Barış Pınarı Efsanesi
Başkumandan Erdoğan’ın emriyle Mehmetçik, Suriye’nin kuzeyinde adını SDG diye değiştiren terör örgütü YPG/PKK’nın işgal ettiği bölgeleri yurtlarından çıkartılmış mazlum Suriyelilere teslim etmek için Barış Pınarı operasyonunu başlattı.
Bu operasyonun tarafları kimler diye düşündüğünüzde, Emperyalistlerin empoze ettiği gibi Türkler ile Kürtler veya Araplar olmadığı, bu savaşın bir Türkiye Suriye savaşı olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Harekat başlar başlamaz, Kürtler adına örgütlendiğini söyleyen bölgede PKK’nın alt kolu olarak çalışan TKP/ML, MLKP, Devrimci Komünistler Partisi (DKP), TKEP/Leninist, Maoist Komünist Parti (MKP), TİKB, Devrimci Karargah, THKP-C/MLSBP isimli 9 yasadışı terör örgütü HBDH adı altında Suriye’de birleşerek Mehmetçiğe karşı duracaklarını açıkladılar. Örgütlerin alt açılımından bunların Kürt veya kürtlükle hiçbir ilgisinin olmadığını görürsünüz. Tıpkı, Türkiye’de kendisini Kürtlerin siyasi temsilcisi olduğunu iddia eden HDP’nin başında olanların Kürtlükle ilgisi olmayan yukarda saydığımız gruplara benzer grupların üyesi olduğu, tıpkı Kuzey Irak’ta yönetimin başına MOSSAD tarafından oturtulan Barzanilerin ilgisinin olmadığı gibi. Bunların hepsi emperyalizmin aygıtı olan uluslararası tröstlerin maşa örgütleridir.
Her ne kadar kağıt üzerinde devlet başkanı gösterilse de Lazkiye’de halkın yüzde 5’inin desteğiyle tüm Suriyeyi yönetemeyen Beşar Esad’ın da bu bölgeyle en ufak bir ilgisinin olmadığı aşikar. Gücünü İran destekli Şia milislerden alan kardeş Mahir Esad’ın, Rusya’nın gözdesi Kaplan Birlikleri’nin Komutanı Süheyl Hasan tarafından Şam’a bile sokulmadığını bilirseniz, Beşar Esed’i muhatap alalım sözünün ne kadar boş bir söz olduğunu anlarsınız.
Operasyon bölgesindeki, iç savaş başlamadan önceki demografik yapıya baktığınızda, Tel Abyad’da, Resul Ayn’da tek bir kürdün yaşamadığını, Aynel Arap’da ise nüfusun yüzde beşini geçmediğini, Münbiç’te yine tek bir kürdün olmadığını, bu bölgede kurulan PKK terör örgütü hakimiyetinin ise uluslararası lobilerin sömürü çarklarına hizmet ettiğini okursunuz. Bu bölgedeki insanlar, önce Esed’in Şebbahaları ile PKK terör örgütünün ortak çalışmalarıyla Türkiye’ye sürülmüş, yetmemiş, DEAŞ tarafından toprakları ellerinden alınmış, o da yetmemiş PKK terör örgütünün etnik temizlik hesabına göre evleri yakılmış malları gasp edilmiş. Dün Türkiye’de Suriyelileri istemiyoruz diye feryat edenlerin, bugün zorla bu insanları topraklarına gönderemezsiniz yaygaraları, Suriyelilerin evlerine barklarına döndüğünde hain terör-enerji koridoru planlarının imkansız hale geleceğini görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Mehmetçik Fırat Kalkanı harekatıyla DEAŞ’ın ideolojik saplantısı olan DABIK efsanesini yerle bir ettiği gibi, Zeytin Dalı Operasyonu ile bebek katili APO’nun ideolojisinin en belirgin ayağı olan ve heykelinin dikili olduğu Afrin’i terörden temizleyerek Akdeniz’e uzanma hayallerini paramparça etmiştir. Barış Pınarı operasyonu ise, bu iki terör örgütünü petro dolarlarla kendisine çalıştıran efendilerin Nil-Fırat Arzı Mevud hayallerini çöpe atacaktır.
Suriye ve Iraklıların kanı ve gözyaşı ile beslenen 17 uluslararası enerji şirketine eklemlenen, silah, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ve terör lobilerine artık bu bölgede masum insanların sırtından geçinemeyeceklerini, Müslüman Türk’e asla kefen biçmeye kalkamayacakları ikazı yapılmıştır. Bu bölgeden ellerini ayaklarını çekmek zorunda kaldıkları gibi Akdeniz’de de Kıbrıs’ta da, Yemen’de de, Libya’da, Suriye’de, Afganistan’da, Suudi Arabistanda, Filistin’de kısacası İslam ümmetinin yaşadığı her yerde ellerinin ayaklarının kırılacağı mesajıdır.
Yavuz hırsız şecaat arzederken hırsızlığını söylediği gibi, Trump ta, bir zamanlar DEAŞ’ı ABD kurdu itirafından sonra, Obama’nın PKK terör örgütüyle anlaşma yaptığını açıklayıverdi. Uluslararası koalisyon denilen yapının terör, uyuşturucu, silah, insan kaçakçılığı ve enerji kartellerinin menfaatlerini korumak için görevlendirilmiş adına devlet denen çetelerin silahlı güçleri olduğu bir başka gerçek.
Barış Pınarı operasyonu tamamlandığında, Trump’ın, Suudi Arabistan ve BAE ile kurduğu küre ittifanın parçalandığını, yüzyılın anlaşması diye yutturulan Filistinlilere yüzyılın ihaneti vesikasının da yırtılacağını, topraklarını İsrail ve uluslararası çetelere peşkeş çeken Sisi’nin de ayakta duramayacağını, Libya’da Hafter’in dayandığı desteklerin de kırılacağını, Suriye’den barış pınarlarının aktığı gibi, Akdeniz’in de bir barış denizi haline geleceğini göreceksiniz. ABD öksürdüğünde Türkiye grip olur diyenlerin artık Türkiye ayağa kalktığında ABD başkanının tahtının sallandığı cümlelerini kurmaya başlayacaklarını işiteceksiniz. Yaptıkları haince saldırılarla yerle bir edemedikleri Türkiye’nin ekonomik gücünün dünyada zulüm düzenini sona erdirerek, mazlumlara adalet dağıtacağına şahit olacağız.
Rabbim Mehmetçiğimize güç, kuvvet versin, seferlerini zaferle taçlandırsın. Bizleri hak yolundan ve doğruluktan ayırmasın. Vesselam….