Barış Pınarına psikolojik harp
Reşit Yemişen
SADKOM (Stratejik Araştırma, Düşünce ve Koordinasyon Merkezi Başkanı Raşit Yemişen, Barış Pınarı Harekatı döneminde sahadaki aktif harp kadar psikolojik harbin önemli olduğunu söyledi.
ABD gibi terör magandası ülkeleri kendi problemleri ile uğraştırmak ve haklılığımızı uluslararası kamuoyuna anlatabilmek amacıyla stratejik işbirliktelikleri gerekli olduğunu belirten Yemişen, “Harekat isimleri uluslararası kamuoyunda da amaçlarla uyumlu sonuçlara ulaşabilmek için ince bir ustalıkla belirlenmelidir. Bu konuda toplumsal algı yönetimi çalışan uzmanlarla ortak hareket edilmeli ve harekat adı ve diğer unsurları ile de doğru konumlandırılmalıdır. Diğer yandan psikolojik harbin en önemli unsurlarından biri olan harekat adının yanlış konumlanması projeyi tümden başarısız kılabilir. Diyebiliriz ki harekatın adı doğru konulmuş ve doğru konumlandırılmıştır.” Şeklinde konuştu.
Yemişen’in kamuoyuna bildirgesi şu ifadelerle devam etti;
Bu noktada önemli olan bir diğer unsur ise harekat sonrasında da benzer bir motto ile sürecin yönetilmesidir. Göçmenler güvenli bölgede oluşturulacak yeni yaşam alanlarına yerleştirilecek, bu bir vakıadır. Ancak bu vakıa doğru ad ile doğru anlamlandırılmalıdır. Uluslararası kamuoyunda doğru algıyı yönetebilmek için süreç konusunda ipuçlarını da doğru ve uyumlu mottolarla ve doğru kanallarla verebilmeliyiz. Burada ayrıca farklı ve stratejik ülkelerdeki insan sevdalısı entellektüeller, tarihçiler, bürokratlar ve akademisyenler gibi toplumları direkt etkileyebilecek unsurları doğal bir koordinasyonla hareketlendirebilmeliyiz. Bunu yapabilmek için bu dinamikleri harekete geçirebilecek yeni bir koordinasyon merkezi de oluşturulabilir veya pasif durumda bulunan STK platformları ile de koordinasyon çalışması yürütülebilir.
Psikolojik harbin alt yapısı hazır mı?
Psikolojik harbin yine en önemli konularından biri de dışarıda yapılan harekat kadar içeride bunun altyapısının sağlıklı ve eksiksiz hazırlanmış olması elzemdir. Temelde en önemli iç dinamikleri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Harekatın haklı olduğunun halka ve uluslararası kamuoyuna net bir şekilde aktarımı ve ispatı
- Halkın çoğunluğunun inandığı güçlü bir lider
- Güçlü bir ekonomik altyapının tesisi.
- Halkın silahlı güçlerine ve teknik donanımına olan inanç seviyesi ve motivasyonu
- Devlet iradesine olan güven
- Medya desteği ve sosyal medya etkisi
- Kültür, sanat ve spor gibi alanların aynı söylemde birleşmesi,
- İş dünyası desteği
- Yurt dışındaki dinamiklerin - lobilerin koordinasyonu
- Yurt içindeki STK’ların katkısı
- Dini ve Milli değerlerin aktivasyonu
Burada dikkat edilmesi gereken dört önemli konu daha vardır; Bu dört konu birbirinden ayrı düşünülemez.
- İnanç ve kararlılığı doğru bir altyapı ve süreç yönetimi ile sahaya yansıttığınızda aslında görünen ile olan arasında olan fark net bir şekilde günyüzüne çıkmaktadır. Sahaya indiğinizde sahada kimse kalmaması gibi. Bu nedenle bundan sonraki süreçlerde daha hızlı düşünmeli, daha hızlı planlamalı, daha hızlı koordine olmalı ve daha hızlı sahaya inmeliyiz. Plan – Taktik – Operasyon yerine küresel vitrinde Operasyon – Taktik – Planlama modeline geçmeliyiz.
- Diğer bir konu ise lider ülke olarak sahada bulunmalıyız ve alenen terör unsurlarının oluşmasına katkı sağlamış ve onları eğitip silahlandırarak yüzbinlerce insanın canına kastetmiş terör magandası ülkelerin uluslararası savaş mahkemelerinde yargılanması için her türlü baskı unsurunu kullanılabilmeliyiz. Bu; ceza almalarını sağlamak için değil psikolojik harp unsurlarından olduğu için yapılmalıdır.
- Birbirinden ayıramayacağımız üçüncü konu ise; böyle bir harekat başladığında harekata konu olan ve direkt harekata etki eden olumsuz diğer ülkeleri kendi kaotik problemleri ile harekat ile eş zamanlı olarak başbaşa bırakmak, uğraştırmak, bir sarmalın içerisine çekerek dikkat dağıtmak en önemli taktiklerden biridir.
- Yine bu konulardan bağımsız olmayan son konu ise halk hareketleridir. Bu noktada ulusal ve uluslararası kamuoyunda halkın heyecanını diri tutabilmek ve harekatın doğru anlaşılabilmesini sağlayabilmek adına yapılacak etkinlikler çeşitlendirilmeli ve buralara katılımlar yoğunlaştırılabilmelidir. Türkiye tüm tarafları ile hareket ettikçe kendini bulmaktadır. Halka hareket alanlarını demokratik ölçütlerde açabilmemiz, sağlayabilmemiz gerekmektedir.
Bu itibarla Sn. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde muzaffer ordumuzun, sınırlarımızda kurulan sinsi terör tezgahlarını ve gayrimeşru terör sevici ve besleyici devletlerin kıyamet planlarını kısa zamanda bertaraf edeceğinden zerrece şüphemiz yoktur. Allah devletimize zeval vermesin.