Dolar (USD)
34.60
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2985.83
BIST 100
9649.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Haziran 2019

Bana Bak Martin Efendi!..

MuhafazaKÂRlık ve İtaatKÂRlık yiyor bitiriyor sevdamızı…

Kapitalizmi de besleyen bu ikisi, muhafaza’KÂR’lık ve itaat’KÂR’lık…

Katolik ruhaniyeti faizin her çeşidine “Zinhar olmaz!” deyince, Faizci Siyonist Düzen “MuhafazaKÂR”lığı icat etmiş…

“Ilımlı Hristiyanlık” akımının fikri ve de zikrî önderleri Martin Luther ile Calvin’in toprakları bol olsun.

Değerleri muhafaza meselesi yok ortada, muhafaza edilen “faizci sömürü düzeni”nin üstün çıkarları…

“Ilımlı Hristiyanlık”ta itaat edilen de “Yaratıcı” değil, Onu akılları sıra kıyamete zorlayan sapkın inançlar, mesele bu.

Türkiye’de de bunu denediler, bünyeye uygun yöntemlerle:

“Elinde Kuraaaan/Kalbinde İmaaaan/Geliyoooor/Muhteşem Süleyman!” diyenlere karşı çıkışlar nasıl olmuştu?

Hatırlayınız:

“Seçimlerden önce hacılarla hocalarla/Seçimlerden sonra masonlarla localarla!”

“Kültürel İktidar” onlarda olunca, her dönem farklı bir strateji ile işi bitiriyorlar aslında, işi bitirilen hep bizler…

Mesela…

Bunlar 28 Şubat darbesini niçin yaptırttılar?..

“Başörtüsü yasaklansın!” diye mi?..

Yok, baştaki örtü değil ki mesele, başın içi, beynin kıvrımları…

Öyle bir kıvam vereceksin ki, kâh bastırarak, kâh esneterek, kâh sündürerek…

Senin düzeninin teminatı olacaklar…

Örtülüler, örtüsüzler, sakallılar, sakalsızlar…

Vaktinde “ahlâkı bozar” diye televizyondan uzak duranları öylesine “lükse” alıştıracaksın ki…

“Sonradan görmeliğe” teşne bünyelerine öyle tatlı zehirler zerk edeceksin ki…

Yavaş yavaş tükenecekler zevk-ü sefa âleminde.

Bak şu hadiseye:

Yiyecek ekmeğe muhtaç olduğu dönemlerini bildiğimiz bir arkadaş, “Biz iki odalı bir giriş dairenin hayalini kurardık!” dedi hayıflanarak…

“Şimdi bizim hatun 4 artı bir, 200 metrekareye dar diyor!”

“Hatun”undan şikâyetçi arkadaş da “tomofil” değiştire değiştire en üst “segment”e terfi etti…

Eee, nimetlerin görünür olmasıymış tavsiye edilen!..

Bizdeki haller mi?..

Markaya takılmadan, çok uygun fiyata bulduğumuzu ihtiyaç var ise almanın derdine düştüğümüz oluyor…

Evlerdeki “çul” bolluğundan bizde de var, başkaları çok makul buluyorsa da, delikanlılığımın dünyasında az görülmüş şey…

Her bir şeyi değiştirdi bu Martin Luther ve Calvin efendiler, bizi de oralara sürükledi şu veya bu miktarda.

Biz yine “korunaklı” haldeyiz biraz, nefsimizin iplerini tamamen koy vermemişiz…

E, tabi, “İri karpuz” almanın babayiğit işi olduğu günlerden geliyoruz, o günleri unutmadık, unutmamanın gayretindeyiz…

Ya genç ne bilecek, hele “muhafazaKÂR” ailenin genci niçin ağladı ki, oyuncağı gelmedi mi ağlamadan?

Hatta, oyuncak da bitti; oyuncak nasıl bir şey, oyun ne ki, oyun dediğin her gün yüzlerce hayaleti öldürdüğün sanal fantezi.

Bu dünyada ne dünyalar var; İmam Hatipli gençler görüyorum, “Asım Nesli”, ne ki?..

Ve niye ki?..

İlke, tutarlılık…

Elif gibi dosdoğru olmak, emr-olunduğun gibi…

Ne vakit, niçin, nasıl, nerede…

Emsaller nerede, kitaplar yetmez ki…

Kalktı çocuk üniversitede, gözlerimin önünde…

Dedi ki “Profesör”e…

“Biz burada en az dört yıl, hadi bir yıl da uzadı beş yıl boyunca ne öğreneceğiz Hocam?”

Nefes aldı şöyle bir ve devam etti:

“Açık öğretime yazılsaydım, mis gibi diploma Hocam, beş sene burada vakit ve para harcayacağıma gider çalışırım Hocam, tecrübe edinirim. Açık Öğretim diplomasını da aldım mı, mis!.. Bir de İngilizce filan patlatırım arada, nefis!”

Hoca…

“Belki de doğru diyorsun” dedi, “Belki de en iyisi bu!”

Sosyoloji bitirmiş çocuk; “Devlete kapak işi nanay” diyor; “Bir, bilemediniz iki elin parmakları kadar alım var.”

“Peki, bu diploma neye yarayacak? “

Mastır, bastır yap bir şeyler…

Gördüm ki işe girmiş, başka bir işe…

“Sosyoloji” dedi;

“Geçimolojiye yaramadı abi!”

“Beka meselem vardı, ne yapayım” diye de ekledi.

“S-400” dedim…

“O halledilir” dedi, “Evlenmek için 100 bin gerek, benim için beka meselesi o demek!..”

Ha bir imkân varmış; babası çekebilirse banka kredisi!..

Martin Luther sağ olsun!..

Oralara çıkmayan yol mu var?..

Ne mevzu, “Kredi kartı işletim ücreti”

Takmışlar listeye, büyük para, görmesen gitti…

Bir telefon…

Hatta ki “baaayan” dedi ki:

“Efendim bu bedel yasal!”

“Ya bırakınız onu bunu, öderim ama iptal de ederim kartı!”

Karşımdaki rüya gibi:

“Efendim, size bir mesajla yasal dayanağı gönderelim, aynı zamanda o kesintiyi size iade edelim!”

Niye bindiriyon, niye iade ediyon, gözden kaçanlar “geçsin” diye mi?..

Bana bak Martin Efendi, ölmüş mölmüş dinlemem, kurduğun şu düzenin de…

Neyse…

Yine de toprağın bol olsun!..

Böyle demek iktiza ediyor muhafazaKÂR düzende!