Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Ağustos 2022

Bana öğretmenini söyle

17. asrın en önemli düşünürlerinden John Locke'a göre insan zihni doğuşta boş bir levha gibidir. John Locke, bu levha için Latincede “boş levha” anlamına gelen “tabula rasa” deyimini kullanıyor. Zaman içinde bu boş levha; deneyimlerle, öğrenilenlerle dolar. Bu büyük filozofun tebula rosa fikrini de içeren son derece önemli bir deneme kitabı var. Eğitim Üzerine Düşünceler…

Büyük filozof John Lojke’nin Eğitim Üzerine Düşünceler kitabını okurken aklıma şöyle bir başlık geldi. Bana öğretmenini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Öyle ya kim sorardı bu soruyu; eğitime, maarife, talime, dair dertleri olmasa. Herkes dostunu, arkadaşını sorar. Kişinin dostu da arkadaşı da onun gelişmesinde, olgunlaşmasında katkısı olur elbet. Gelin görün ki John Lojke, insanın en iyi dostu (öğrenci özelinde) öğretmeni olduğunu söylüyor.

Aslında sözlüklerde de bahsi geçen atasözü için yani “Bana Arkadaşını Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim” ünlü filozofu doğruluyor. İnsanlar, yakın temas içinde bulunduğu kimseden etkilenir manasında kullanılan bir söz, diyor Türk Dil Kurumu sözlüğü.

John Locke, çocuklara kimi öğretmen olarak tutmalıyız sorusuna “Modaya uymayan öğretmenler” cevabını veriyor. Ona göre modaya uyanlar, öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda değil kendi çıkarları doğrultusunda çocukları bilgi deposuyla doldururlar. Locke, burada “tebula rosa” yani boş levhasına gönderme yapıyor.

Öğretmenin öğrenciye kazandırdığı davranışın toplumda da bir karşılığı olmasını savunan Locke, bu nedenle yasaların da buna uygun olmasını ister. Tabula rosa görüşü, fikri bu nedenle ortaya konulmuş bir fikirdir. Locke’u, her şeyin doğuştan belli olduğunu savunan kaderci filozoflardan ayırır. İnsan, her şeyi doğduktan sonra dünyayı gözleyerek öğrenir. Doğmaların bu sistemde yeri yoktur. Locke, insan haklarını; yaşam, özgürlük ve mülkiyet temellerinde toplar. Yasalar ve kurumlar bu hakların korunmasını sağlamaya yönelik olmalıdır.

Locke, özgürlüğün sınırını da çok bilinen bir tanımla çizmiştir: “Bir kişinin özgürlüğünün alanı, başkasının özgürlük alanının sınırında biter.” Bu nedenle öğretmenini seçerken buna dikkat edilmesi huşunu dile getirir. Locke, öğretmenlerden ayrıca şunu ister. Öğrenciyi yavaş yavaş moda haline gelen “utanmazlıklar” konusunda uyarmalı. Bu öğrenciyi, onu bozmayı kendine görev bilenlerin niyetleri konusunda uyarmalıdır. Bu kişilerin hile ve tuzakları anlatılmalı, zaman zaman bu şekilde başkalarını uçuruma yuvarlayan ya da kendisi uçuruma yuvarlanan insanların komik acıklı örnekleri gösterilmelidir.

Locke, öğretmenin genel ya da özet bilgi seviyesi için bilim adamı olmasına gerek yok diyor. Daha derinlere inmek isteyen öğrenci bunu daha sonra kendi gücü ve çabasıyla yapmalıdır. Çünkü hiç kimse öğretmenin zoruyla bilgilerini artırmamıştır. Locke, burada bir bilgiye talip olma yani talebe kavramına vurgu yapıyor. Öğrenci ne zaman talebe olur. Bu önemli.

Lock, son olarak bir öğretmenin/eğitmenin ana görevini şöyle belirler: Öğretmen, öğrencisine iyi alışkanlıklar, erdem ve bilgeliğin temel prensiplerini verebilmek için onun davranışlarını, ruhunu ve zihnini biçimlendirmelidir. Öğrenciyi başkalarına karşı belli bir anlayış ve kavrama yeteneği vermek, mükemmel ve övgüye değer şeyleri sevip taklit etmeye yöneltmek ve bu amaca ulaşmak için de ona güç beceri ve istek aşılamalıdır. Öğretmene yüklenen vazife ve ödevler deyim yerindeyse çocuğun yeteneğini ortaya çıkarmak ve zamanını doldurmaktır.