Barış Manço!
Vefatıyla birlikte adı da tarihin tozlu sayfalarına gömülen, artık hiç gündeme gelmeyen, sanatına dair hiç konuşulmayan sanatçıların yanı sıra, vefatından sonra çeyrek asır geçmesine rağmen konuşulan, sanatından övgüyle bahsedilen sanatçılarımız da var. Ve bunların varlığı ne kadar da kıymetli. Toplumda derin bir iz bırakmayan sanatçı, vefatından on yıllar sonra kendinden bahsettirebilir mi? Adına etkinlikler düzenlenir mi? Elbette ki hayır…
Bugün vefatının ardından 23 yıl geçmesine rağmen hâlâ
sanatı, duruşu, kişiliği konuşuluyor ise Barış Manço kesinlikle bu topluma çok
şey katmıştır. Ben de dahil 7’den 70’e herkesin hayatına dokunmuştur. Küçüklüğümde
onun şarkılarıyla büyüdüm. Söylediği şarkılarda öğrendiğimiz çok şey oldu.
Öğretici yanları olan şarkılar besteler söylerdi hep. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa
onlardan biri… Hâlâ dönüp baktığımda ibretlik, yol gösterici, eğitici tarafları
olduğu ve vefatının ardından 23 yıl geçmiş olmasına rağmen toplumun birçok
kesimini eğittiğini görüyorum.
“Yaz dostum!
Yoksul görsen besle kaymak bal ile…
Garipleri giydir ipek şal ile…
Öksüz görsen sar kanadın kolunu…
Kimse göçmez bu dünyadan mal ile…”
Yukarıdaki mısralar onlardan biri… Güncelliğini
koruyan ve harfi harfine katıldığımız bu sözlerde Barış Manço ne kadar da
haklı, değil mi? Çoğumuz bir hırs uğruna mal biriktiriyoruz, kefenin cebi
varmış gibi. Yoksulluk bize çok uzakmış ve hiç kapımızı çalmayacakmış gibi bir
fakir fukara görünce anında katılaşıyor kalbimiz ve hemen sırtımızı dönüyoruz.
Ne bir garip gurabaya, ne bir fakir fukaraya hiç yardımımız dokunmuş değil. Ahkam
kesmeye gelince de mangalda kül bırakmıyoruz.
Rahmetli Barış Abi’nin hangi şarkısına baksak
öğretici, yetiştirici, kuşatıcı, ders verici, ibretlik bir tarafı var muhakkak.
İyi bir toplum bilimci, iyi bir analist. Kul Ahmet’in Ceketi, Sarı Çizmeli
Mehmet Ağa, Arkadaşım Eşek gibi şarkıları başta olmak üzere neredeyse bütün
şarkılarında toplumu iyi okuyan yönleri nedeni ile iyi bir sosyolog, insanı
derinden anlayan ve yol gösteren öğretici tarafları olması nedeni ile de iyi
bir psikolog gibiydi. Bazen insanlar bir mesleğin/branşın okulunu okumazlar.
Ama o alanda çok iyidirler. Barış Manço da onlardan biri. İyi bir öğretmen,
güçlü bir eğitmendi.
“Bugün bayram, erken kalkın çocuklar” şarkısının
detayını bilmez çoğu kimse. Eşi vefat etmiş bir babanın, bir bayram sabahında
çocuklarını alarak eşinin mezarına ziyarete gitmesine dair gerçek hayattan
alınmış hüzünlü bir şarkıdır o. Aile değerlerine işte öyle önem verirdi Barış
Manço. Hangi şarkısına baksanız ya kendinizi ya bir yakınınızı bulursunuz
orada.
Dünyanın neredeyse tamamını birkaç kere gezmesi,
yabancı dil olarak kendini geliştirmesi kişisel gelişime önem verdiğini
gösteriyor. Günümüz için de bu böyle olmalı aslında; kendini geliştirmeyen bir
sanatçı sanatına ne katabilir ki? Bir kitap okumayan, farklı dillere yönelik
eğilimi olmayan, kendini yetiştirmeyen sanatçılar masa başına oturup kağıt
kalemi eline aldığında topluma ayna olan, topluma ışık tutan ve yol gösteren besteler
yazması mümkün mü?
Bazı sanatçılara bakıyorsunuz milyonlar kazanıyorlar
ama bestelerine baktığınızda kalite adına çok bir şey göremezsiniz. Toplumu
kışkırtmak, kutuplaştırmak, ayrıştırmak, ötekileştirmek adına besteler yapan,
duruş sergileyen, demeçler veren sanatçılar var. Bunların yanında Barış Manço
gibi birleştirici, kucaklayıcı, kuşatıcı, sevgiye, insanlığa, topluma dair
besteler yapan sanatçıların varlığı çok kıymetli. 23 yıl aradan sonra hâlâ
Barış Manço anılıyor ise, toplum nezdinde kıymeti anlaşılmış, farklı ve değerli
bir sanatçı olduğu fark edilmiş anlamına geliyor ki bu benim gibi Barış Manço
sevenleri için mutluluk verici.
Günümüzde neden Barış Mançolar yetişmiyor? Ya da
yetişmesinin önünü mü tıkıyoruz? Keşfedemiyor muyuz? Yol mu açamıyoruz?
Nedenini bilemiyorum ama bu konuda eksik olduğumuz kesin.
“Gözümüzde yaş,
kalbimizde sızı, unutmadık, unutamayacağız” seni sevgili Barış Manço…
Ruhun şâd olsun...