Barışı Zora Sokan Barış
Bugün adına ‘’Ortadoğu’’ dedikleri coğrafya, İtilaf Devletlerinin Birinci-İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında verdiği kararlardan doğduğu herkesçe bilinmektedir. Alınan bu kararların neden ve nasıl, hangi umut ve korkuların, sevgi ve nefretin sonucunda alındığı İsrail’in izlediği politikalarda gizlidir.
Siyonistler,
tarih boyunca Filistin’de bir ‘’İsrail devleti’’ kurma hayalini kurdular ve
Batılı güçlerin himayesinde bu hayallerini de gerçekleştirdiler. Ancak kurulduğundan
bugüne İsrail’in işlediği cinayetleri anlatmaya kelimeler kifayet etmez. İsrail’in
Filistin’de sergilediği vahşet, insanlık vicdanını kanatmaktadır.
Batı’da veya Doğuda olsun ne zaman İsrail’in
bu hukuk tanımaz politikaları eleştirilirse, hemen ‘’Anti-Semitizim’’ yapmakla mahkûm edilir. Siyonistler, Faşizmi
sadece Klasik İtalyan ve Nazi formlarında ‘’süper ırk’’ ideolojisi ile eleştiriler.
Hâlbuki kendileri de ‘’seçilmiş kavim’’
olduklarını düşünürler. Mevcut dünya ülkeleri içerisinde dünyanın en faşist
ülkesi İsrail’dir.
İsrail, neyi
eleştirirse biliniz ki kendisi onu yapmaktadır. Örneğin, sürekli İran’ı nükleer
silaha sahip olmaya çalışmakla suçlar ama kendisi nükleer silaha sahiptir. Avrupa’yı
ırkçılıkla suçlar ama kendisi de ırkçı bir devlettir. Şimdi de Türkiye’yi
yayılmacılıkla suçluyor ama kendisi Filistin, Ürdün ve Suriye topraklarını
işgal etmiş durumdadır.
Bütün bu
gerçekler ortadayken, geçtiğimiz günlerde İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz:
‘’Türkiye’nin bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve barış çabalarına karşı
çalıştığını iddia’’ etti. Stratejisini kargaşa ve zulüm üzerine kurmuş İsrail, stratejisini barış üzerine kurmuş
Türkiye’yi suçlayabilir mi?
İsrail,
Körfezdeki bazı Arap ülkeleri yanına alarak sözde ‘’barış’’ süsleriyle işlediği vahşeti gizlemek için Türkiye’ye
çamur atmaya çalışmaktadır. Ne yaparsa yapsın çıplak gerçek şudur ki; İsrail,
bencil, zorba ve cinayete yatkın bir ülkedir.
Peki, İsrail
neden Türkiye’yi hedef alıyor? Bu sorunun birçok nedeni olabilir ama bu yazıda
üç maddenin altını çizmek isterim.
Birincisi, Türkiye, İsrail’in Filistin’de
uyguladığı vahşeti açık bir şekilde eleştirmesi, İsrail’i rahatsız etmektedir.
İkincisi, Türkiye, Netanyahu’nun bazı Arap
liderlerini manipüle edip bölgede barışı
zora sokan barış imzalamasını eleştirmesi, İsrail’i rahatsız etmektedir.
Üçüncüsü, Türkiye, bölge huzurunu bozan terör
örgütlerine karşı etkin mücadele etmesi İsrail’i rahatsız etmektedir.
Çözüm nedir?
Her şeyden
önce bir sorun varsa çözümü de mutlaka vardır. Benim aklıma şu hususlar geldi
siz bunu çoğaltabilirsiniz.
Bir, İsrail’in bölgede bölücü ve
çatıştırıcı politikalarına karşı Türkiye, barışı ve bütünleşmeyi sağlayacak stratejiler
üzerinde kafa yormalıdır. İsrail, bir Türk-Arap çatışmasını planlamaktadır.
İki, farklı siyasi partilere sahip
olmamız aramızdaki kardeşlik, akrabalık, komşuluk hukukuna zarar vermemelidir.
Toplumsal dayanışmamızı güçlendirmemiz hayati bir öneme sahip olduğu asla unutulmamalıdır.
Üç, Türkiye, barış ve adalet temelinde bütün ülkelerle
iyi ilişkiler geliştirmek için diplomatik alanda Türk Büyükelçiliklerini daha
çok çalıştırmalıdır.
Türkiye’nin
önü açıktır. Yeter ki tüm siyasi kadrolar, ufkun ötesine bakarak İsrail’in
bölgede ‘’barışı zora sokan barış’’ ile
tekerleği hangi yönde döndürmek istediğini görecek vizyona ve sezgi gücüne sahip
olsunlar.