Barış gönüllüleri
Pençe Kilit operasyonu Irak ve Suriye sahasını yeniden hareketlendirdi. PKK terör örgütü üzerinden Türk milletine tuzak kuran yapılar kendini göstermeye başladılar. Harekatın başlamasıyla Christian Peacemaker Teams (Hristiyan Barış Timi)’nin terör örgütünü Irak’ın bir parçası imiş gibi göstererek masum algısı oluşturan Mehmetçiğin operasyonunu işgalmiş gibi gösterip Türkiye’yi KDP ve Irak hükümeti ile karşı karşıya getirme çabalarını seyrettik. Sahte belgeler uydurarak sivillere yönelikmiş gibi göstermek istedikleri operasyonu gayrı meşru kılmak için debeleniyorlar. Bu elemanların, sadece Irak’ın kuzeyinde değil, ABD’nin bölgede Türkiye’yi sıkıştırmak istediği Adalar Denizi (Midilli) ve Filistin’de de büroları var. Yıllardır İsrail saldırılarını sanki Filistinliler saldırıyor gibi gösteriyorlar veya Yunanistan’ın göçmenlere yaptığı zulümleri (geri itme, ölüme terk etme ve öldürme) fiillerini örtmek, Türkiye’yi göçmenlerin Avrupa’ya geçişlerine mani olamadı diye suçlama sevdasındalar.
Bu Hristiyan Barış Timi’nin ne iş yaptığını, Irak’ta ne aradığına bir bakalım dedik. Yıllar yılı Güneydoğu’yu Türkiye’den koparmak için çalışan Barış Gönüllülerinin veletleri bunlar. 2002 yılında Bağdat’ta büro açmışlar. Yani Irak’ın ABD tarafından yerle bir edilmesinden bir yıl önce ABD ajanlarını Barış Timi olarak göndermiş. Güya despot olan Saddam’a rağmen bir yıl Bağdat’ta çalışmışlar Irak kamuoyunu ABD’nin müdahalesine elverişli hale getirmişler. Irak’ın ABD tarafından işgalinin sebeplerinden biri kimyasal silah yalanıysa ikincisi de Saddam’ın Filistinlilere verdiği destek olmuştu. Irak’ta mezhep savaşının başladığı 2006 yılında ise merkezlerini Süleymaniye’ye taşımışlar. O gün bugün Irak’ta sivillere yapılan kamu ihlallerini belgelemek adı altında etnik mühendislik yapıyorlar. İnsan kaçakçılığında PKK terör örgütü ile ortak çalışıyorlar. Bu barışseverlerin açıklamaları arasında tek bir Türkmen’e veya Arap’a yapılmış zulmü göremezsiniz.
Abdullah Çiftçi önceki gün attığı bir twitte, Pençe Kilit operasyonunda öldürülenler arasında 8 Ermeni, 7 ABD’li, 5 Fransız, 3 İngiliz, 2 Alman’ın da olduğunu yazdı. Yani yıllar yılı biz PKK elbisesi giymiş, Ermeni, ABD’li, Fransız ve İngilizlerle savaşıyoruz. Diyarbakır anneleri de kandırılarak veya zorla kaçırılarak ABD-İsrail’e uşaklık yaptırılan evlatları için gözyaşı döküyorlar. PKK inlerinden ele geçirilen birçok silahın İsveç menşeli NATO silahları olması gerçek düşmanın kimliğini veriyor bizlere.
Kerkük’ten Şengal’e Haşdi Şabi güçlerine angaje olan PKK terör örgütünün İran’ın kucağına oturması ABD-İsrail’in kuklası KDP ile ipleri kopardı. Yani Kerkük enerjisinin İran’a taşınması KDP’nin işine gelmiyor. KDP, petrol ve gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınma projesinin işlemesi için yıllardır ABD gözetiminde Irak’ın kuzeyindeki terör örgütü işgaline son verilmesi gerektiğini iyi biliyor. Ancak terör örgütü ile karşı karşıya gelerek ABD’yi de kızdırmak istemiyor. KDP yerel dengeler sebebiyle PKK ile karşı karşıya gelemiyor. Irak merkezi yönetimi de Sincar’da YBŞ unsurlarını yöneten PKK teröristlerinin haşdi şabi elbisesi giyerek veya sivil unsurların arasına karışmasına müdahale edemiyorlar. Sincar’da terör örgütün tasfiye etmek isteyecek Irak kuvvetlerinin öncelikle Haşdi Şabi ile anlaşma yapması veya karşı karşıya gelmesi gerekiyor.
Pençe kilit operasyonuna terör örgütünün içeriyi karıştırma oyunu da tutmayınca Rusya’nın kontrolünde olan Suriye PKK’sı devreye sokularak, Tel Rıfat üzerinden Türk kamuoyuna mesaj verilmek isteniyor. Daha önce 200 bin kişinin yaşadığı Tel Rıfat’ın Esed’in desteğiyle PKK terör örgütüne peşkeş çekilmesinden sonra bu bölgede yaşayanlar öldürüldü veya sürgün edildi. Şu an terör örgütünden icazet alan 20 bin kişi ile iki bin terörist bulunuyor. Türkiye bu bölgeye sadece kendisine saldırı düzenlendiğinde topçu atışlarıyla cevap vererek sorun çözülemez. Tel Rıfat ve Münbiç’te terörün kökünü kazıyacak bir operasyon İdlib ile Zeytindalı, Fırat Kalkanı bölgelerini rahatlatacağı gibi, Türkiye’den en az 500 bin insanın yurtlarına gönüllü dönüşün kapısını aralayacaktır. Teröristlerin hedefi, Türkiye-Suriye (Rusya) karşı karşıya getirilerek Irak’taki operasyonların durdurulması. Ancak Türkiye’nin kapasitesinin aynı anda, doğu da da, batı da da, Ege’de de Akdeniz, Karadeniz’de de aynı anda operasyon yürütecek potansiyelde olduğunu hesap etmiyorlar.
Türkiye’de sürdürülen Suriyeli ve Arapça düşmanlığı kampanyalarında da İslam memleketlerini hristiyanlara peşkeş çekmek isteyen bu barış gönüllülerinin parmakları olduğundan şüpheniz olmasın. İmzaladığımız anlaşmalarla İslam ülkelerinden gelenleri sığınmacı hristiyan memleketlerden gelenleri mülteci olarak kabul edişimizdeki sinsi plan da buna hizmet ediyor. HDP yöneticilerinin yüzde 70’inin Kürt olmadığı gerçeğini, Garo Paylan’ın sözde soykırım tasarısı ile neyi amaçladığını görürseniz, dillerinden düşürmedikleri barışın ne anlama geldiğini anlarsınız. Ne İsrail vaat edilmiş topraklardan vazgeçer ne de Biden, Ermeni tehcirine soykırım demekten. Türk milletine ise oyunu, işbirlikçileri görerek bekası için mücadele etmek kalıyor. Vesselam….