun olarak militanlarına eylem yapma talimatı vermektedir.
DAİŞ terörizmi, hiçbir ahlaki, dini ve insani sınır tanımadan insanlara saldırmaktadır. Korkunç infazlarla ve saldırılarla DAİŞ, dünyada önünde durulmaz korkunç bir güç olduğu algısı oluşturmaya çalışmaktadır. DAİŞ'in hedefi, gerçekleştirdiği şiddetin sonunda kalıcı bir şekilde toplumların zihnine korkuyu ve çaresizliği yerleştirmektir. DAİŞ, korkunç terör eylemleri üzerinden büyük bir psikolojik ve duygusal savaş gerçekleştirmektedir. DAİŞ, dünya kentlerinin en merkezi caddelerine, meydanlarına veya bulvarlarına saldırarak küresel düzeyde güçlü bir korku ve çaresizlik iklimi oluşturmayı hedeflemektedir.
Dünyada korkuyu ve çaresizliği köklü hale getirmek için DAİŞ, dünyanın önde gelen metropollerinde eylemler yapmaktadır. Barselona, Brüksel, Londra, Madrid, İstanbul, Ankara, Tahran ve Paris gibi büyük şehirler, DAİŞ'in hedefindedirler. Türkiye'yi kendisine baş düşman gören DAİŞ'in ilk fırsatta İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır veya Antalya gibi önemli şehirlerde terör eylemleri düzenlemeye kalkacağını öngörmek mümkündür. Tekfirci DAİŞ terörü, kenti ve kentliliği ortadan kaldırarak çoğulculuk, açıklık, bir arada yaşama, hayatın çeşitliliği ve renkliliği gibi temel değerlerin tamamını Doğunun ve Batının merkezlerinde ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. DAİŞ için bütün dünya metropolleri, yok edilmesi gereken küfür merkezleridirler. DAİŞ'in tekfircilik ideolojisi, insanları ötekileştirdiği gibi, kenti ve kentliliği de öcüleştirmektedir.
DAİŞ, din, renk, coğrafya ve kültür ayırımı yapmadan bütün insanlığa saldırmaktadır. DAİŞ'in teolojisine ve ideolojisine göre kendisinden olmayan bütün insanlar, yok edilmesi gereken yakın düşmanlardır. DAİŞ açısından Müslümanı veya Hristiyan'ı, Şii veya Sünni'yi, Batılı veya Doğuluyu öldürmek arasında hiçbir fark yoktur. DAİŞ'e göre İstanbul'a veya Brüksel'e, Barselona'ya veya Tahran'a saldırmak arasında da fark yoktur. DAİŞ için önemli olan kendisinden olmayanı ve farklı olanı bütünüyle yok etmektir. DAİŞ'in tekfir ve tehdit teolojisi, bütün insanlığı düşman olarak konumlandırmaktadır.
Barselona'da terör saldırıları gerçekleştiren DAİŞ, dünyaya bitmediği ve hala ayakta olduğu mesajını vermektedir. Irak'ta Musul'u ve Suriye'de Rakka'nın önemli bölümünü kaybeden DAİŞ, buralarda yeniden organize olmaya çalışmaktadır. Suriye'de İdlib'in el-Kaide'nin uzantısı Nusra'nın eline geçmesi ülkemiz için büyük tehdit oluşturmaktadır. DAİŞ başta olmak üzere bütün terör örgütleri, İdlib'i yuvalanacakları yeni yaşam alanı olarak görmektedirler. İdlib'in yeni bir Peşaver olması halinde ülkemiz, DAİŞ başta olmak üzere birçok terör örgütünün hedefi haline gelecektir. İdlib'in sınırımızdaki Peşaver olmaması için her türlü tedbirin acil bir şekilde alınması gerekmektedir.
Barselona saldırısı, DAİŞ'in yoğunlaşacağı yeni eylem alanının Avrupa olduğunu göstermektedir. Terör yoluyla medeniyetler çatışması projesini uygulamaya sokan güçler, kasıtlı bir şekilde DAİŞ'in Barselona'ya saldırmasını sağlamışlardır. Endülüs geçmişine sahip İspanya'da gerçekleştirilen Madrid ve Barselona saldırılarıyla İslam ve Müslüman düşmanlığı alevlendirilmektedir. Terör saldırılarını yapanların Batılı ülkelerin vatandaşları olması, Müslüman düşmanlığını besleyen çok güçlü bir faktör olmaktadır. DAİŞ'in yaptığı Barselona katliamı, Avrupalı Müslüman toplulukların yaşama imkanlarının zorlaşmasına ve daralmasına neden olmuştur.