Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.04
Gram Altın
2996.23
BIST 100
9464.43
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Nisan 2014

'Baraj kalksın' diyenler nerede?

Kenan Evren'in 1980 darbesinden bu yana tüm siyasal partiler, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük bir engelden şikayetçidir. O da yüzde 10 barajı.

Türkiye'de siyasal partilerin otokratik yapısının ancak ve ancak bu sistemden vazgeçilmesiyle mümkün olacağı söylenir.

Bu konudaki makaleleri, panellerdeki konuşmaları, kitapları, yazıları, açıklamaları yan yana getirsek dünyanın en büyük kütüphanelerinden birini oluşturabiliriz.

***

Dünyanın en demokratik seçim sistemi olarak da 'temsilde adalet, yönetimde istikrarı' sağlayacağı için dar bölge sistemi kabul edilir.

Dar Bölge sisteminde milletvekili, parti genel merkezine değil de öncelikle kendisine vekaletini verecek millete karşı sorumlu olduğundan, siyasal partilerin yapısal sorunu olan "Merkezci" ve "Tek elci" olma problemini de kırar.

***

Başbakan Erdoğan, geçen yıl açıkladığı demokratikleşme paketinde muhalefet partilerine seçim sisteminin değiştirilmesiyle ilgili üç öneri sundu.

Ya eski sisteme devam ya daraltılmış bölge sistemi ya da dar bölge seçim sistemi.

Yani yüzde 10 barajını kaldırıyorsanız, yerine de alternatifini önermek zorundasınız. "Sistem aynı kalsın, baraj kalksın" demek sistemin yapısal olduğunu söylediğimiz problemini ortadan kaldıramıyor.

Hükümet bu sistemi, 2015'teki seçimlere yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor.

Muhalefet partileri ise bir kez daha artık rutin hale gelen "İstemezük" demeye başladı.

Ama yıllardır "Ak Parti darbecilerin antidemokratik yüzde 10 baraj sisteminden nemalanıyor" diyen siz değil miydiniz?

CHP Dar bölge sisteminin de "en çok AK Parti'ye yarayacağını" iddia edip yan çizmeye başladı bile.

Şimdi bunun üstüne tek kelime eklemeden aynı savunmayı bu kez de dar bölge sistemiyle ilgili söylemek, muhalefetin üzüm yemek niyetinin olmadığını gösterir.

***

Peki, Dar Bölge sistemi nasıl olacak?

Dar Bölge Sistemi'nde Türkiye 550 milletvekili sayısı kadar bölgeye ayrılacak. 550 seçim bölgesine.

Her bölgeden en fazla oyu alan kişi de milletvekili olacak.

Bu durum en çok şikayet edilen "Lider sultasını" bitirecek bir gelişme.

Çünkü Genel Merkez'in atayacağı, ancak bölgesinde halkın teveccüh göstermeyeceği isim, kafadan elenecek.

Dolayısıyla partilerin genel başkanlarının vereceği karardan çok o bölge halkının seveceği bir ismin vekil adayı olarak önerilmesi daha mantıklı olacak.

İkincisi, yüzde 1-2 civarında oy alan ama barajı aşamadığı için TBMM'de temsil edilemeyen partiler de çok iyi isimleri aday gösterip milletin oyunu alınca partinin oyuna filan bakılmadan TBMM'de temsil edilme imkanına kavuşacak.

***

Ayrıca milletvekilinin de oyunu alacağı seçmene karşı sorumluluğu ve dertlerine karşı alakası mecburen artacak.

Bu sistemle siyaset yerelleşecek, demokratikleşecek ve daha 'adem-i merkezi' bir yapıya evirilecek.

Dar bölge sistemiyle bugün Meclis'e temsilci gönderemeyenler gruplar da daha demokratik bir şekilde Meclis'e kendilerinden isimler gönderebilecek.

Örneğin Meclis'te bir Roman, Süryani veya Ezidi milletvekili görebileceğiz. Hem bağımsız milletvekillerinin de eski sisteme nazaran önleri daha açık olur.

***

Dar bölge sisteminde seçim, tek ya da iki turlu da olabilir. Örneğin iki turlu olursa, ilk turda yüzde 50'nin üzerinde oy alan isim milletvekili seçilir. Eğer hiçbir aday yüzde 50'nin üzerinde oy alamazsa ikinci turda en fazla oy alan aday milletvekilliğine hak kazanabilir.

İngiltere başta olmak üzere bazı ülkelerde uygulanan sistemin Türkiye'de başarılı olmaması için hiçbir sebep yok. Muhalefetin bu konudaki "redçi" tavrının, makul bir gerekçesi de bulunmuyor.